Activity

Teos Antik Kenti (06.07.2019)

Download

Trail photos

Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019) Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019) Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019)

Author

Trail stats

Distance
3.63 mi
Elevation gain
102 ft
Technical difficulty
Easy
Elevation loss
102 ft
Max elevation
324 ft
TrailRank 
57
Min elevation
221 ft
Trail type
Loop
Moving time
one hour 39 minutes
Time
2 hours 26 minutes
Coordinates
1024
Uploaded
July 6, 2019
Recorded
July 2019
Share

near Siğacık, İzmir (Türkiye)

Viewed 639 times, downloaded 7 times

Trail photos

Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019) Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019) Photo ofTeos Antik Kenti (06.07.2019)

Itinerary description

ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

TEOS (SIGACIK)

lonia Bölgesi'nin oniki kentinden biri olan Teos antik kenti, 1764-1765 ve 1862 yıllarında Ingiliz Dilettanti Cemiyeti (Society of Dilettanti), 1924-1925 yıllarında Fransızlar ve daha sonra 1962 ile 1967 yılları arasında Ankara Üniversitesi'nden Yusuf Boysal ile Baki Öğün tarafından araştırılmıştır. 1980-1992 yıllarında Duran Mustafa Uz hem Dionysos Tapınağı'nda, hem de Arkaik Tapınak'ta sınırlı sondaj çalışmaları; 1993-1996 yıllarında ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Numan Tuna, kentte kısa süreli yüzey araştırmalan gerçekleştirmiştir. 2010 yılından itibaren yeniden başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Musa Kadıoğlu başkanlığında yürütülmektedir.

KENT TARİHİ

Antik yazarlardan Strabon ve Pausanias, Teos'un önce Athamas tarafından kurulduğunu ve bu nedenle ünlü Lirik Şair Anakreon tarafından Athamantis olarak adlandırıldığını; sonra lon kolonizasyonu döneminde Kodros'un evlilik dışı oğlu Naoklos ve daha sonra Atinali Apoikos ile Damasos ve Boiotiali Geres tarafından kurulduğunu bildirmektedir.

Antik kentte sürdürülen arkeolojik kazılar, kentin Protogeometrik Dönem'den itibaren (MO 1000 civarı) yerleşildiğini ortaya koymuştur. Yaklaşık MO 600 yıllarında Miletoslu filozof Thales'in, lonia Bölgesi'nin merkezinde olmasından dolayı oniki lon kentin birlik merkezi olarak Teos'u önermesine karşılık bu önerisi kabul görmemiştir. Teos kentinin MO 6. yüzyıldaki ticari ilişkileri, Eski Mısır'a kadar takip edilebilmektedir. Tüm Anadolu'da olduğu gibi Teos da MO 545 yılından sonra Pers komutanı Harpagos'un eline geçmiştir. Teos'un da içinde yer aldığı oniki kentten oluşan lon Birliği'nin, Pers Kralı II. Kyros'un Batı Anadolu'daki Eski Yunan şehirleri üzerindeki baskısını kıramaması sonucu, Herodotos'a göre Teos halkının tamamı MO 543 yılında kenti terk etmiş ve Trakya Bölgesi'ndeki Nestos deltasında Abdera (İskeçe yakını) kentini kurmuştur.


Teoslular, Abdera'nın dışında MO 544 yılı civarında Taman Yanmadası'ndaki (Kırım) Phanagoria kentini de kurmuşlardır. Bununla beraber zamanla birçok kolonist ana kente geri dönmüştür. Kentin refah seviyesi o donli artmıştır ki MO 494 yılındaki Lade Deniz Savaşı'na Teoslular 17 gemiyle destek vermiştir. 1. Attika-Delos Deniz Birliği'ne üye olan kent, bu birliğe Erythral (Ildırı) gibi yıllık 6 talent vergi ödemiştir.

Yunanlarla Persler arasında imzalanan Antalkidas Barışı (MO 387/6) lle Teos tekrar Pers yönetimine girmiştir. MO 334'te Büyük İskender ile birlikte yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur.

Seferihisar'da ele geçen uzun bir yazıttan da öğrenildiği üzere, MO 304 yılında meydana gelen ve tüm lonia Bölgesi'nde zarara yol açan deprem sonrasında kentin Antigonos Monophthalmos tarafından komşu kent Lebedos (Ürkmez) ile birleştirilmesi (synoikismos) planlansa da bu plan uygulanamamıştır.

MO 281'de Seleukos Krallığı'nın hakimiyetine giren kent, özellikle Dionysos Tapınağı'na verilen ayrıcalık ve haklarla önemini sürdürmüştür. Bu dönemde, kente yapılan bir korsan saldırısına ilişkin alınan meclis kararına göre vatandaşların mal varlıklarının 'unu korsanlara vermeye mecbur bırakıldığı bilinmektedir.

1. Attalos Dönemi'nde (MO 241-197) Pergamon Krallığı'na bağlanan Teos, III. Attalos Dönemi'nde (MO 138-133) kralın topraklanını vasiyet yoluyla Roma'ya bırakmasıyla Roma egemenliği altına girmiştir. Kent, MO 129 yılından itibaren Roma'nın Asia Eyaleti sınırları içerisinde yer alır. Kent genelinde ele geçen mimari yapıların çeşitliliği kentin Roma Imparatorluk Dönemi'nde de önemini devam ettirdiğini göstermektedir.

Dionysos kültünün kent ve çevresindeki önemi nedeniyle MO 3. yüzyılın ikinci yarısında, şair, müzisyen, tiyatrocu ve şarkıcılardan oluşan lonia ve Hellespontos Dionysos Sanatçıları Birliği Teos'ta kurulmuştur. Bir süre sonra kentte huzursuzluk kaynağı olarak görülen bu topluluk önce Ephesos'a (Selçuk), ardından Myonnessos'a (Doğanbey), son olarak da Lebedos'a (Ürkmez) gönderilmiştir. Şairler Anakreon, Antimakhos. Epikuros, Nausiphanes, Apellikon ve tarihçi Hekataios Teos'ta yaşamış antik çağın önemli filozof ve sanatçılarındandır.

Waypoints

Photo ofÖren Yeri Girişi Photo ofÖren Yeri Girişi Photo ofÖren Yeri Girişi

Ören Yeri Girişi

PictographPhoto Altitude 234 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

Photo ofTeos Tiyatrosu Photo ofTeos Tiyatrosu Photo ofTeos Tiyatrosu

Teos Tiyatrosu

TİYATRO Teos Tiyatrosu, Akropolis’in güneydoğu eteğindeki doğal bir yamaca yaslanmaktadır. Tiyatroda ilk araştırmalar 1924’te Y. Béquignon ve A. Laumonier tarafından yapılmıştır. 1963 yılında Tiyatro’da dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün isteği üzerine Y. Boysal ve B. Öğün tarafından kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarla doğu analemma’nın (oturma bölümünü destekleyen yan duvar) önünden itibaren sahne binasının büyük bir kısmı ile scaenae frons (sahne binası sütunlu cephesi) ve proskenion’a ait mimari bloklar, orkestranın kuzeybatı ucu kısmen açığa çıkarılmış ve cavea’da temizlik çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Güneydoğuya yönlendirilmiş olan yapı Yunan tiyatro geleneğinde inşa edilmiş olmasına karşın Roma Dönemi öncesine dair arkeolojik veriye henüz rastlanmamıştır. Opus incertum temel üzerine inşa edilmiş alt cavea’nın oturma basamakları ile kemer ve tonozlu bir alt yapı üzerine inşa edilmiş olan üst cavea, tipik Roma Dönemi özelliği taşımaktadır. Ayrıca sahne binası önüne inşa edilmiş olan çok katlı scaenae frons ile proskenion cephesine (frons pulpiti) ait birçok bezemeli mimari bloğun varlığı ve yazıtlı heykel kaideleri, Tiyatro’nun MS 1. yüzyılın sonundaki (Flaviuslar Dönemi) yapı faaliyetlerine işaret etmektedir. Bu yazıtlardan bazılarında, Erken İmparatorluk Dönemi’nde memleketi için pek çok şey yapmış olan Teoslu Tiberius Claudius Philistes (yeni Athamas) onurlandırılmaktadır. Tiberius Claudius Philistes Teos yazıtlarında ismine en sık rastlanan kişidir. Asıl babası Hermothestos hakkında fazla bilgi yoktur. Kendisi babası tarafından Tiberius Claudius Mnasimakhos’a, kardeşi Zenodotos ise kentin önde gelen vatandaşı Tiberius Claudius Kalobrotos’a evlat olarak verilmiştir. Dionysos rahipliği gibi prestijli görevler üstlenen Philistes servetini büyük ölçüde kamu yararı için harcamıştır. Kendi parasıyla gerçekleştirdiği imar faaliyetlerinden dolayı kent onu “Halkın Oğlu” ve “Teosluların Yeni Athamas’ı” gibi ünvanlarla onurlandırmıştır. (Athamas Teos’un efsanevi kurucusudur) 2013 yılında başlayan yeni dönem Tiyatro kazıları ile üst cavea’daki tonozlu galerilerden orkestraya doğru kapsamlı bir temizlik çalışması yapılmış ve diazoma duvarının kaidesi ile bunun yaklaşık 4,5 m aşağısındaki, kısmen korunmuş 8 sıra in situ oturma basamağı ve klimakes’ler açığa çıkarılmıştır. 2014 yılı çalışmalarında ise orkestranın beyaz mermer taban kaplamalarının kısmen in situ olarak korunduğu görülmüştür. Ele geçen bezemeli üst yapı blokları, heykel, kabartma ve yazıtlar, yapının mimari ve heykeltıraşlık açısından zengin dekorasyona sahip olduğunu göstermektedir. Yapının batı kısmında, sahne binası, parodos (giriş) ve analemma duvarında kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

Photo ofAKROPOLIS VE ARKAİK TAPINAK Photo ofAKROPOLIS VE ARKAİK TAPINAK Photo ofAKROPOLIS VE ARKAİK TAPINAK

AKROPOLIS VE ARKAİK TAPINAK

AKROPOLIS VE ARKAİK TAPINAK Teos Akropolis’i, günümüzde Kocakırtepe olarak adlandırılan, kuzey ve güney limanlarına hâkim kayalık tepe üzerinde yer almaktadır. Akropolis tepesindeki kalıntıların az olmasına karşın, akropolis ve çevresi kentin erken dönem yerleşimine dairverileri ortaya koyması açısından önem taşımaktadır. Akropolis’in hemen hemen ortasında kısmen anakayaya oyulmuş olan ve günümüzde temel düzeyinde kalıntılarıgörülebilen 7,30x37,40 m ölçülerindeki dikdörtgen biçimli yapı, bu zamana kadar bir Hekatompedon (100 ayak uzunluğunda) tapınak ve onun doğusundaki 9,56x18,20 m ölçülerindeki kalıntı ise söz konusu tapınağın altarı olarak yorumlanmıştır. Muhtemelen Arkaik Dönem’e tarihlenen yapı, W. Hoepfner’e göre ise Roma Dönemi’ne aittir. Akropolis’teki ilk araştırmalar, 1924 ve 1925 yıllarında A. Laumonier ve Y.Béquignon’un Teos araş-tırmaları kapsamında gerçekleştirilmiştir. 1962 yılında ise Y. Boysal ve B.Öğün tarafından Akropolis’teki yapılaşmayı araştırmak amacıyla ilk kez bir sondaj kazısı yapılmıştır. Akropolis’in doğu-güney yamacındaki C Çukuru kazılarında MÖ 5.-4. yüzyıl buluntularının yanı sıra az miktarda MÖ 7. yüzyılın sonlarına tarihlenen buluntular ele geçmiştir. 2012-2015 yıllarında Akropolis’te yapılan jeozik ve kazı çalışmalarında tapınak ve sunağın mimarisine ilişkin kayda değer verilere henüz ulaşılamamıştır. Ancak MÖ 7. yüzyıl sonundan Roma Dönemi’ne kadar seramik buluntuların varlığı alanın kullanımına dair fikir vermektedir. Özellikle tapınakla sunak arasında kalan alanda gerçekleştirilen sondajlarda ele geçen ve MÖ 630-590 yıllarına tarihlenen homojen buluntular, alanın dinsel amaçlı kullanımına işaret etmektedir. Kent içinde ve çevresinde ele geçen Geç Arkaik Dönem’e tarihlenen mimari bloklar, kentteki Arkaik Dönem yapılaşmasına dair bilgi vermektedir. Buluntuların bir kısmı Akropolis’in yakınlarında yüzeyde bulunmuş olmasına karşın, bir kısmı Bouleuterion, Agora gibi Akropolis’e kısmen uzak ve farklı yerlerde ele geçmiştir. Daha önce D. M. Uztarafından ion düzenindeki bir tapınağa ait olabileceği düşünülen tekil buluntular, Akropolis’teki tapınak ve sunağıyla henüz kesin olarak ilişkilendirilememiştir. Ancak dağınık olarak ele geçen mimari bloklarla anastylosis’i oluşturulabilen saçaklık, MÖ 6.yüzyılın 3. çeyreğinden itibaren düz frizin Ionia’da en azından duvar saçaklığında kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. Aynı şekilde yüzeyde bulunan köşe volüt parçası, söz konusu başlıkların tekil bir adak sütununa değil aksine bir tapınağın köşe sütununa ait olduğunu düşündürmektedir. Dolayısıyla ion başlık parçaları hem malzeme, hem de ölçü bakımından anastylosis’i oluşturulan saçaklıktan farklı bir yapıya, olasılıkla ion düzenindeki bir tapınağa ait olmalıdır. Söz konusu başlık parçaları, ölçüleri açısından Ephesos’taki “Kroisos Tapınağı” olarak adlandırılan Arkaik Artemision (MÖ560-550) ile ölçüsel olarak karşılaştırılabilir.

PictographPhoto Altitude 304 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographIntersection Altitude 235 ft
Photo ofYol ayrımı Photo ofYol ayrımı

Yol ayrımı

PictographPhoto Altitude 236 ft
Photo ofPhoto

Photo

PictographPhoto Altitude 245 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographPhoto Altitude 249 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

Photo ofBOULEUTERION (MECLİS BİNASI) Photo ofBOULEUTERION (MECLİS BİNASI) Photo ofBOULEUTERION (MECLİS BİNASI)

BOULEUTERION (MECLİS BİNASI)

BOULEUTERION (MECLİS BİNASI) Dionysos Tapınağı’nın doğusunda ve Tiyatro’nun güneydoğusunda yer alan Bouleuterion, kentteki en iyi korunmuş yapıdır. İlk olarak 1924’te çok küçük bir alanı kazılan yapının cavea’sı 1960’lı yıllardaki kazı çalışmaları ile büyük oranda açığa çıkarılmıştır. 2010 yılında mevcut durumu belgelenen yapıda, 2011 yılından itibaren yeni kazı çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalarla cavea (oturma bölümü), orkestra, doğu duvarı, kuzey ve güney analemma duvarı ve parodos’lar açığa çıkarılmıştır. Yapının ön tarafında gerçekleştirilen kazı çalışmaları, yapının doğusuna dorik bir portiko’nun birleştiğini ortaya koymuştur. Dikdörtgen bir temel plana sahip olan Bouleuterion’un oturma bölümü (koilon /cavea), yarım daire biçimli olup 16 sıra oturma basamağına sahiptir. Cavea beşmerdiven sırası ile dört kerkides’e ayrılmıştır. En üst oturma sırasının arkasında yapınınarka duvarına paralel yerleştirilen fil ayakları, yapıya daha geç dönemde eklenmiştir. Orkestra yarım daireden biraz büyüktür ve renkli mermer döşeli tabanı kısmen korunmuştur. Rektagonal pseudo isodomik teknikte yapılmış olan yapının doğu duvarının iç yüzünde pulpitum’un profilli duvar kaidesi koruna gelmiştir Teos’ta bulunan ve MÖ 2. yüzyılın ortalarına tarihlenen Polythros’un Eğitim Vakfı yazıtı, o zamana kadar dilbilgisi ve müzik öğretmenleri tarafından Gymnasium’da yapılan genel okul sınavlarının artık Bouleuterion’da yapılacağına dair bilgi vermektedir. Bu durum Hellenistik Dönem’de Bouleuterion’un politik toplantıların yanı sıra çok amaçlı olarak kullanılmış olduğunu göstermektedir. Dionysos Tapınağı’nda 1963 yılında ortaya çıkarılan ve MÖ 204 yılına tarihlenen yazıt, Kral III. Antiokhos’un bronz bir heykelinin bouleuterion’a dikilmesi ve burada gerçekleştirilecek kült töreninde uygulanacak kuralları da içerir. Yazıtlı heykel kaideleri yapıda MS 1. yüzyıldaki esaslı değişikliklere işaret etmektedir. Söz konusu yazıtlar, Tiberius Claudius Kalobrotos’u ve oğlu TiberiusClaudius Phesinos’u onurlandırmaktadır. Yazıtların yardımıyla Bouleuterion’un ilk evresini MÖ 3. yüzyıl sonu ile MÖ 2. yüzyılın başına; ikinci evresini ise MS 1. yüzyıla tarihlendirmek mümkündür.

PictographPhoto Altitude 238 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

Photo ofAGORA ve AGORA TAPINAĞI Photo ofAGORA ve AGORA TAPINAĞI Photo ofAGORA ve AGORA TAPINAĞI

AGORA ve AGORA TAPINAĞI

AGORA Bouleuterion’un doğu ve güneydoğusundaki düzlükte yer alan kentin Agora’sı hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Agora’da ilk çalışmalar, 1924 ve 1925 yıllarında Fransızlar,ardından 1960’lı yıllarda Y. Boysal ve B. Öğün tarafından sınırlı sondajlarla gerçekleştirilmiştir. Günümüzde agora’nın güney ve batı portiko’sunun birleşimindeki kalp biçimli dorik köşe sütunu görülebilmektedir. AGORA TAPINAĞI Magnesia Zeus Sosipolis Tapınağı gibi olasılıkla agora’nın içerisinde yer alan tapınak hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Bouleuterion’un güneydoğusunda yer alan tapınak, ilk kez 1924 yılında Fransız araştırmacılar tarafından kısaca tanıtılmıştır. Portiko’larla çevrili ion düzenindeki tapınağın MÖ 2. yüzyıla tarihlendiği ve portiko’ların köşelerinden birisinde bir onur yazıtı bulunduğu belirtilmektedir. Pronaos, naos ve opisthodomos olmak üzere üç bölümden oluşan tapınak, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda inşa edilmiştir ve girişi güneybatıdandır. Günümüzde sadece üst yüzeyleri görülebilen tapınağın cella duvarı, çift çeperli ve atkılı olarak inşa edilmiştir. Yaklaşık 18,40 x 8,10 m ölçülerindeki uzun dikdörtgen planlı tapınağın, pronaos’u,5,50 m, naos’u 12,70 m ve opisthodomos’u ise 2,15 m uzunluğundadır. Bu ölçüleri ile Agora Tapınağı, oransal olarak Priene Athena Tapınağı’na benzemektedir. Ancak daha küçük ölçülerde olduğu için D. M. Uz’un önerdiği gibi tetrastyl-amphiprostylos bir tapınak olabilir. Tapınağın kuzeybatı anta duvarı önünde sadece bir yüzü görülebilen Erken İmparatorluk Dönemi stilistik özelliği gösteren korinth düzenindeki anta başlığı büyük olasılıkla bu tapınağa ait olmalıdır. Her ne kadar tapınağın güney terası yakınlarındaki mimari blokların Agora’nın kuzeydoğu bölümünden taşındığı belirtilse de bu blokların da söz konusu tapınağa ait olması muhtemeldir.

PictographPhoto Altitude 238 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographPhoto Altitude 246 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographPhoto Altitude 247 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographPhoto Altitude 245 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

PictographTree Altitude 240 ft
Photo ofUmay Nine Ağacı Photo ofUmay Nine Ağacı Photo ofUmay Nine Ağacı

Umay Nine Ağacı

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/umay-ninenin-adi-zeytin-agacina-verildi-41024993 Buket Uzuner’in Everest Yayınları tarafından okura sunulan “Tabiat Dörtlemesi” “Su”, “Toprak”, “Hava” romanlarında adını Türk Mitolojisi’ndeki Tabiat Ana’dan alan “Umay Nine” karakteri Seferihisar’da 1800 yaşındaki tarihi zeytin ağacına verildi. Seferihisar Belediyesi tarafından düzenlenen Tarım Şenliği kapsamında hafta sonu yapılan zeytinyağı müzayedesinde Belediye Başkanı Tunç Soyer, Teos antik kentinde bulunan 1800 yaşındaki zeytin ağacına Umay Nine Ağacı adını Buket Uzuner’in romanlarındaki bilge Anadolu kadını kahramanından esinlenerek konduğunu açıkladı.

Photo ofDIONYSOS TAPINAĞI Photo ofDIONYSOS TAPINAĞI Photo ofDIONYSOS TAPINAĞI

DIONYSOS TAPINAĞI

DIONYSOS TAPINAĞI Hellenistik Dönem kent surunun içerisinde ve batı surlarının hemen doğusunda inşa edilmiş olan Dionysos Tapınağı, Teos’un araştırma tarihi boyunca en çok önem verilen yapısı olmuştur. Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap’ında (De Architectura) tapınağın mimarının Hermogenes olduğunu ve onun eustylos (sütunlar arasındaki açıklığın, sütun alt çapının 2¼ katına eşit olacak şekilde planlanması) ilkelerine göre planlanarak inşa edildiğini yazmaktadır. 1764-1765 yıllarında R. Chandler ve N. Revett’in çalışmaları tapınaktaki ilk araştırmalar olarak değerlendirilebilir. Tapınaktaki ilk arkeolojik kazılar ise 1862 yılında R. P. Pullan tarafından gerçekleştirilmiş ve tapınağın ilk planı yayınlanmıştır. Tapınaktaki araştırmalara uzun bir aradan sonra, 1924 yılında Fransızlar tarafından devam edilmiş, tapınakla birlikte temenos alanına ilişkin yeni bilgiler elde edilmiştir. 1962-1967 yıllarında Y. Boysal ve B. Öğün tarafından gerçekleştirilen kazılar tapınak ve temenos alanında yürütülmüş; aynı zamanda tapınakta ilk defa restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 1980’den 1991’deki ölümüne kadar tapınakta araştırmalarını sürdüren D. M. Uz’un 1987 yılında tamamladığı “Teos’taki Dionysos Tapınağı” adlı doktora tezi, yapı ile ilgili en kapsamlı çalışmadır. Ion düzeninde, üç bölümlü olarak inşa edilmiş olan tapınak, alışılagelmiş bir plana sahip olmakla birlikte tapınağı çevreleyen temenos duvarı trapez biçimlidir. Temenos’u dört bir taraftan dorik (kuzey ve güney) ve ionik (doğu ve batı) stoa’lar çevrelemektedir. Dionysos Tapınağı, kısa kenarlarında 6, uzun kenarlarında 11 sütun bulunan peripteral bir tapınaktır. Yapı iki sütunlu derin pronaos’u ve iki sütunlu dar opisthodomos’u ile Pytheos’un Priene’deki Athena Tapınağı’na çok benzemektedir. Dionysos Tapınağı’nda pronaos ve opisthodomos’taki sütunların peristasis’teki sütunlar ile aynı eksen üzerinde olmaları yine Hermogenes’in Magnesia’daki Artemis Tapınağı’nda da görülmektedir. E. Akurgal’a göre tapınak MÖ 2. yüzyılın ikinci dörtlüğünde inşa edilmiş olmalıdır. Ancak Y. Boysal ve B. Öğün tarafından sürdürülen kazılarda bulunan ve P. Herrmann tarafından yayımlanan III. Antiokhos’a (MÖ 223-187) ilişkin yazıt ve Hermogenes’in diğer eserlerinin incelenmesi sonucu, Hermogenes MÖ 3. yüzyılın son çeyreğine tarihlenmektedir. Tapınak içerisinde ele geçen birkaç mimari blok ve tapınağa ait figürlü friz blokları, stilistik olarak Hellenistik Dönem’e tarihlenmektedir. Uz, tapınakta yapmış olduğu çalışmalara dayanarak Hellenistik yapının yıkıldığını ve Augustus (MÖ 27-MS 14) ve Hadrianus (MS 117-138) Dönemi’nde yenilendiğini ileri sürmektedir. Ancak yeni dönem kazılarında tapınağın Augustus Dönemi evresine ait hiçbir arkeolojik veri bulunamamıştır. Tapınağın doğusunda, Kutsal Alan’a ana girişi sağlayan bir kapı yani propylon bulunmaktadır. Ele geçen yazıtlar ve temenos stoa’larının Augustus Dönemi’nde yapılmış olmasından dolayı, söz konusu propylon da Augustus Dönemi’nde inşa edilmiş olmalıdır.

Photo ofHELLENİSTİK DÖNEM KENT SURU Photo ofHELLENİSTİK DÖNEM KENT SURU Photo ofHELLENİSTİK DÖNEM KENT SURU

HELLENİSTİK DÖNEM KENT SURU

HELLENİSTİK DÖNEM KENT SURU Sur duvarları, çift çeperli atkılı isodomik tarzda yerel kireçtaşı malzemeden inşa edilmiştir. Kalınlığı yaklaşık 4 m olan sur duvarları, batı ve güney tarafta tamamen, doğu ve kuzey tarafta ise kısmen tespit edilebilmiştir. 65 hektarlık bir alanı çevrelediği tespit edilen surların uzunluğu 3,7 km’yi bulmaktadır. 2010 yılından itibaren batı, güney, doğu ve kuzey yöndeki kent surları ile surlardaki kapı ve kulelerin tespitine yönelik birçok sondaj kazısı ve jeofizik ölçümler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarda özellikle batı ve güney surlarda kule ve kapı açıklıkları tespit edilmiştir. Akropolis’in doğusundan Güney Liman iskelesine kadar yer yer takip edilebilen batı ve güney surları yeni dönem çalışmalarında en iyi araştırılmış sur bölümlerini oluşturur. Akropolis’in güneybatsısında, duvarda devşirme olarak kullanılan bir yazıt bloğundan dolayı söz konusu kapı “Herodotos Kapısı” olarak adlandırılmıştır ve bu kapının kuzey sövesinde in situ olarak ortaya çıkarılan inşa yazıtı, surların maliyetine ilişkin bilgi ermesi açısından önem taşımaktadır. Bu yazıta göre surun taş ve kerpiçten oluşturulan bu bölümü için yine diğer sur yazıtlarında olduğu gibi Epistatountes’lerin denetiminde 5560 drahmi ve 4 obol, büyük olasılıkla Teos’ta bulunmayan ve ithal edilmiş olan şeyler için 320 İskender drahmi’si harcanmıştır (yaklaşık 26 kg gümüş; 1 drahmi bir ustanın günlük yevmiyesi). Bu kapının güneyinde kalan sur bölümünde yapılan jeomanyetik ölçümlerle aralarında 35 m mesafe bulunan 5 adet kareye yakın dikdörtgen planlı kulenin varlığı tespit edilmiştir. Söz konusu sonuçlar, arkeolojik kontrol sondajları ile doğrulanmış ve bu alandaki kulelerin varlığı kesinleşmiştir. Dionysos Tapınağı’nın batısında 1924 ve 1962 yıllarında araştırılmış olan B çukurunun hemen güneyinde ise “Dionysos Kapısı” ve bu kapının kuzeyinde muhtemelen bir kuleye ya da seyirdim terasına çıkışı sağlayan çift taraflı bir merdiven sırası bulunmuştur. Güney Liman’a doğru devam eden sur hattı üzerinde de, iki kule arasına yerleştirilmiş diğer bir kapı tespit edilmiştir. Sur dışındaki nekropolis alanı nedeniyle bu kapı “Güney Nekropol Kapısı” olarak adlandırılmıştır.Teos Surları, ele geçen yapı yazıtları, hem tarihi olaylar, hem de benzer örneklerin teknik ve stilistik açıdan karşılaştırılmasıyla MÖ 4. yüzyılın sonu ile MÖ 2. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan süreçte yapılmış olmalıdır.

PictographPhoto Altitude 276 ft
Photo ofPhoto Photo ofPhoto

Photo

Comments

    You can or this trail