Activity

Karaköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler)

Download

Trail photos

Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler) Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler) Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler)

Author

Trail stats

Distance
6.51 mi
Elevation gain
443 ft
Technical difficulty
Easy
Elevation loss
312 ft
Max elevation
346 ft
TrailRank 
49
Min elevation
82 ft
Trail type
One Way
Moving time
2 hours 29 minutes
Time
7 hours 4 minutes
Coordinates
1582
Uploaded
December 27, 2023
Recorded
December 2023
Be the first to clap
Share

near Karaköy, İstanbul (Türkiye)

Viewed 89 times, downloaded 0 times

Trail photos

Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler) Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler) Photo ofKaraköy-beyoğlu-taksim (kiliseler-eski eserler)

Itinerary description

Ziyaret edilen yerler:

- Karaköy İskelesi
- Yeraltı Camii
- Ceneviz Mahkemesi
- Arap Camii
- Galata Kültür Derneği (Ceneviz Ticaret Odası)
- Sankt George Avusturya Lisesi
- Kamondo Merdivenleri
- Kamondo Konağı ve Evi
- Terziler Sinagogu (SchneiderTemple)
- İngiliz Bahriye hastanesi
- Galata Kulesi
- Serdarı Ekrem Sokak
- Doğan Apartmanı
- Kırım Memorial Kilisesi
- Galata Mevlevihanesi
- Narmanlı Han
- Santa Maria Draperis Kilisesi
- Koç Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi
- Saint Anthony of Padua Kilisesi
- Mısır Apartmanı
- Avrupa Pasajı
- Çiçek Pasajı
- Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi
- Su Taksimi (Maksen)
- Taksim Anıtı
- Rumelihan Yeraltı Tünelleri
- Rumelihan Çatı Terası


GEZI NOTLARI:
https://geziler.notion.site/geziler/KARAKOY-BEYOGLU-TAKSIM-GEZISI-d6cf587e8a73434385c18d3b63a0816c

Waypoints

PictographWaypoint Altitude 0 ft
Photo ofKaraköy iskelesi Photo ofKaraköy iskelesi Photo ofKaraköy iskelesi

Karaköy iskelesi

Photo ofKaraköy Yeraltı camii Photo ofKaraköy Yeraltı camii Photo ofKaraköy Yeraltı camii

Karaköy Yeraltı camii

Karaköy Yeraltı Camii, Zengin ve uzun bir tarih geçmişine sahiptir. Camii aslen Bizans dönemi zindanı olarak kullanılmış ve daha sonra bir su rezervuarı olarak hizmet vermiş, 1753 yılında camiye dönüştürülmüştür. Camii, yerin altına gömülmüş olması nedeniyle "Yeraltı Camii" adını almıştır. İçinde, kutsal kişilere atfedilen üç türbenin bulunduğuna inanılmaktadır. Bu alan başlangıçta bir Bizans kalesiydi ve kaleye ait bodrum katında Bizans filosunu koruyan dev zincirin bulunduğuna inanılmaktadır. Osmanlı fethinden sonra yer altı alanı cephane depolama amacıyla kullanıldı, ancak 1640 yılında içinde iki Arap şehidinin cesedi bulundu. Bu askerlerin, 7. yüzyılda başarısız olan Arap kuşatmasına katıldıkları söylenmektedir.

PictographWaypoint Altitude 43 ft
Photo ofCeneviz Mahkemesi Photo ofCeneviz Mahkemesi

Ceneviz Mahkemesi

Ceneviz Mahkemesi, İstanbul'un eski Galata semtinde konumlanmış tarihi bir yapıdır. Bu bina, 1315 yılında inşa edilmiş olup 700 yıla varan bir geçmişi barındırmaktadır. Galata, 1267-1453 yılları arasında Cenevizlilerin uluslararası bir liman olarak kullandığı önemli bir bölgeydi. İstanbul'un tarihinde, Ceneviz Mahkemesi büyük bir öneme sahiptir. Restorasyon uzmanları ve mimarlık tarihçileri, Galata'daki Ceneviz eserlerinin turizme kazandırılması için restore edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak, bu yapıların restorasyonu için cesur ve kararlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği belirtilmektedir. Mimar Sinan Genim, tarihi yapıların korunması ve yeniden hayat bulması için kamu idareleri, sermaye sahipleri ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği yapması gerektiğini savunmaktadır. Ceneviz Mahkemesi, Galata Mahkemesi Sokağı'nda bulunmaktadır ve bölgenin tarihi dokusunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Photo ofArap Camii Photo ofArap Camii Photo ofArap Camii

Arap Camii

Arap Camii, İstanbul'un tarihi Galata semtinde konumlanan önemli bir dini yapının adıdır. Cami, birçok ilginç özelliği ve tarihi olaya ev sahipliği yapmasıyla ziyaretçileri cezbetmektedir. Tarih ve İnşa: Arap Camii'nin tarihi hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. İlk rivayete göre, cami 717 yılında İstanbul'un ilk camisi olarak inşa edilmiştir. Diğer bir rivayete göre ise, İstanbul'un fethinden sonra Emevî Kumandanı Mesleme b. Abdülmelik tarafından yapılmıştır. Cami, 1453 yılında Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Mimari Özellikler: Arap Camii, dikdörtgen biçiminde uzun bir yapıya sahiptir. Gotik üslupta olduğu ve Latin kilisesinden miras kaldığı tonozlardaki kaburgalardan anlaşılmaktadır. Minarenin altından geçen dehliz ise mimari açıdan dikkat çeken bir özelliktir. Cami, farklı dönemlere ait mimari özellikleri bünyesinde barındırmaktadır, çünkü İstanbul'un fethinden sonra kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Tarihsel Evrim: İlk olarak 1325 yılında Dominiken Tarikatı'nın rahipleri tarafından inşa edilen bir Roma Katolik kilisesi olarak var olan bu yapı, 1475-1478 yılları arasında Osmanlılar tarafından camiye çevrildi. Sultan Mehmed II'nin saltanatı sırasında Galata Camii olarak anılmaya başlandı. Daha sonra II. Bayezid tarafından Endülüslü Müslüman mültecilere verilerek günümüzdeki adı olan Arap Camii'ne dönüştü. Onarımlar ve Restorasyonlar: Arap Camii, yıllar içinde birkaç kez onarılmış ve restore edilmiştir. İstanbul'da Orta Çağ dini Gotik mimarisini günümüze taşıyan nadir örneklerden biridir. Erken İtalyan Gotik mimari tarzına sahip olması ve minareye dönüştürüldükten sonra hemen hemen değişmeden kalması, camiyi şehirdeki en ilginç dini yapılar arasına yerleştirmektedir. Günümüzdeki Durumu: Arap Camii, tarihi ve mimari özellikleriyle hala ziyaretçilerin ilgisini çeken bir ibadethanedir. İstanbul'un zengin kültürel mirasının bir parçası olarak, camiyi ziyaret edenler hem tarihi hem de dini bir deneyim yaşamaktadır. Bu tarihi cami, hem İstanbul'un ilk dönemlerine ait bir iz bırakan hem de Osmanlı döneminin dini değişimlerini yansıtan önemli bir yapıdır.

PictographMonument Altitude 72 ft
Photo ofGalata Kültür Derneği (Ceneviz Ticaret Odası)

Galata Kültür Derneği (Ceneviz Ticaret Odası)

yapı 1314 te yapılmıştır. Galata Podesta sarayının yanındadır. Cenevizliler, 11. ve 15. yüzyıllar arasında Anadolu kıyılarında etkileyici bir ticaret ağı oluşturarak, Akdeniz, Karadeniz, Atlantik Okyanusu ve Kuzey Avrupa'da ticaret kolonileri kurma başarısını göstermişlerdir. Bu dönemde inşa ettikleri kaleler ve kullandıkları ticaret yollarıyla, Anadolu'nun ticaret tarihinde önemli bir rol oynamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu'nun kurtuluş mücadelesinde önemli bir role sahip olan Yoros Kalesi, Cenevizlilerin ticaret yolu üzerindeki kilit noktalardan biridir. Boğaz'ın Karadeniz çıkışında konumlanmış olan bu kale, stratejik bir tepede yer alması nedeniyle tarih boyunca önemli bir savunma noktası olmuştur. Cenevizlilerin kullandığı diğer önemli yerleşimlerden biri de İstanbul'da bulunan Galata Kulesi'dir. Cenevizliler, bu kuleyi sadece bir kalesi olmayan, ancak kentsel savunma sistemleri açısından hayati bir rol oynayan bir yer olarak kullanmışlardır. Karadeniz'de, özellikle Cenevizliler döneminde ticaretin kalbinin attığı bölgelerden biri olan Amasra Kalesi, denizcilik ve ticaretin merkezi olmuştur. Sinop Kalesi ve günümüzde Ceneviz Kalesi olarak anılan Akçakoca Kalesi de bu dönemin izlerini taşıyan diğer önemli yapılar arasında yer almaktadır. Ege Bölgesi'nde, Cenevizlilerin ticarette önemli bir rol oynadığı limanlardan biri olan Foça Kalesi, kentin savunmasında da kritik bir öneme sahiptir. Ayrıca, Çandarlı Kalesi, Çeşme Kalesi, Güvercin Ada Kalesi ve Kuşadası Şehir Surları gibi sağlam ve görkemli yapılar, Cenevizlilerin Anadolu'daki etkileyici varlığını yansıtmaktadır. Ceneviz Ticaret Yolu, Anadolu'nun tarihine damgasını vuran bu kaleler ve ticaret merkezleri aracılığıyla, Cenevizlilerin kültürel ve ticaret mirasını günümüze taşımaktadır. Bugün, bu kalıntılar turistlere zengin bir tarih ve kültür deneyimi sunmaktadır.

PictographMonument Altitude 82 ft
Photo ofSankt George Avusturya Lisesi

Sankt George Avusturya Lisesi

Sankt Georg Avusturya Lisesi'nin tarihi 1300'lere dayanmaktadır. St.Georg Kilisesi'nin yer aldığı bir kompleks içinde bulunan bina, 1882 yılında imzalanan bir anlaşma ile satın alınmıştır. Bu anlaşma, Almanca konuşan Katolik çocuklar için bir ilkokul ve yetimhane olarak bugünkü binasında hizmet vermeye başlamasına olanak tanımıştır. Okul, Avusturya'daki "Lazaristen ve Barmherzige Schwestern" adlı dini kuruluşların yönetimi altında faaliyet göstermiştir. I. Dünya Savaşı sonrasında İttifak Devletlerinin yenilgisi ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun çöküşüyle, İstanbul'daki diğer Avusturya kurumları kapatılırken, St. Georg bir süre daha faaliyet göstermiştir. Ancak Fransız komutanın talimatı üzerine, şehirde Almanca ders verilen bir okul olması skandal olarak görülmüş ve tüm Avusturyalı çalışanlar ülkeden ayrılmak zorunda kalmıştır. Okul, ancak Kemal Atatürk'ün zaferinden sonra tekrar açılabilmiştir. Savaş sonrasındaki on yıl içinde, ekonomik sorunlar nedeniyle birçok yabancı kurum ülkeyi terk ederken, St. Georg Avusturya Lisesi, Cumhuriyetin hedeflerine uygun olarak faaliyetlerini sürdüren nadir kurumlardan biri olmuştur. Ancak, 1938'de Hitler'in Avusturya'ya girmesiyle birlikte St. Georg bir "Alman" okuluna dönüşmüş, Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kopması üzerine 1944 yılında ikinci kez kapatılmıştır. St. Georg çalışanları, ülkelerine dönmek yerine, Türkiye'nin önerisini kabul ederek bir buçuk yıl süreyle Anadolu'daki kamplara gönderilmeyi tercih etmişlerdir.

PictographMonument Altitude 89 ft
Photo ofKamondo merdivenleri

Kamondo merdivenleri

Kamondo Merdivenleri, ismini dönemin ünlü ve varlıklı ailesi olan Kamondo Ailesi'nden almaktadır. Bu ailenin büyükleri arasında yer alan Abraham Salomon Kamondo, bu etkileyici merdivenleri yaptırmıştır. Zamanla, merdivenler halk arasında "Aşıklar Merdiveni" olarak da anılmaya başlamıştır. Halkın genelinde bu merdivenlerin adı Aşıklar Merdiveni olarak bilinse de, aslında merdivenlerin yapımında ilginç bir hikaye yatmaktadır. Abraham Kamondo'nun torunları, o dönemde Avusturya Lisesi'nde okumaktadır ve eve varabilmek için oldukça uzun bir yol kat etmek zorundadırlar. Abraham Kamondo, torunlarının zorlu yolculuğunu fark eder ve onların daha rahat bir şekilde eve varabilmeleri için bu özel merdivenlerin inşasına karar verir. Kamondo Merdivenleri, döner bir tasarıma sahiptir ve iki parça halinde yapılmış olması ilginç bir düşünce sürecine dayanmaktadır. Merdivenlerin bu şekilde tasarlanmasının temel nedeni, yukarıdan aşağıya doğru düşen birinin en azından bir noktada durabilmesini sağlamaktır. Kamondo, torunlarının konforunu ön planda tutarken, aynı zamanda onların başına gelebilecek olumsuz durumların da önlemini almak istemiştir.

PictographMonument Altitude 121 ft
Photo ofKamondo konağı ve evi Photo ofKamondo konağı ve evi

Kamondo konağı ve evi

Kamondo ailedinin yaşadığı ev. Şu anda harabelerin olduğu yer olarak iletiliyor. Kamondo ailesi, Reconquista'nın ardından 1492'de İspanya'yı terk etmek zorunda kalan binlerce Sefarad Yahudisi aileden yalnızca biriydi. Aile, 1798 yılında Venedik'in Avusturya hakimiyetine girmesiyle önce Venedik'e, ardından da Osmanlı İmparatorluğu'nun kalbi Konstantinopolis'e taşındı. Aile, İshak Kamondo'nun önderliğinde kurulan “Isaac Kamondo & Cie” bankacılık şirketi ile zenginleşmeye başladı. 1802'de. “Isaac Camondo & Cie” o kadar büyümüş ve uluslararası bir başarıya imza atmıştı ki, Osmanlı İmparatorluğu kendi ulusal bankasını kurana kadar ülkenin en büyük ve en güçlü bankasıydı. Muazzam zenginlikleri ve Yahudi toplu yaşamına sürekli katılımları, aileye "Doğu'nun Rothschild'leri" lakabını kazandırdı. Isaac'in ölümünden sonra Abraham Salomon işi devraldı ve geliştirmeye devam etti. Reformist vezirlerle derin iş ilişkileri kurdu ve onların bazen onlar için özel bankerlik yaptı; Türkiye'de modern bankacılık sisteminin kurulmasına yardımcı oldular ve Türk topraklarındaki en büyük servetlerden birini inşa ettiler. Abraham Salomon, Kırım Savaşı sırasında (1853-1855) Osmanlı Devleti'nin finansmanı için şeref madalyası bile almış, devletten çeşitli imtiyazlar elde etmiştir. Kamondo ailesinin işleri daha da büyümüş ve Avrupa içinde ve dışında birçok şirkete sahip olmuştu. 1872'de I. Camondo & Cie, büyüyen Banque de Paris et des Pays-Bas (daha sonra Paribas) ile ortaklık kurdu ve 1876'dan itibaren Abraham Béhor ticari bankanın yönetim kurulu üyesi oldu. Abraham Salomon de Camondo, Paris'e yerleştikten kısa bir süre sonra 1873'te 93 yaşında öldü. Vasiyeti üzerine cenazesi İstanbul'a getirilerek, saray bandosu eşliğinde görkemli bir devlet töreniyle Hasköy'deki Yahudi Mezarlığı'nda yaptırdığı anıt mezara defnedildi. Abraham Salomon'un torunu Nissim de Camondo (1892-1917), ailenin Fransız vatandaşlığına geçen ilk üyesi oldu. Nissim, Ekim 1911'de Lycée Janson de Sailly'den ayrıldığında hafif süvari alayına (Fransız Ordusunda hava indirme süvari birliği) katıldı. Verdun ve Somme muharebeleri sırasında çok sayıda fotoğraf görevi gerçekleştirdi ve pek çok kıl payı kurtularak Fransız Ordusundan birkaç alıntı kazandı. Temmuz 1916'da teğmen rütbesine terfi etti ve pilot lisansını aldı ve I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinde pilot olarak görev yaptı. 5 Eylül 1917'de bir keşif görevi sırasında uçağı hava muharebesi sırasında düşürüldü. Lorraine'deki Emberménil yakınlarında. Montmartre Mezarlığı'na gömüldü. Kont Moïse de Kamondo, oğlunun anısına "Musée Nissim de Camondo" adlı mülkünü Arts Décoratifs'e miras bıraktı. Nissim'in adını taşıyan müze, Moïse'nin 1935'teki ölümünden bir yıl sonra açıldı. Nissim'in ailesinin servetine güvenen kız kardeşi Beatrice, 2. Dünya Savaşı sırasında Paris'ten ayrılmadı ancak Naziler tarafından yakalandı ve kendisi, kocası ve çocukları, 1935'te öldürüldü. Auschwitz kampı. Anneleri Irène Cohen d'Anvers, kocası Moïse de Camondo'dan boşandıktan sonra Katolik oldu ve böylece onu soykırımdan kurtardı. Irène, savaştan sonra Kamondo ailesinin hayatta kalan tek üyesi olarak tüm ailenin varisi oldu ve bu köklü aile 1963'te onunla birlikte sona erdi. Kamondo adının İspanyolcadaki Casa De Mondo (Dünyanın Evi) kelimesinden gelmesi bu anlamda iş hayatındaki başarılarının yanı sıra hayırseverlikleri ile de halkın saygısını ve sevgisini kazanmış, İstanbul'da, Osmanlı topraklarında kalıcı izler bırakmıştır. Galata ve Pera'daki hanlar, apartmanlar, dükkânlar, Boğaziçi'ndeki yalılar, bağlar, zeytinlikler, fabrikalar, okullar gibi sayısız mimari eser ve en önemlisi 1860 yılında yapılan ve Henri Cartier tarafından fotoğraflanan ünlü Kamondo Merdivenleri ile Fransa. Bresson. Ünlü Kamondo Merdivenleri, Abraham Camondo tarafından o dönemde Avusturya Lisesi'nde okuyan torunlarının uzun yoldan yorulmamaları ve ev ile okul arasındaki mesafeyi kısaltmaları için yaptırılmıştır. Karaköy'de Voyvoda Caddesi ile Banker Caddesi'nin kesiştiği noktada bulunan merdivenler 1870-1880 yılları arasında tamamlanmış.

PictographReligious site Altitude 138 ft
Photo ofTerziler Sinagogu (SchneiderTemple) Photo ofTerziler Sinagogu (SchneiderTemple) Photo ofTerziler Sinagogu (SchneiderTemple)

Terziler Sinagogu (SchneiderTemple)

İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Galata'da yer alan Terziler Sinagogu, Aşkenaz cemaatinin ibadet ihtiyacını karşılamak amacıyla 19. yüzyılın sonlarında (1864) inşa edilmiştir. Bu çalışma, sinagogun geçmişi, mimarisi, ve 20. yüzyılın ortalarında yaşadığı kullanım değişikliklerini ele alarak, özellikle 1999 yılında gerçekleşen önemli bir restorasyon sonrasında Schneidertempel Sanat Merkezi olarak nasıl yeniden hayata döndüğünü inceler. Terziler Sinagogu'nun İnşası ve Tarihi Sinagog, 1893 yılında II. Abdülhamit'in özel bir fermanı ile inşa izni alarak, Aşkenaz Yahudileri arasında terzilik mesleğinin revaçta olduğu dönemde öne çıkan bir ibadet mekanı haline geldi. Sultan II. Abdülhamid'in Saray Terzisi Mayer Schönman'ın liderliğindeki terzi loncasının desteğiyle, özel finansman kaynakları ve cemaatin bağışlarıyla 1 yıllık bir inşaat sürecinin ardından 1894 yılında hizmete girdi. Sinagog, o dönemde Yidiş dilinde "Schneidertempel" olarak anılmaya başlandı. Sinagogun kullanımı 1940'lara kadar yoğun olarak devam etti ve cemaatinin çoğunluğunu esnaf ve sanatkârlar oluşturuyordu. Ancak, 40'lı yıllardan sonra cemaatin başka sinagogları tercih etmesi ve bölgeden taşınması sonucunda 1964 yılında Terziler Sinagogu kapatıldı. Bina, 1960'lara kadar metruk hâlde kaldı ve kurucularının vâris bırakmaması nedeniyle mahkemelik oldu. Ancak, 1985 yılında Yüksekkaldırım Aşkenaz Sinagogu Vakfı'nın girişimleriyle kapsamlı bir onarıma tabi tutuldu. Restorasyon ve Yeniden Canlandırma Terziler Sinagogu, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Yüksekkaldırım Aşkenaz Sinagogu Vakfı arasındaki mülkiyet davasının sonucunda 1985 yılında kapsamlı bir onarıma girdi. 1998 yılında ise Galata Etkinlikleri kapsamında sanat galerisi olarak kullanılmaya başlandı. Sinagog, 1999 yılında Schneidertempel Sanat Merkezi adı altında, geçirdiği önemli restorasyon sürecinin ardından tekrar halkın hizmetine açıldı.

PictographMonument Altitude 151 ft
Photo ofİngiliz Bahriye hastanesi

İngiliz Bahriye hastanesi

Hastane, 1855 yılında İngiliz hükûmeti tarafından denizciler için faaliyete geçirilmiştir. İlk olarak İngiliz Elçiliği tarafından yönetilen hastane, 1924 yılına kadar İngiliz bandıralı ticaret gemilerinden gelen ton başına sabit bir ücret ile işletme giderlerini karşılamıştır. Bu dönemde kare planlı, üç katlı bir yapı olarak hizmet veren hastane, 1874 yılında İstanbul'daki en iyi sivil hastanelerden biri olarak kabul edilmiştir. Başlangıçta sadece İngiliz bandıralı gemilere hizmet veren hastane, zamanla İsveç ve Norveç bahriye personeline de açılmıştır. 1904 yılında mimar Percy Adams tarafından çizilen proje ile günümüzdeki altı katlı yapı inşa edilmiş, bu yapı Gotik mimarinin çağdaş bir örneği olarak kabul edilmektedir. I. Dünya Savaşı sonrasında, hastanenin kulesi İngiliz gemilerini gözetlemek amacıyla kullanılmıştır. Ayrıca, 1913 Uluslararası Saat Kongresi'nde alınan bir karar doğrultusunda, Londra'dan getirilen bir vakit küresi hastane binasına yerleştirilmiş ve şehre Greenwich saatini duyurmak üzere kullanılmıştır. Mimari Değişimler: 1937-1948 yılları arasında Kuduz Hastanesi olarak kullanılan bina, 1948-1993 yılları arasında Beyoğlu Belediye Hastanesi olarak hizmet vermiştir. Bu dönemde, yapı İngilizler tarafından 1924'te Kızılay'a devredilmiş, daha sonra 1933'te İstanbul Belediyesi'ne ve sonrasında Kuduz Hastanesi ve Beyoğlu Belediye Hastanesi olarak kullanılmıştır. 1993 yılında ise Sağlık Bakanlığı'na bağlı Prof. Dr. Reşat Belger Devlet Göz Hastanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

PictographMonument Altitude 184 ft
Photo ofGalata Kulesi Photo ofGalata Kulesi Photo ofGalata Kulesi

Galata Kulesi

Galata Kulesi: İstanbul'un Tarihi ve Kültürel Simgesi Galata Kulesi, İstanbul'un en önemli sembollerinden biri olarak yüzyıllardır şehrin siluetinde yer almaktadır. Galata semtinde 35 metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde konumlanan kule, Haliç’in karşı yakasından ve Boğaziçi’nden rahatlıkla görülebilmektedir. Tarihi Galata Kulesi, ilk olarak 1348 yılında, o dönemde bölgeyi yöneten Cenevizliler tarafından inşa edilmiştir. Ceneviz kolonisi Pera’nın ana kulesi olan yapı, öncelikli olarak savunma amacıyla kullanılmıştır. 1453’te İstanbul’un fethiyle birlikte Osmanlı egemenliğine geçen kule, 1509 ve 1794 yıllarında meydana gelen deprem ve yangınlar sonrasında birçok kez onarım görmüştür. 19. yüzyıldan itibaren çeşitli kurumlar tarafından kullanılan Galata Kulesi, 1960’lı yıllarda başlayan restorasyon çalışmalarıyla birlikte turistik bir tesise dönüştürülmüştür. 2000’li yıllarda el değiştiren yapı, son olarak 2020 yılında yenilenmiş ve müzeye dönüştürülmüştür. Onarımlar ve Restorasyonlar Galata Kulesi, inşa edildiği tarihten itibaren pek çok kez onarım ve restorasyon geçirmiştir. Bu onarım ve restorasyon çalışmaları, kuleye yeni özellikler kazandırdığı gibi, tarihi yapının korunmasına da katkı sağlamıştır. Galata Kulesi'nin ilk onarımı, 1509 yılında meydana gelen deprem sonrasında yapılmıştır. Bu onarım sırasında kulenin yüksekliği artırılmış ve duvarları güçlendirilmiştir. 1794 yılında çıkan yangında hasar gören kule, aynı yıl içerisinde yeniden inşa edilmiştir. Bu onarım sırasında kulenin üst katları yeniden yapılmıştır. 1831 yılında çıkan bir diğer yangında da kulenin üst kısmı yenilenmiştir. Böylelikle kule, günümüzdeki görünümüne oldukça yakın bir görünüme kavuşmuştur. 1875 yılında çıkan bir fırtına sonrasında kulenin en üstüne iki katlı kâgir bir eklenti yapılmıştır. Bu eklenti, yangın haberleşme merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1960'lı yıllarda turistik bir tesise dönüştürülmesi kararı alınan Galata Kulesi'nde, 1965-1967 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon gerçekleştirilmiştir. Bu restorasyon sırasında kulenin iç mekânları yenilenmiş, dış cephesi güçlendirilmiş ve kulenin tepesine bir seyir terası eklenmiştir. 2000 yılında dış cephesi restore edilen kule, 2013'te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. Son olarak, 2020 yılında müzeye dönüştürülen kule, İstanbul’un fethinin yıl dönümü olan 6 Ekim 2020 tarihinde yeniden ziyarete açıldı. Mimari Özellikleri Galata Kulesi, Roma dönemi mimarisi etkileri taşıyan silindirik planlı kâgir bir yapıdır. Kulenin zeminden çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 62,59 metredir. Temeli masif taşlardan oluşan kule, 8,95 metre çapa ve 208 metrekare taban alanına sahiptir. Duvar kalınlığı zemin kattan dördüncü kata kadar 3,75 metredir. Toplam 11 katlı olan yapının ilk dört katı, tuğla tonozlarla örtülü bir galeri ile birbirine bağlanır. Bu galerideki tuğla ölçüleri, Galata surlarındaki 14. yüzyıl tuğla işçiliği ile benzerlik gösterir. Kulenin inşasında bölgede bulunan malzemelerin kullanıldığı tahmin edilmektedir. İkinci ve üçüncü katların başlangıcında, onarım izleri olarak yorumlanan iki tuğla kuşak bulunmaktadır. Dördüncü kattan itibaren kule dışa doğru meyillenerek incelir ve silindirik formunu korur. Pencere sayısı ve düzeni de bu kattan sonra değişmeye başlar. Kulenin konik çatısı betonarmedir. Çatının üzerinde yer alan ve her yöne bakan dört pencere vardır. Tepesindeki altın kaplamalı bronz alem ise 6,75 metre yüksekliğindedir. Günümüzdeki Durumu Galata Kulesi, 2020 yılında yapılan restorasyon sonrasında, İstanbul'un önemli bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Kulenin üst katları, İstanbul'un panoramik manzarasını seyredebileceğiniz bir seyir terası ve müzeye dönüştürülmüştür

PictographReligious site Altitude 148 ft
Photo ofSerdarı Ekrem Sokak Photo ofSerdarı Ekrem Sokak

Serdarı Ekrem Sokak

Serdar-ı Ekrem Sokak, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve tarihi dokusu, mekanları ve ünlü isimlerle ilişkilendirilen bir sokaktır. Sokak, 19. yüzyılın sonlarından ve 20. yüzyılın başlarından kalma binalara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, sokak, İstanbul'un en ünlü sokaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Adını Osmanlı dönemindeki ünlü bir ressam olan Serdar-ı Ekrem'den almaktadır. Sokak, tarihi dokusu, arnavut kaldırımları ve tarihi evleri ile ziyaretçilerini cezbeden bir atmosfere sahiptir. Ayrıca, sokakta birçok mekan ve etkinlik bulunmaktadır, bu da ziyaretçilere farklı deneyimler sunmaktadır.

PictographMonument Altitude 151 ft
Photo ofDoğan apartmanı Photo ofDoğan apartmanı

Doğan apartmanı

Tarihçe: Doğan Apartmanı, 1892-1895 yılları arasında Prusya Devleti'nin elçilik binası olarak inşa edilmiştir. Binanın sahipleri arasında Belçika'lı Helbig ailesi, Yahudi tüccar Botton-Botton, Victoria Sigorta ve sonunda Doğan Sigorta gibi çeşitli aileler ve şirketler yer almıştır. Mimari Özellikler: Doğan Apartmanı, İtalyan mimari tarzında inşa edilmiş olup iki U şeklinde kanatları, iç avlu ve ortasında bahçesi ile dikkat çeker. Beyoğlu'nda apartman yaşamının başlangıcını simgeler ve İstanbul'un ikinci asansörlü apartmanıdır. Mimari Tarz: Binanın sarı rengi, Akdeniz ve İtalyan mimari tarzına katkıda bulunur ve bu tarz, tasarım ve süslemelerinde açıkça görülmektedir. Sarı dış cephe, Beyoğlu'ndaki çevresel tarihi mimari ile uyum içinde ve bölgeye sıcaklık ve çekicilik katmaktadır. Görkemli Cephe ve Tarihi İşlevi: Binanın cephesi, insan ve hayvan figürleriyle süslüdür ve yıllar içinde çeşitli dükkanlara ve işletmelere ev sahipliği yapmıştır. İsim Değişikliği: 1942 yılında Kazım Taşkent tarafından satın alındığında, bina "Doğan Apartmanları" olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde, Taşkent'in oğlu Doğan Taşkent'in İsviçre'de dağda kayak yaparken hayatını kaybetmesi üzerine binaya "Doğan" adı verilmiştir. Ünlü Sakinler: Doğan Apartmanları, gazeteciler, yazarlar, aktörler ve diplomatlar gibi birçok ünlü ismi ağırlamıştır. Binanın tarih boyunca ev sahipliği yaptığı isimler, İstanbul'un kültürel zenginliğine katkı sağlamıştır. Film ve Reklamlarda Yer Alması: Binanın eşsiz mimarisi, derin sarı dış cephesi ve demir işçiliğiyle süslenmiş balkonları, pek çok Türk filmi, dizi ve reklamda kullanılmıştır. Doğan Apartmanları, İstanbul'un en güzel apartman binalarından biri olma özelliğini taşımaktadır.

PictographReligious site Altitude 154 ft
Photo ofKırım memorial kilisesi Photo ofKırım memorial kilisesi Photo ofKırım memorial kilisesi

Kırım memorial kilisesi

Taksim bölgesinde bulunan İngiliz Anglikan Kilisesi olarak da bilinir. Tarihçe Bugünkü kilise, Sultan Abdülmecid tarafından bağışlanan arazi üzerine inşa edildi ve 1858 ile 1868 yılları arasında Kırım Savaşı'nda hayatını kaybeden İngiliz askerleri anısına yapıldı. İstanbul'da bir anıt kilise inşa etme fikri ilk olarak 1856'da ortaya atıldı ve bir yarışma düzenlendi. Mimar William Burges tarafından sunulan tasarımlar, kazanan ilan edildi. Ancak, onay komitesindeki iç çekişmeler ve Burges'ün tasarımının iddia edilen "İngiliz olmayan" tarzına dair endişeler, onun 1863'te mimarlık görevinden alınmasına ve George Edmund Street'in onun yerine geçmesine neden oldu. Kilise, ardından 1864 ile 1868 yılları arasında Viktorya Gotik tarzında inşa edildi. Kilisenin kapanmasına neden olan cemaat eksikliği, 1978'de kilisenin kapanmasına yol açtı. Binayı restore etmek için büyük çaba, Kuveyt'in Irak tarafından işgali sırasında İstanbul'a kaçan Sri Lankalı mülteciler tarafından gerçekleştirildi. Kilise, Eylül 1991'de tekrar açıldı. Org, 1911 yılında İngiltere'de W. Hill & Son tarafından yapıldı. Aynı zamanda York Minster, Ely, Worcester ve Manchester katedralleri için de orglar yapmışlardır. Korkuluk, Londra'dan getirilmiştir. Org balkonunda, Kırım ve Gelibolu kampanyalarından alınmış alay bayrakları ve son Osmanlı Sultanı Mehmed VI'nın sürgüne gönderildiği savaş gemisinin bayrağı bulunmaktadır. Cephesi, sanatçı Erica Beard'ın Kutsal Kitap hikayelerinin renkli modern yorumları ile süslenmiştir. Ahşap koro perdesi, 1923 yılında Gelibolu'da hayatını kaybedenlerin anısına dikilmiştir. 1995 ile 2005 yılları arasında İskoç sanatçı Mungo McCosh, İstanbul'un silueti eşliğinde azizler ve diğer figürlerle süslemiştir. Cemaatle ilişkilendirilen kişiler, azizlerin yüzleri için modellik yapmışlardır. Başka bir Türk dokunuşuyla, İsa çocuğun elinde bir simit tutuyor. Şansel, 30 Kasım 2003 tarihindeki bir bomba saldırısında ölen İngiltere Başkonsolosu Roger Short'a adanmış bir anı taşımaktadır.

PictographReligious site Altitude 256 ft
Photo ofGalata Mevlevihanesi

Galata Mevlevihanesi

Galata Mevlevihanesi, Galata'da bilinen diğer adıyla Galata Mevlevi Dergahı, İstanbul, Türkiye'de önemli bir tarihi ve kültürel mekan olarak öne çıkıyor. Erken 15. yüzyılda inşa edilen bu bina, Mevlevi Tarikatı'nın merkezi olarak hizmet verdi ve sema adı verilen dönme dansları ile tanınan bir Sufi İslam tarikatına ev sahipliği yaptı. Yıllar içinde çeşitli dönüşümler geçiren bina şu anda bir müze olarak faaliyet gösteriyor ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri çekiyor. Tarih: Galata Mevlevihanesi, sanat ve bilimlerin hamisi olan Sultan II. Bayezid tarafından 1491'de inşa edildi. Dergah, şair ve filozof Celaleddin Rumi tarafından 13. yüzyılda kurulan Mevlevi Tarikatı için bir merkez olarak tasarlandı. Tarikat, Rumi ve onun öğretilerine saygı duruşu niteliğindeki sema adı verilen bir dansı içeren ruhsal uygulamalarıyla biliniyordu. Yüzyıllar boyunca Mevlevi Tarikatı, zulüm ve baskı dönemleriyle karşılaşsa da Galata Mevlevihanesi, geleneklerinin korunması açısından önemli bir yer olarak kaldı. 1978'de bina müze olarak ilan edildi ve o zamandan beri popüler bir turistik destinasyon haline geldi. Mimari: Galata Mevlevihanesi, Osmanlı mimarisinin mükemmel bir örneği olup İslam, Bizans ve Gotik stillerini birleştiriyor. Bina, İpek Yolu üzerinde seyahat eden gezginler için bir han ve dinlenme yeri türündeki kervansaray olarak tasarlanmıştır. Kompleks, Mevlevi dervişleri için avlu, konutlar, cami, mutfak ve diğer tesisleri içermektedir. Binanın en dikkat çekici özelliği Selamlık veya karşılama salonu olarak bilinen, yüksek tavanlı, süslü ahşap işçiliğine sahip ve büyük bir şömine bulunan bir alanı içermektedir. Tilavihane veya Kuran okuma odası, karmaşık sıva işçiliği, muqarnas tonozlar ve büyük bir mihrap içeren başka bir dikkat çekici alan olarak öne çıkmaktadır. Özellikler ve Semboller: Galata Mevlevihanesi, Mevlevi Tarikatı'nın ruhsal ve felsefi inançlarını yansıtan sembollerle doludur. En ünlü sembol, ruhun mükemmelliğe ve Tanrı ile birliğe doğru olan yolculuğunu temsil eden dönen derviştir. Dervişler, kendilerini aşk ve özbenlik keşfi yoluna adamışlarını simgeleyen siyah cüppeler ve sikke adı verilen konik şapkalar giyerlerdi. Binanın kendisi, mistik özelliklere sahip olduğuna inanılan hat sanatı ve geometrik desenlerle süslenmiştir. Dergahın mimarisinde ışık ve gölgenin kullanımı da önemlidir, çünkü bu, görünür ve görünmez dünya arasındaki etkileşimi temsil eder. İlham Kaynakları ve İnançlar: Mevlevi Tarikatı, 13. yüzyıl Pers şairi ve filozof Rumi'nin öğretilerinden ilham almıştır. Rumi'nin eserleri, aşk, merhamet ve ruhsal büyümenin önemini vurgulamıştır ve onun etkisi, Mevlevi Tarikatı'nın uygulamaları ve inançları üzerinde görülebilir. Tarikat ayrıca diğer Sufi mistiklerinin, örneğin İbn Arabi ve Attar'ın öğretilerinden de etkilenmiştir. Mevlevi Tarikatı, müziğin, dansın ve şiirin dönüştürücü gücüne inanırdı; bunlar, ilahi ile bağlantı kurmanın ve benliğin sınırlarını aşmanın araçları olarak görülürdü.

PictographMonument Altitude 253 ft
Photo ofNarman han Photo ofNarman han Photo ofNarman han

Narman han

Narman Han, İstanbul'un tarihine damgasını vurmuş, gizemli ve önemli bir yapının adıdır. Ancak, bu hanın yapılış tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bazı araştırmacılar, 1838-1845 tarihleri arasında Rus Büyükelçiliği tarafından İtalyan asıllı mimar Gaspare Fossati'nin yönetiminde inşa edildiğini öne sürmektedir, ancak bu iddia kesinlik kazanmamıştır. Yapının XIX. yüzyılın ilk yarısında muhtemelen belirsiz bir tarihte inşa edildiği düşünülmektedir. 1870 Büyük Beyoğlu Yangını'nın ardından Narman Han'ın etkilendiği bölgeleri gösteren haritada, avlulu bir yapı üzerinde "Partie Russie" yazısı görülmektedir, bu da Narmanlı Han'ı işaret ediyor olabilir. Ayrıca, 1905 tarihli Goad Haritası'nda, İstiklal Caddesi'nden cephe alan, İsveç Sokağı ve Sofyal Sokağı tarafından sınırlanan büyük bir alanın "Consulat Géneral de Russie" olarak belirtildiği görülmektedir. Bu dönemde caddenin genişletilmesi için Narman Han'ın bir bölümünün kesildiği de belirtilmektedir. Binanın 1924 yılına kadar Rus Konsolosluk Binası olarak kullanıldığı, muhtemelen mülkiyetinin Rus Devleti'ne ait olduğu bilinmektedir. 1930'lu yılların başında, yapılarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne ait "Neft Syndicat" ve "Intourist" turizm şirketinin büroları bulunmaktadır. Ancak, 1933 yılında bu büroların taşınmasıyla yapılar topluluğunu Avni ve Şükrü Narman Kardeşler satın alır. Kardeşler, avluya ikinci bir giriş eklemek ve avlu içindeki yaya dolaşımını artırmak amacıyla Sofyal Sokağı cephesine ikinci bir kapı açarlar. Ana binanın birinci katını kendi büroları olarak kullanırken, diğer yapıları büro, konut ve atölye olarak kiraya verirler. Orta avludaki bina bir dönem "Maliye Tahsil Şubesi" olarak kullanılırken daha sonra Beyoğlu Il. Noterliği olarak hizmet vermiştir. Ön cephedeki ahır ve araba bölümleri, cepheleri yenilenerek dükkân olarak kullanılmaya başlar. İstiklal Caddesi cephesinde ise bir dönem Andrea Kitapevi, Antonie Visconti'ye ait konfeksiyon dükkanı ve bir halicinin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Bu dükkanlar arasında bulunan Mimoza Şapka Mağazası, 8 Ekim 1933 günü açılan "D Grubu" resim sergisiyle dikkat çekmiştir, bu sergi gelecekteki resim sergilerini müjdelemesi açısından önemlidir.

PictographReligious site Altitude 331 ft
Photo ofSanta Maria Draperis Kilisesi Photo ofSanta Maria Draperis Kilisesi

Santa Maria Draperis Kilisesi

İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde yer alan tarihi bir kilisedir. Aşağıda, kilisenin tarihçesi, mimarisi, inancı, sembolleri ve özellikleri hakkında detaylı bilgi verilmiştir. Tarihçe: Santa Maria Draperis Kilisesi, 1584 yılında Cizvit Tarikatı tarafından inşa edilmiştir. Kilisenin yapımı, İstanbul’da Hristiyan cemaatinin artmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan bir merkez oluşturmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Kilise, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Katolik cemaati için önemli bir ibadet yeri olmuştur. Mimari: Kilise, Rönesans tarzında inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı bir yapıya sahip olan kilisenin girişi, üstü kemerli bir portal ile süslenmiştir. İç mekan ise geniş bir nef ve iki yan şapelden oluşmaktadır. Kilisenin iç dekorasyonunda freskler ve vitraylar kullanılmıştır. Fresklerde dini motifler ve azizler tasvir edilirken, vitraylarda renkli camlar kullanılmış ve dini sahneler betimlenmiştir. İnanç: Santa Maria Draperis Kilisesi, Katolik inancına göre işlev görmektedir. Kilise, Katolik cemaati için düzenlenen ayinlerin gerçekleştirildiği bir mekandır. İnanca göre kilise, Hristiyanların dua ettiği, vaftiz edildiği ve eşsiz bir şekilde Tanrı’nın varlığını hissettikleri kutsal bir alan olarak kabul edilir. Semboller: Kilisenin iç ve dış mekanında çeşitli semboller bulunmaktadır. Haç sembolü, kilisenin en yaygın sembolüdür ve Hristiyan inancının temelini temsil eder. Ayrıca, kilisedeki fresklerde ve vitraylarda azizlerin sembolleri de yer almaktadır. Azizler, Hristiyanlıkta kutsal kişiler olarak kabul edilir ve kilisede onlara adanmış şapeller bulunabilir. Özellikler: Santa Maria Draperis Kilisesi, tarihi bir yapı olarak birçok özelliğe sahiptir. İstanbul’da Cizvit Tarikatı tarafından inşa edilen nadir kiliselerden biridir. Rönesans tarzındaki mimarisiyle dikkat çeken kilise, dönemin estetik anlayışını yansıtmaktadır. Freskler ve vitraylar gibi iç dekorasyon unsurları ise kilisenin görsel açıdan zenginleşmesini sağlamaktadır.

PictographMonument Altitude 325 ft
Photo ofKoç anadolu medeniyetleri araştırma merkezi.

Koç anadolu medeniyetleri araştırma merkezi.

1990 yılında kurulan Koç Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, Koç Üniversitesi ile ilişkilidir ve Vehbi Koç Vakfı'nın desteğiyle faaliyet göstermektedir. Merkez, araştırma, eğitim ve çeşitli kültürel etkinlikler aracılığıyla Anadolu medeniyetlerinin anlaşılması ve tanıtılmasına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Merkezin Temel Hedefleri: Araştırma: Koç Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, Anadolu medeniyetlerinin çeşitli yönlerini ele alan disiplinlerarası araştırmalar yürütmektedir. Arkeoloji, tarih, sanat tarihi, antropoloji ve filoloji gibi farklı alanlardan gelen bilim adamları ve araştırmacılar, Anadolu'daki farklı dönemleri ve kültürleri incelemek için işbirliği yapmaktadır. Arkeolojik Kazılar: Merkez, Anadolu genelinde arkeolojik kazılara aktif olarak katılmaktadır. Önemli sitelerde saha çalışmaları ve kazılar yaparak, merkez, Anadolu'nun antik medeniyetleri hakkında yeni içgörüler elde etmeyi amaçlamaktadır. Koruma ve Restorasyon: Merkez, arkeolojik eserlerin ve kültürel miras sitelerinin korunması ve restore edilmesine adanmıştır. Koruma çabaları aracılığıyla, değerli tarihi nesneleri ve yapıları gelecek nesiller için güvence altına almayı amaçlamaktadır. Yayınlar: Koç Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, akademik tartışmaya katkıda bulunan kitaplar, dergiler ve konferans bildirileri de dahil olmak üzere bilimsel çalışmaları yayınlamaktadır. Bu yayınlar, Anadolu medeniyetleri ile ilgili araştırma bulgularını akademik çevrelere ulaştırmaktadır. Eğitim ve Toplumsal Katılım: Merkez, Anadolu medeniyetlerinin farkındalığını ve anlayışını artırmak amacıyla eğitim programları, konferanslar, sempozyumlar, sergiler ve halka açık dersler düzenlemektedir. Bu etkinlikler, hem akademik hem de genel izleyici kitlesini Anadolu kültürel mirasının çalışması ve takdirine dahil etmeyi amaçlamaktadır.

PictographReligious site Altitude 259 ft
Photo ofSaint Anthony of Padua kilisesi Photo ofSaint Anthony of Padua kilisesi Photo ofSaint Anthony of Padua kilisesi

Saint Anthony of Padua kilisesi

Tarihçe Saint Anthony of Padua Kilisesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1725 yılında Fransisken Tarikatı'na bağlı İtalyan rahipler tarafından inşa edildi. Kilise, İstanbul'un çok kültürlü atmosferinde Katolik cemaatinin ibadetlerini gerçekleştirdiği bir merkez oldu. 20. yüzyılın başında tramvay hattı için yer açma amacıyla yıkıldı, ancak şu anda sahip olduğu formda Giulio Mongeri tarafından tasarlanarak yeniden inşa edildi. Mimarisi Kilisenin mimarisi, Barok tarzında tasarlanmış olup detaylı taş işçiliğiyle dikkat çeker. Dış cephesinde simetrik bir düzen hakimdir, iç mekanı geniş bir salon planına sahiptir ve tavanı fresklerle süslü kubbelidir. Kilise, Katolik kiliselerinin genel özelliklerini taşırken, İstanbul'un tarihi dokusuna uyum sağlar. İnançla İlişki Saint Anthony of Padua Kilisesi, Katolik inancına hizmet verir. Kilise, düzenli olarak ibadetler düzenler, dua etmek ve dini ayinlere katılmak isteyen Katolik cemaati için bir buluşma noktasıdır. Ayrıca, kilisede vaftiz ve evlilik gibi dini törenler de gerçekleştirilir. Semboller Kilisenin iç ve dış mekanında çeşitli semboller bulunmaktadır. Haç sembolü, kilisenin girişinde Hristiyanlığın en önemli simgelerinden biridir. Ayrıca, kilisede Aziz Anthony’nin heykeli ve resimleri, Katolik inancının önemli figürlerinden biri olan Aziz Anthony'ye olan bağlılığı simgeler. Diğer Özellikler Saint Anthony of Padua Kilisesi, tarihî ve kültürel açıdan önem taşır. İstanbul’daki İtalyan toplumunun tarihine ve kültürel mirasına ışık tutar. Kilise, İstanbul’da Katolik inancının ve İtalyan kültürünün önemli bir sembolüdür ve turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir mekandır. Kilisenin Tarihî Önemi Saint Anthony of Padua Kilisesi'nin tarihî önemi, birçok faktöre dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş olması, Fransisken Tarikatı'na bağlı olması, İtalyan toplumu için bir ibadet merkezi olması ve Papa John XXIII'ün hizmet vermiş olması, kilisenin tarihî derinliğini ve kültürel önemini vurgular. Papa John XXIII'ün Kilise ile İlişkisi, kilisenin tarihî önemini daha da artırır. Papa olmadan önceki hizmeti, Papa olarak seçilmesi, Papa John XXIII'ün önemi ve Kilisenin uluslararası tanınırlığı gibi faktörler, kilisenin sadece bir ibadet mekanı olmanın ötesinde bir tarihî ve dini merkez olduğunu gösterir.

PictographMonument Altitude 243 ft
Photo ofMısır Apartmanı Photo ofMısır Apartmanı

Mısır Apartmanı

mimar Krikor Balyan tarafından tasarlanmış tarihi bir apartmandır. 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen bu apartman, Beyoğlu’nun İstiklal Caddesi üzerinde yer almaktadır. Mısır Apartmanı, Osmanlı dönemindeki batılılaşma sürecinin bir simgesi olarak kabul edilir ve İstanbul’un önemli kültürel miraslarından biridir. Mısır Apartmanı, 1876-1884 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapının sahibi olan Mısırlı Hristiyan Levanten işadamı Manuk Bey, Balyan ailesine yapının tasarımını ve inşasını üstlenme teklifinde bulunmuştur. Bu teklifin kabul edilmesiyle birlikte Krikor Balyan, Mısır Apartmanı’nın mimari planlarını hazırlamış ve inşa sürecini başlatmıştır. Beyoğlu Mısır Apartmanı, neo-klasik tarzda inşa edilmiştir. Dört katlı olan yapıda toplam 11 daire bulunmaktadır. Binanın cephesi oldukça dikkat çekicidir ve çeşitli süslemelerle bezenmiştir. Cephenin en üstünde yer alan üçgen alınlıkta ise Mısır motifleri kullanılmıştır. Apartmanın içerisinde yer alan daireler, yüksek tavanlı ve geniş odalara sahiptir. Mısır Apartmanı, zaman içerisinde birçok ünlü kişiye ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan biri de Türk şair Mehmet Akif Ersoy’dur. Mehmet Akif Ersoy, Milli Şair olarak bilinen ve İstiklal Marşı’nın yazarı olan önemli bir edebiyatçıdır. Ersoy, Mısır Apartmanı’nda 1912-1913 yılları arasında yaşamış ve bu dönemde İstiklal Marşı’nı yazmıştır.

PictographMonument Altitude 226 ft
Photo ofAvrupa pasajı Photo ofAvrupa pasajı

Avrupa pasajı

İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan tarihi bir pasajdır. İstanbul’un en ünlü caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi üzerinde yer alır. Pasaj, 1879 yılında inşa edilmiştir ve o dönemde Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından tasarlanmıştır. Avrupa Pasajı, Neo-Rönesans tarzında inşa edilmiştir ve döneminin Avrupa mimarisini yansıtmaktadır. Pasajın girişi, iki adet sütunlu bir yapıya sahiptir ve üzerinde “Avrupa Pasajı” yazmaktadır. Pasajın içerisinde birçok dükkân, kafe ve restoran bulunmaktadır. Bu dükkânlar genellikle butik mağazalar, kitabevleri, antika dükkanları ve hediyelik eşya satan yerlerdir. Avrupa Pasajı’nın en ünlü mekânlarından biri Cité de Péra adlı kafe-restorandır. Cité de Péra, 19. yüzyılın sonlarında açılmış olan ve o dönemde İstanbul’daki Fransız topluluğunun buluşma noktası haline gelmiş bir mekândır. Ayrıca pasajda yer alan diğer mekânlardan bazıları da tarihi değere sahiptir. Beyoğlu Avrupa Pasajı, geçmişten günümüze kadar birçok değişiklik geçirmiştir. İlk açıldığında daha çok Avrupalı ziyaretçilere hitap eden bir merkezdi. Daha sonraları ise İstanbulluların da uğrak noktası haline gelmiştir. Pasaj, zaman içerisinde çeşitli restorasyon çalışmaları geçirmiştir ve günümüzde hala aktif bir alışveriş merkezi olarak faaliyet göstermektedir.

PictographMonument Altitude 276 ft
Photo ofÇiçek pasajı

Çiçek pasajı

İstanbul'un tarihine damgasını vuran Çiçek Pasajı, Beyoğlu bölgesindeki İstiklal Caddesi üzerinde gururla yükselen bir tarihi geçittir. İlk olarak 1876 yılında inşa edilen bu muazzam yapı, başlangıçta alışveriş pasajı ve dairelere ev sahipliği yaparak zemin katta şık mağazalara, üst katta ise ofislere yer vermiştir. Tarihi Değişimler: Naum Tiyatrosu'ndan Çiçek Pasajı'na Ancak, tarihi bir dönüm noktası olan 1870 Pera Yangını sonrasında, binanın Naum Tiyatrosu'na zarar görmesiyle Sait Paşa Pasajı'na dönüştü. Bu dönemde çiçekçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan pasaj, 1917 Rus Devrimi'nin ardından günümüzdeki adını almıştır. Restorasyon ve Yeniden Doğuş 1970'lerin sonlarına doğru yaşanan bazı bina çökmeleri, Çiçek Pasajı'nı yeniden inşa etme zorunluluğunu doğurdu. Bu süreç, pasaja modern bir dokunuş getirerek bir cam tavanın eklenmesiyle sonuçlandı. 2022'de gerçekleşen son restorasyon ise, pasajın tarihi çekiciliğini ve mimari önemini koruyarak bugünkü görkemli halini kazanmasını sağladı. Çiçek Pasajı Bugün Günümüzde Çiçek Pasajı, İstanbul'un canlı tarihini ve zengin mirasını gözler önüne seren bir cazibe merkezi olarak öne çıkıyor. Pasaj, tarihi kafeleri, şaraphaneleri ve restoranlarıyla ünlüdür. Her biri kendi özel atmosferini sunan bu mekanlar, hem yerli hem de uluslararası turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Lezzet Dolu Bir Deneyim Çiçek Pasajı'ndaki restoranlar, geleneksel Türk mutfağından uluslararası lezzetlere kadar geniş bir yelpazede hizmet vermektedir. Özellikle, 1901 yılında açılan ve hala faaliyet gösteren "Mikla Restoran," Türk ve uluslararası mutfağın en seçkin örneklerini sunan bir menüye sahiptir. Diğer restoranlar da çeşitli lezzetleriyle ziyaretçilere unutulmaz bir yemek deneyimi sunmaktadır.

PictographReligious site Altitude 279 ft
Photo ofAya triada rum ortodoks kilisesi Photo ofAya triada rum ortodoks kilisesi Photo ofAya triada rum ortodoks kilisesi

Aya triada rum ortodoks kilisesi

Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan bir Rum Ortodoks kilisesidir. Kilise, 1880 yılında inşa edilmiştir ve Neo-Gotik tarzda tasarlanmıştır. Kilisenin mimarı ve inşaatçısı olan Periklis Fotiades, bu yapıyı İstanbul’daki diğer kiliselerin yanı sıra, özellikle de Paris’teki Notre Dame Katedrali’nden esinlenerek tasarlamıştır. Beyoğlu Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, İstanbul’daki Rum Ortodoks cemaatinin önemli bir ibadet merkezidir. Kilise, Aya Triada olarak da bilinir ve İstanbul’daki en büyük Rum Ortodoks kiliselerinden biridir. Kilisenin iç mekanı oldukça etkileyici ve zengin süslemelere sahiptir. Freskler, mozaikler ve ikonalar gibi dini sanat eserleriyle süslenmiş olan kilise, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır. Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’nin önemli bir özelliği, Türkiye’de bulunan nadir ikonaların sergilendiği bir müze olmasıdır. Kilisenin içindeki müze bölümünde çeşitli dönemlere ait ikonalar ve diğer dini eserler sergilenmektedir. Bu eserler, Bizans dönemine ait önemli sanat eserleri arasında yer almaktadır ve kilisenin tarihi ve kültürel değerini yansıtmaktadır. Aya Triada, Türkçe’de “Kutsal Üçlü” anlamına gelir ve kilisenin adı, Hristiyanlık inancında Kutsal Üçlü olarak bilinen Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan oluşan Tanrı’nın üç ayrı kişiliğini temsil etmektedir.

PictographMonument Altitude 269 ft
Photo ofTaksim Su Dağıtım İstasyonu (Maksen) Photo ofTaksim Su Dağıtım İstasyonu (Maksen) Photo ofTaksim Su Dağıtım İstasyonu (Maksen)

Taksim Su Dağıtım İstasyonu (Maksen)

Taksim Su Dağıtım İstasyonu (Maksen) 1874 yılında inşa edilmiş olan bir su dağıtım sisteminin parçasıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla bir dizi su dağıtım istasyonu inşa edilmiştir ve Taksim Su Dağıtım İstasyonu da bu projenin bir parçasıdır. İstasyonun inşası, Alman mühendis Wilhelm Dörpfeld tarafından gerçekleştirilmiştir. Taksim Su Dağıtım İstasyonu, o dönemde modern bir mühendislik harikası olarak kabul edilen bir yapıdır. İstasyon, suyun Galata Kulesi’ndeki depolardan getirildiği yerdir ve buradan Beyoğlu’nun farklı bölgelerine dağıtılır. İstasyonun mimari tarzı neo-gotik tarzda olup, döneminin teknolojik ve estetik özelliklerini yansıtmaktadır.

PictographMonument Altitude 292 ft
Photo ofTaksim Anıtı Photo ofTaksim Anıtı Photo ofTaksim Anıtı

Taksim Anıtı

Taksim Cumhuriyet Anıtı, İstanbul, Türkiye'deki Taksim Meydanı'nda bulunan ve 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu anmak için inşa edilmiş önemli bir anıttır. Anıt, İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından tasarlanmış ve halkın maddi desteğiyle iki buçuk yıl içinde inşa edilmiştir. 8 Ağustos 1928'de Dr. Hakkı Şinasi Paşa tarafından açılmıştır. 11 m (36 ft) yüksekliğindeki anıt, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucularını, özellikle Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak'ı tasvir eder. Anıtın bir yüzü, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında askeri üniforma içindeki Atatürk'ü gösterirken, diğer yüzü Cumhuriyet'in sivil yüzünü temsil eder. Anıt, milli bayramlarda resmi törenlerin düzenlendiği önemli bir mekan olarak hizmet verir.

PictographMonument Altitude 256 ft
Photo ofRumelihan yeraltı tünelleri Photo ofRumelihan yeraltı tünelleri Photo ofRumelihan yeraltı tünelleri

Rumelihan yeraltı tünelleri

Rumelihan'ın altında 3 tane hanı birbirine bağlayan yeraltı tünelleri vardır. Tünellerin tepebaşı'ndan başladığı ve İstiklal caddesini geçerek yolun karşısındaki hanlara alttan ulaşımı sağladığı söylenmektedir. Ayrıca tünelde Zeugma‘daki çingene kız mozaiğinin, mozaik olarak yapılmış bir kopyası duvarda bulunmaktadır. Rumeli Han yeraltı tünelleri, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve 19. yüzyılda inşa edilen bir han kompleksine ait olan yeraltı tünelleridir. Tünellerin toplam uzunluğu yaklaşık 200 metredir ve 2019 yılında restorasyon çalışmaları tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Tüneller, han kompleksinin farklı bölümlerinden geçmekte ve birbirini birbirine bağlamaktadır. Tünellerin duvarları taş ve tuğladan yapılmış olup, tavanları ise ahşaptır. Tünellerde, aydınlatma ve havalandırma için kullanılan pencereler bulunmaktadır. Tüneller, geçmişte han kompleksinde yaşayan ve çalışan kişilerin günlük yaşamlarında önemli bir rol oynamıştır. Tünellerde, insanlar yemek pişirmek, yıkanmak ve hatta uyumak için kullanılmıştır. Tünellerin bir kısmı ise depo olarak kullanılmıştır. Günümüzde, Rumeli Han yeraltı tünelleri, tarihi ve kültürel bir değer olarak ziyaret edilmektedir. Tünellerde, aydınlatma ve havalandırma sistemleri yenilenmiş olup, ziyaretçiler için güvenli hale getirilmiştir. Tünellerde, ayrıca bir müze de bulunmaktadır. Müzede, tünellerin tarihine ve işlevine dair bilgiler yer almaktadır.

PictographMonument Altitude 331 ft
Photo ofRumelihan çatı teras Photo ofRumelihan çatı teras Photo ofRumelihan çatı teras

Rumelihan çatı teras

Çok güzel bir beyoğlu ve çevre manzarasına sahip bir teras. 8 kat asansörle veya yürüyerek çıkılabiliniyor.

Comments

    You can or this trail