Kızlar Sivrisi - Dağ evi - Büyüksöyle

Yeşil Bursa Dağcılık İhtisas Spor Kulübü olarak 2024 Yılında hedeflediğimiz 40 zirve bünyesi adı altında gerçekleştirdiğimiz bir zirve faaliyetiydi Kızlarsivrisi Tırmanışı...
4.Mayıs.2024 Cuma gecesi planladığımız üzere toplam 14 kişi ile TÜRSAB Minibüsü ile Bursa'dan 22:30 da yola çıktık.
Bozüyük'e varmadan katılımcılarımızdan birisinin aile ferdinin trafik kazası geçirmesi nedeniyle Kütahya otogarında ayrılmak zorunda kalmasının burukluğuyla gece yolculuğuna devam ettik ve günün ilk ışıklarıyla 600 km bulan ve 10 saati aşan bir zamanda Antalya'nın adı küçük kendi derya ilçesi Elmalı'ya ulaştık .
Elmalı ilçesi olduğu Antalya'ya 115 Km mesafe uzaklıkta ,Torosların arasına sıkışmış ortalama 1100 rakımda bir plato ilçesi. Seracılık bolca yapılan Elmalı ; adından da anlaşılacağı üzere Türkiye'de üretilen her 7 elmadan birinin ev sahipliğini yapmaktadır.
Tarihi 2500 yıl öncesine kadar giden ilçe nüfusu ilginçtir ki Cumhuriyet tarihi boyunca stabil kalmış ve Hamdi Yazır gibi büyük bir müfessiri yetiştiren ilçe çokta gelişmemiştir. (belki böylesi daha iyidir)
Antalya'nın bu ilçesini gezmeden Kamp alanına gitmek istemediğimizden aracımızı ilçe merkezinde bırakıp ekip olarak tarihi çok eskilere dayanan ve Safranbolu'yu andıran cumbalı evlerin olduğu oldukça temiz sokakları gezdik. Buraya gelmişken Ömer paşa camisini görmesek eksik kalırdı düşüncesiyle arşınladığımız sokaklarda Muhammed Hamdi Yazır'ı yad edip yine ilginçtir ücretsiz olan Elmalı Müzesinde tarihi içimize çekmeyi de ihmal etmedik.
Saatler ilerleyince aç karnımızı uygun fiyata satılan çorbalarla doyurup son alışverişlerimizi de yaparak 10 km civarındaki bizi Kızlar sivrisine götürecek son köy olan Küçüksöğle (Aslında burada iki köy var, birisi Büyüksöğle diğer Küçüksöğle; zamanla büyüyüp birleştikleri için iki köyü birbirinden ayırmak ne imkansız gibi) köyüne ulaştığımızda saatler 11 olmuştu bile.
Küçüksöğle köy muhtarı Muhammed beyden Todosk'a ait olduğunu bildiğimiz Dağ evinin anahtarını alıp, dağ ve yol hakkında bilgilerimi yeniledik.
Öğrendiğimize göre; 1200 rakımlı Küçüksöğle köyünden 1950 rakımlı İkizce Kuyular mevkiinde yer alan Dağ evi arası 15 km. toprak yola sahip. Altı yüksek her aracın rahatlıkla ulaşabileceği kamp alanı yolu yoğun yağış olduğunda gidilmesi zorlaşabiliyormuş. Böyle durumlarda muhtar vasıtasıyla kiralayacağınız traktör sizi köy evine kadar götürüp getirebiliyormuş. ( Bu bilgi ve muhtarın telefonu da yan bilgi olarak cepte bulunsun. Muhtar Muhammed 0 536 346 43 27)
15 Km lik ve ortalama 45 dakikada gidilebilecek toprak yolun ilk 12-13 km sini minibüsle gittikten sonra bozulan zemin nedeniyle aracın yükünü azaltmak için tüm araçtan inip biz birazda yükseğe uyum için yürüyerek kamp alanına ulaştık. Aracımız ise bizden çok önce kamp alanına kamp yükümüzü bırakıp geri dönmüştü bile..
Beklediğimizden daha iyi bulduğumuz Kamp evi şehire göre rezil, dağa göre muhteşem bir konfordu diyebilirim..
Önce hafiften temizlik yapıp, ranzalarda sanırım yakıldıkları için eksilen tahta döşemelerini birbirine tamamlayarak çadır derdinden kurtulduk ve yemek faslına geçtik. Kimimiz atıştırmalıkla idare ederken kimimiz yemek yapıyor benim gibi tembellerde evden getirdiğini yemekle meşgul oluyordu...
Kamp alanı çevresinde muhtelif yerlerde tüm operatörlerin çekim sahası bulunmasından mütevellit katılımcılar çağın hastalığı ' internette paylaşım' derdiyle dertlenmiş ve sağa sola dağılmışlardı bile..
Manzaramızda Akdeniz ve Beydağlarının en yüksek zirvesi olan, kimi kaynakta 3086 metre belirtilmiş olsa da genel olarak ölçümlerde 3070 m. civarı çıkan Kızlar sivrisi dağı olunca bol bol fotoğraf çekinmek tende kendimizi alıkoyamadık.
Günün geri kalanını daha mantıklı geçirmek ve gün ışığından yararlanmak adına da ekip olarak toplanıp sağda ve solda yer alan dağ evinden daha yüksekte bulunan tepelere Aklimatizasyon yükselişlerini sohbetler eşliğinde gerçekleştirdik.
Hava yavaş yavaş bozmaya ve soğumaya başlayınca daha kararmamış olsa da dağ evine girdik. Biz çaylarımızı yaparken sis alçalmaya başladı ve sonrasında hafif yağmur atıştırmaya başlayıp ardından da dolu yağmaya devam etti... Bir ara hava yükselince dağa kar yağdığını görünce işimiz soğudu nedense...
Meteorolojiden son alınan bilgiler bu gece yağışın hafif olarak devam edip yarın rüzgarın şiddetleneceği hatta 9 dan sonra 60 km kadar çıkacağı yönünde olunca 04 de zirveye hareket etme kararı elzem oldu.
Akşam üstü kamp alanına Elmalıdan gelen ev sahibi diyebileceğimiz dost canlısı grubun teşrifiyle kampımızın neşesi arttı. Bize elmalı ve çevresi hakkında unutamayacağımız bilgileri ballandıra ballandıra anlatan ve ikramlarını bolca yapmaktan çekinmeyen bu Elmalı dostu arkadaşları dinlemek bizim için çok büyük bir keyif olsa da (Bu 3 arkadaşı sanırım yıllarca yad edeceğiz) saat 22:30 gibi izin isteyip donma sınırındaki havada yüksek konfor ranzalarımıza uzandık.
Sabah 03:30 da sanırım Kızlar sivrisi dağına en fazla çıkan kişisi olan Ahmet ACUN abimizin de katılmasıyla 14 kişi olan ekibimizin en son uyanan elemanı olarak uyandım. (Rotasız Rehber Kadir SOYALTIN) Hemen kahvaltımızı yaptık , zirve çantalarımızı hazırladık, çaylarımızı termosladık, tulumlarımızı ve kamp çantalarımızı toplayıp son kontrollerimizi de ekip olarak yapıp hafif kar yağışı altında ama beklenen rüzgar olmamasının enerjisiyle 04:30 da yola çıktık.
Dün dağda gördüğümüz Yılki Atlarının tezekleri arasında Yaylaları birbirine bağlayan Traktör yolundan 2 km kadar doğuya doğru ilerleyerek 2150 rakıma ulaştık.
Kafa lambalarımızın uzaktan ateş böceğini andırdığı Yürüyüşün başında giydiğimiz lahana vari elbiselerimizi sıcakladıkça çıkartmaya devam ederek belirgin olmayan bol taşlı patikadan Ağrı tırmanışını anımsatan bir tempoda önde ben en arkada Ali Basit olarak yükselmeye devam ediyorduk.
Yükseliş sırasında Kızlar sivrisi ve Hasan dağı gediklisi Ahmet Acun abimizin dağ sohbetlerini de büyük bir keyifle dinliyorduk.
Parkur dikleştikçe çarsak zorlamaya başladı ve bu parkurda kesinlikle kask bulundurma gerekliliği hissedildi. Ya düşüp başımızı bir taşa vurabilirdik ya da önden yürüyen birileri taş yuvarlayıp bize zarar verebilirdi, hatta 30 -40 dereceyi bulan bu eğimde taşlar kendileri de düşebilirdi...
Rota devamında dere yataklarındaki karın beklenenden çok daha sert olması ve üzerine yeni yağan karın altındaki buzu saklaması neticesinde görülen lüzum üzere rotayı biraz daha uzatarak eğimi azaltıp riski minimize edip doğuya doğru zikzaklarla yürüyerek günü aydınlattık. 2500 - 2650 m. rakımlarda klasik rota dışına çıktığımızın bilinmesinin yararı olacağı kanısındayım. (doğuya doğru gitmek yerine dere yatağı sağ yada solundan yükseliyor normal rota)
Yükseldikçe güneş aydınlatıcı etkisini bulutlara rağmen göstermeye devam etti ve biz bir süre sonra tekrar klasik rotanın taş babalarına ulaşmanın rahatlığında zikzaklarla yükseldik.
Katılımcılarımızdan 3 kişi haricinde diğer 11 arkadaşımızın da Kızlar sivrisi dağına ilk çıkışları olduğundan çok fazla yormadan ama molaları da hiç büyütmeden yükseldikçe sis ve bulutta incelerek altımızda kalmaya mahkum oldu.
2900 rakımdan sonra eğim iyice azalıp bulutlar dağılıp rüzgarda beklenenin çok altında olunca büyük bir şevk ve istekle bol bol resim çekinerek zirveye ulaştık.
Başlangıç rakımından 1120 metre yükselip Dağın zirvesine ulaştığımızda saatimiz 08:45 gösteriyordu. Dolayısıyla 4 saat 15 dakikada tüm grup fire vermeden zirvede olmanın coşkusunu yaşadık. Bu coşkuya eşlik eden hava açıldıkça açıldı ve güneş kendini gösterip bize yapabildiği kadar kıyak yapınca atıştırma işini yemeğe çevirdik.
Yanımızda getirdiğimiz yiyecek ve içecekleri Beydağlarında muhteşem manzara eşliğinde tüketirken zamanın nasıl eridiğini anlayamadık bile...(Göz seviyemizde katman bulut denizi, güney ve batımızda Akdeniz'in parıltısı, aşağılarda yüzlerce yıllık Toroslara can veren sedir ağaçlarının coşkusu)
Böyle zamanlar nedense insanın dimağına her bilginin en iyi yerleştiği , gözlerinin gördüğü her görüntünün ise beynine ve kalbine en sağlam kazındığı anlar oluyor...
Gönül zirvede kalmayı hep istese de demir alma vakti gelmişti zamandan ve bizlerde zirve fotoğraflarımızı çekinip defterini karaladıktan sonra 09:45 te inişe başladık.
İnişimizi gelişimizin tersine batı tarafından gerçekleştirdik. İnişin ilk bölümleri ince çarsak rahatlığında olunca kah koşarak kah sohbet ederek ilk 300 metreyi çabucak indik.
Bizim İndiğimiz yerden ise sanırım Yine bu dağın klasik rotalarından olan Avlan gölünden devam eden ve sedir ağaçlarının arasından yükselerek ulaşılan 1650 rakımlı Çam kuyusu mevkiinden Erdoğan İster rehberliğinde 5 kişilik bir ekip geliyordu. Onlar zirveyi hedeflerken biz inişimize devam ediyoruz.
İnişin ilk 400 metrelik keyifli inişinden sonra rota bizi dere yatağına sokuyor. Burada 200 metre kadar riskli taşlar arasından alçalmaya yavaş ve dikkatli bir şekilde devam ederek Çam kuyusu mevkisiniz son yayla evlerini görerek doğuya doğru dağı yan keserek üste göre daha rahat bir tempoda bir nevi su damlası şeklinde rota çizerek yaklaşık 02:15 saat sonra başlangıç noktamız olan Dağ evine ulaşıyoruz.
Dağ evine ulaştıktan sonra minibüsümüz ile irtibat kuruyoruz ve henüz iki saatlik daha yolunun olduğunu öğrenince araç yolunun ilk kilometrelerindeki diklik ve yükün çokluğu nedeniyle işimizi kolaylaştırmak adına atıştırmalıklarımızı son kez yiyerek kamp yükünü araca hazırlayıp bir nöbetçiyle dağ evinde bırakıp yolun dik ilk 5 km yürüyerek iniyoruz.
İniş esnasında Kızlar sivrisi ''Size bu kadar torpil yeter'' dercesine peçesini takıyor ve tekrar sert yüzünü gösterip yağmur başlıyor. Bereket Minibüs imdadımıza yetişip çok güzel olan faaliyetimizi güzel bitirmemize sebep olup mutlu mesut evlerimize dönmemizi sağlıyor.
İnişte muhtara dağ evinin anahtarını verip teşekkürlerimizi ediyoruz, Hıdırellez şenlikleri kapsamında yapılan yemeğe yetişememekte Korkuteli'nde bizi bekleyen Şişçi İbo'dan bol bol kendimizi ödüllendirip Antalya dağlarının güzelliklerini birbirimize anlatarak ve birazda uyuyarak 01:30 gibi Bursa'ya varıyoruz.
Yapımda ve Yönetimde yer alan , tüm dağdaşlarıma bu vesile ile teşekkür ederi bir sonraki dağ faaliyetine mutlaka beklerim...


Kızlar Sivrisi Katılım Listesi
1 - Kadir SOYALTIN
2 - Ahmet ACUN
3 - Sema KIZILASLAN (Pazar günü geldi. Zirve yapmadı )
4 - Ali BASİT
5 - Tevfik Tansu KESİCİ
6 - Özer MAYDA
7 - Eray ERDEM
8 - Nurdane YAVAŞ
9 - Ahmet ALREFAİ
10 - Gökdeniz KARA
11 - Umut PADAK
12 - H.Hüseyin DEMİREL
13 - Meryem ÖZGÜNEŞ (Aldığı haber nedeniyle yolda geri dönmek zorunda kaldı.)
14 - Emre AYDEMİR
15 - Musa AYTEKİN
16 - Ayten AYTEKİN

Dağ için birkaç notu da eklemek istiyorum...
--- Kamp alanında ve çevresinde bilinen bir su kaynağı yok bu nedenle mutlaka Dağa çıkacaklar su olarak tedarikli gelsinler. (Biz fazla tedarikli gelmişiz bu nedenle yiyecek ve içeceklerimizden fazlasını dağ evinde bir başka dağdaşımıza yaraması ümidiyle bıraktık)
--- Yaz yada kış fark etmez mutlaka ama mutlaka kasklarını yanlarına alsınlar...
--- Zirvenin altındaki ve yakınındaki rotalar genel olarak teknik olduğundan bilinçsizce yükselip sıkıntı yaşamasınlar zira rota bir kayada kesilip kalabilir.
--- Dağ ve çevresindeki köylü çoban ve halkın dağcılara bakış açıları çok güzel ve iyi. Bunun bozulmasına neden olabilecek her şeyden kaçınsınlar...
--- Dağda yılkı atları var fakat çok yaklaşamadan kaçıyorlar , resim çekmek isterlerse zoomlu makine bulundursunlar.
--- Dağa çıkarken köy muhtarına yada kolluk kuvvetlerine mutlaka bilgi versinler zira nerede ne yaşanacağı kesinlikle bilinmez...
--- Dağ evi bizim için yapılmış ve bizim kullanmamıza ücretsiz olarak izin veriyorlar. Lütfen kimse buraya zarar vermesin, tahtalarını yakmasın, çöplerini bırakmasın. (Buraya çöp arabası gelmiyor)
--- Kızlar sivrisi denize yakın ve çevresine göre en yüksek yer olduğu için hava çok çabuk değişebilir . Bunu Asla unutmasınlar ve asla hafife almasınlar...
--- Kızlar Sivrisi’nin bir de efsanesi var. (Bunu da dipnot olarak vereyim..)
Efsaneye göre birbirine düşman iki kralın çocukları birbirine aşık olmuşlar ve kral babalarına durumu anlatıp evlenmek istemişler. Tabi ki iki kral da bu durumdan hiç hoşlanmamışlar ve karşı çıkmışlar. Ancak prens ve prenses bu karara aldırmayıp kaçmaya karar vermişler. Prenses, Kızlar Sivrisi’ne çıkıp prensi beklemeye başlamış. Prens ise yolu karıştırarak başka bir tepeye çıkmış. Karşılıklı tepelerden birbirlerini gördüklerinde, prens tekrar prensesin yanına gitmek için yola koyulmuş. Hikayenin geri kalanı ise ne yazık bilinmiyor. Ya donarak ölmüşler ya da birbirlerine kavuşup kaçmışlar.