Zigana Yaylası - Çakırgöl - Çatak Araklı
near Atalar, Gümüşhane (Türkiye)
Viewed 2523 times, downloaded 20 times
Trail photos
Itinerary description
Bulutların üzerinde çok keyifli bir sürüş.. İneklerin serbestçe dolaştığı, göz alabildiğince uzanan yemyeşil Zigana Yaylaları..
Karadeniz yaylalarında Giresun tarafından Trabzon'a doğru gittikçe yaylalardaki insan kalabalığı artıyor. Buranın yerlileri bunu şöyle dile getirmişti; 'Trabzon'a doğru gittikçe yaylalar daha şenlikli olur.' Gerçekten de öyle, oteller, restoranlar, kasaplar... Bir çok tesis var buralarda. Bir tanesinden taze pide alırken yakınlarda Çakırgöl diye bir göl olduğunu öğrendik ve 5 km'lik bu mesafeyi sürmeye başladık. İlk başlarda alışık olduğumuz, nispeten düzgün toprak yollarda sürdük. Göle yaklaştıkça işin rengi değişmeye başladı. Motorla, hele ki yüklü ve artçılı motorla zor olan bir yolla baş başa kaldık. İri iri taşlar, yağmurlarda oluşmuş yol ortasındaki yarıklar derken bu hengameden sağ salim ve düşmeden çıktık ama çok severek aldığımız mataramızı düşürdük:( Bilen bilir, 1,5 litrelik kaliteli bir matara bulmak pek kolay olmuyor. Öyle 40-50 liralık alışık olduğumuz mataralardan değildi. İçerisindeki suyu 2 gün soğuk olarak muhafaza edebilen bakır katmanlı profesyonel bir mataraydı. Yazık oldu.. Koydu da anlaşıldığı üzere.. Umarım hakkını vererek kullanacak birileri bulmuştur:/
Neyse, vardığımız Çakırgöl gerçekten keyifli bir yerdi. Henüz mataramızı kaybettiğimizin farkında olmadığımızdan oldukça keyifliydik:) Durgun yeşil suyu ve etrafındaki çayır çimen inanılmazdı. Yukarıdaki yamaçlarda gölgede kalan alanlarda hala kar kalıntıları vardı. Buzullaşmışlardı ama 3-4 tane böyle yığın vardı. Burada yanımızdaki yiyeceklerden bişeyler yedik ve dinlendikten sonra Çatak'a doğru yola devam ettik. Niyetimiz Çatak köprüsü ve taş geçitini görmekti ama bu olmadı. Aşağılara indikçe yukarıdaki güneşli hava sisli havaya bıraktı kendini. Yukarıdan 'Ohaaa! Ne güzel.. Bulutların üstündeyiz!' dediğimiz o bulutların içerisine doğru inemeye başlamıştık. Orman içi siste sürüş her ne kadar zevkli olsa da yorucu oluyor. Daha yavaş ve daha çok dikkat istediğinden fazlaca vakit alıyor ve bu da planlarda ufak sapmalara neden oluyor. Neyse ki kamp alanımız güzel sivri çamların olduğu (Nilgün bunlara ayı çamı diyor:) Hele bir de sisli olunca gerçekten garip hissettiriyor) açık bir alanda kampımızı attık. Yakında bir dağ yolu vardı. Az ilerde de yerleşim yeri olduğunu haritadan bildiğimizden ayı tehlikesi olmayacağını biliyorduk. Nilgün geyik gördü, hatta fotoğrafını çekti ama pek seçilecek bir görüntü yok elimizde. Müthiş bir doğası var Karadeniz'in. Bu sis olayı bambaşka bir atmosfer yaratıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde sis kalktı ve neredeyse dolunay olan ay aydınlattı ormanı. Çok keyifliydi..
Karadeniz yaylalarında Giresun tarafından Trabzon'a doğru gittikçe yaylalardaki insan kalabalığı artıyor. Buranın yerlileri bunu şöyle dile getirmişti; 'Trabzon'a doğru gittikçe yaylalar daha şenlikli olur.' Gerçekten de öyle, oteller, restoranlar, kasaplar... Bir çok tesis var buralarda. Bir tanesinden taze pide alırken yakınlarda Çakırgöl diye bir göl olduğunu öğrendik ve 5 km'lik bu mesafeyi sürmeye başladık. İlk başlarda alışık olduğumuz, nispeten düzgün toprak yollarda sürdük. Göle yaklaştıkça işin rengi değişmeye başladı. Motorla, hele ki yüklü ve artçılı motorla zor olan bir yolla baş başa kaldık. İri iri taşlar, yağmurlarda oluşmuş yol ortasındaki yarıklar derken bu hengameden sağ salim ve düşmeden çıktık ama çok severek aldığımız mataramızı düşürdük:( Bilen bilir, 1,5 litrelik kaliteli bir matara bulmak pek kolay olmuyor. Öyle 40-50 liralık alışık olduğumuz mataralardan değildi. İçerisindeki suyu 2 gün soğuk olarak muhafaza edebilen bakır katmanlı profesyonel bir mataraydı. Yazık oldu.. Koydu da anlaşıldığı üzere.. Umarım hakkını vererek kullanacak birileri bulmuştur:/
Neyse, vardığımız Çakırgöl gerçekten keyifli bir yerdi. Henüz mataramızı kaybettiğimizin farkında olmadığımızdan oldukça keyifliydik:) Durgun yeşil suyu ve etrafındaki çayır çimen inanılmazdı. Yukarıdaki yamaçlarda gölgede kalan alanlarda hala kar kalıntıları vardı. Buzullaşmışlardı ama 3-4 tane böyle yığın vardı. Burada yanımızdaki yiyeceklerden bişeyler yedik ve dinlendikten sonra Çatak'a doğru yola devam ettik. Niyetimiz Çatak köprüsü ve taş geçitini görmekti ama bu olmadı. Aşağılara indikçe yukarıdaki güneşli hava sisli havaya bıraktı kendini. Yukarıdan 'Ohaaa! Ne güzel.. Bulutların üstündeyiz!' dediğimiz o bulutların içerisine doğru inemeye başlamıştık. Orman içi siste sürüş her ne kadar zevkli olsa da yorucu oluyor. Daha yavaş ve daha çok dikkat istediğinden fazlaca vakit alıyor ve bu da planlarda ufak sapmalara neden oluyor. Neyse ki kamp alanımız güzel sivri çamların olduğu (Nilgün bunlara ayı çamı diyor:) Hele bir de sisli olunca gerçekten garip hissettiriyor) açık bir alanda kampımızı attık. Yakında bir dağ yolu vardı. Az ilerde de yerleşim yeri olduğunu haritadan bildiğimizden ayı tehlikesi olmayacağını biliyorduk. Nilgün geyik gördü, hatta fotoğrafını çekti ama pek seçilecek bir görüntü yok elimizde. Müthiş bir doğası var Karadeniz'in. Bu sis olayı bambaşka bir atmosfer yaratıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde sis kalktı ve neredeyse dolunay olan ay aydınlattı ormanı. Çok keyifliydi..
Comments (2)
You can add a comment or review this trail
Doğu Karadeniz i deneyimlemek ve keyifli bir sürüş için çok ideal bir rotaya benziyor. En kısa zamanda enduro motorla katetmeyi umuyorum. Bu arada rota açıklamanız ve fotoğraflar için de ayrıca teşekkür ediyorum. Emeğinize sağlık. Nice keyifli rotalara diyelim. Sağlıcakla kalın saygılarımla.
Teşekkür ederim, sayenizde anılara dalıp o günleri hatırladım. Hala da tadı damağımda bu turun. Umarım doğası iyice tahrip edilmez de tekrar gidip görürüz buraları. Şimdiden sorunsuz ve keyifli sürüşler dilerim.