Ağrı Dağı (5137m)
near Çevirme, Ağrı (Türkiye)
Viewed 3246 times, downloaded 173 times
Trail photos
Itinerary description
15-18 Ağustos tarihleri arası iki kişi gerçekleştirdiğimiz faaliyet. 3200 anakampında bir gece 4200 ikinci kampta 2 gece olmak üzere toplam 3 gecemizi ayırdık. Dağa ulaşmak sandığımız kadar kolay olmadı. Rize ve Trabzon’dan yola çıkıp doğru Çevirme Köyü’ne gidecek, orada aracımızı bırakıp 3200 kampına yollanacaktık. Fakat Çevirme Köyü’ne -mezra olduğunu sonradan öğrendik- gittiğini gps’ten öğrendiğimiz yolun başında jandarma kontrolü vardı. Bize nereye gittiğimizi sordu bagajı açmamızı istedi, “Siz dağa çıkacaksınız, bırakamam. Başka gidişleri bilmiyorum ama buradan yasak!” dedi, avucumuzu yalayıp öğretmen evine yollandık. Bir gece orada kalıp, arama sorma sonucu dağa Örtülü Köy yolu üzerinden Çevirme Mezrası yoluna saparak ulaşılabilindiğini öğrendik. Örtülü Köy yolu’na ise Doğu Bayazıt’tan İran’a doğru ana yoldan ilerlerken bariyerlerdeki “sola dönüş yasak” tabelasının bulunduğu açıklıktan karşı yöne girip, hatta bu ters yönde 5-10 metre ilerleyip girilebiliyor. Yani şoförümüz öyle yaptı ama kurallara uygun bir şekilde karşı yöne geçilebilen bir yer mutlaka vardır ilerilerde bir yerde. Tabela’da birkaç köy ismiyle beraber Örtülü Köy ismi de mevcut. Yani bulmak zor değil aslında. Biz ise bu girişi gps yönlendirmesi yüzünden es geçip, jandarma kontrolünün olduğu ikinci girişten sapmıştık. Bu ikinci giriş Topçatan denen yere ve sonrasında “Eli Köyü”ne gidiyor. Minibüsçülerden öğrendimize göre Eli Köyü’nden 3200 kamplarına ulaşmak daha kolaymış ama bu köye giriş ve çıkışlar kontrol altında olduğundan şimdilik Çevirme mezrası kullanılıyormuş. Yukarıdaki haritayı incelerseniz, rota çizgisinin alt tarafında Topçatan, Örtülü, Demirtepe gibi yer isimlerini ve dağa giden iki yolu görebilirsiniz. Neyse herkes ağız birliği etmiş gibi özel araçla gitmenin sakıncalı olduğunu söyledi. “Dağ başıdır, bir şey olur, arabanı riske atacağına ver 300-400 lira için rahat olsun” vb. şeyler söyleyip gidiş geliş 400 liraya mal olan minibüslerle gitmemizi salık verdiler. Ama bu durum tur düzenleyenlerin çıkarına olduğundan “özel araçla gitmek riskli” söylentileri de onların ağzından yayılıyor olabilir. Her neyse risk almayıp bir şekilde bir araç bulduk ve iki kişi bomboş minibüse 400 lira ödeyip yürüyüşe başlayacağımız yere ulaşabildik. İlk gece 3200’de kaldık, burada kamp yerleri nispeten taşsız ama toz, toprak fazla. Yağmur yağsaydı çamur başımıza bela olacaktı. Burada her turcu grubu kendi düz alanına sahip dolayısıyla fazla çöp yok. Alanı çöpten nispeten temizleyip çöpleri yakıyorlar. En azından bizim geceyi geçirdiğimiz alanda öyleydi. 2. Gece 4200 metredeki kampta kaldık. Burası hemen her yüksek irtifa kamp bölgesinde olduğu gibi tamamen taşlık ve çadırı yırtmadan kurmak biraz zor. Pahalı çadırlarla gidilmesini pek tavsiye etmem zira kazık saplamak zor ve saplanınca da gevşek duruyor. En nihayetinde çadırı sabitlemek için taşlar kullanılıyor. Ben Quechua marka ucuz bir çadırla gittim defalarca dolu ve kar yağdığı halde su almadı. Rüzgarda ise pahalı veya ucuz her çadır sabitleme işi yüzünden aynı durumda kalacaktır. Ayrıca 4200 kampı tur firmaları(!) tarafından ortak kullanıldığından ve insanların(!) çöplerini yanlarında götürmemelerinden dolayı tam bir çöplük. Gerçekten çok iğrenç bir durumdu! Her taraf plastik şişe, envai çeşit çöple dolu. 2 gün kendimi leş gibi hissetmeme sebep olan berbat bir bölge. Kazbek’teki çöp dağının etrafa dağılmış şekli gibi. Neyse 4200 metredeki ilk gece 02.00 civarı havayı kontrol ettik ama kapalı olduğundan bir gün daha bekleme kararı aldık. Ertesi gece 1.45’te açık bir havada yola çıkıp 5.00’da zirveye ulaştık. Zirve parkurunun teknik bir zorluğu yok. Gereken tek ekipman krampon ve baton. Biz bunlara ek olarak kask ve kazma da aldık fakat kazmayı kullanmadık. Bizimle birlikte pek çok grup yola çıktığından hızlı bir başlangıç yapıp önümüzdeki grubu geçtik ve zirveye ilk ulaşan biz olduk. Sıra beklemeden rahat rahat fotoğraf çektik. Ama parkurun ilk kısımlarındaki bu hız yaklaşık 4600 metrede bende mide bulantısına sebep oldu. Biraz çiçek toplamak amacıyla parkurdan uzaklaşıp 10dk’lık dinlenmeden sonra tempomuzu bulduk ve zirveye sağlıklı bir şekilde ulaştık. Hemen 4200’e döndük 10 dk dinlenip çadırı topladık ve inişe geçtik. 3200’de biraz daha dinlendik ve tekrar aracın bizi bıraktığı yere doğru inişe geçtik. Faaliyetteki en büyük pişmanlığımı ise bu sırada yaşadım. Sert tabanlı dağ ayakkabıları ayak baş parmaklarımı mahvetti. Zaten yükümüz fazla olduğu için bir de normal yumuşak tabanlı ayakkabı almaya üşendim. Ayaklarım şişip fena halde ağrımaya başladı. Yolun bir kısmında yalın ayak yürüdüm bu sefer kızgın toprak topuklarımı yaktı. Parmak acısına bir de bu eklendi. Ayakkabıları paşa paşa tekrar giyip aracın bizi bıraktığı yere inene kadar akla karayı seçtim. Siz siz olun zirveden aynı gün inip Doğubayazıt’a dönecekseniz ayakkabı seçeneğiniz olsun yanınızda. Zira 5150 metreden 2200 metreye aynı günde inmek pek kolay değil. Otele ulaşıp botlardan kurtulduğumda iki başparmak tırnağımın da etle bağlantılarının kök bölgelerinde kesildiğini fark ettim. Bir süre sonra bu tırnaklar düşecekler. Bir diğer küçük pişmanlığımız işe şuydu: Kamp alanlarında su mevcut. Biz olmadığını okuduğumuzdan 9 litre su almıştık. Boşa taşımış olduk. Kamp alanlarının arasındaki yürüyüş parkurlarında su kaynağı olmadığından ihtiyat için su alınması gerekir. Tabi kamp alanlarındaki bu su varlığı iklim koşullarına göre değişebilir. Su donabilir, kuruyabilir vs. Bunları da göz önüne almakta fayda var. Kaçkarlarda yaşayan biri olarak su taşımak zorunda kalmak hoş değildi.
Yük taşıma meselesi için katır alternatifi var. Biz kullanmadık. Kamp yükümüzle çıkmayı tercih ettik. Patika üzerinde ölmüş bir attan arta kalan iskeleti görmek beni çok üzdü. Duyar kasmak gibi gelebilir lakin bu tür sporlarda hayvanların kullanılması çok doğru gelmiyor bana. Bütün kazanç insanlara giderken hayvanlar hergün binlerce metreyi tırmanıyor ve tek kazançları(!) bu yükleri taşımasalar da arazide zaten özgürce sahip olabilecekleri karın tokluğu! Hayatını yük taşıyarak kazanan insanlara yüklerin yüklenmesinde sakınca yoktur, ama bu amaç için hayvanları kullanan ve onları berbat bir yaşama mahkum eden insanlara para kazandırmak kendine “dağcı, sporcu” diyen biri için ne kadar etik bir davranıştır bilemiyorum.
Dağ kesinlikle güzel bir dağ değil. Dağlara aşina olanlar güzellik ile neyi kastettiğimi anlayacaktır. Doğubayazıt’tan heybetli görünüyor ama dağdayken o heybeti ve etkileyiciliği hissedemiyorsunuz. Ama zirve görüşü muhteşem. Gerçekten harika bir manzaraydı.
Özetle, genel olarak güzel bir faaliyetti. Bir daha gitmeyeceğim için açık havada zirve deneyimi yaşamak da benim şansımdı. Yüksek ihtimalle tekrar görüşemeyeceğiz, elveda Ağrı Dağı.
Yük taşıma meselesi için katır alternatifi var. Biz kullanmadık. Kamp yükümüzle çıkmayı tercih ettik. Patika üzerinde ölmüş bir attan arta kalan iskeleti görmek beni çok üzdü. Duyar kasmak gibi gelebilir lakin bu tür sporlarda hayvanların kullanılması çok doğru gelmiyor bana. Bütün kazanç insanlara giderken hayvanlar hergün binlerce metreyi tırmanıyor ve tek kazançları(!) bu yükleri taşımasalar da arazide zaten özgürce sahip olabilecekleri karın tokluğu! Hayatını yük taşıyarak kazanan insanlara yüklerin yüklenmesinde sakınca yoktur, ama bu amaç için hayvanları kullanan ve onları berbat bir yaşama mahkum eden insanlara para kazandırmak kendine “dağcı, sporcu” diyen biri için ne kadar etik bir davranıştır bilemiyorum.
Dağ kesinlikle güzel bir dağ değil. Dağlara aşina olanlar güzellik ile neyi kastettiğimi anlayacaktır. Doğubayazıt’tan heybetli görünüyor ama dağdayken o heybeti ve etkileyiciliği hissedemiyorsunuz. Ama zirve görüşü muhteşem. Gerçekten harika bir manzaraydı.
Özetle, genel olarak güzel bir faaliyetti. Bir daha gitmeyeceğim için açık havada zirve deneyimi yaşamak da benim şansımdı. Yüksek ihtimalle tekrar görüşemeyeceğiz, elveda Ağrı Dağı.
Waypoints
Photo
13,573 ft
Fotoğraf
4200 kampından bir görünüm. Bu çadırı yemek yaparken kullandık. Sanırım turcu gruplardan birine aitti ama bizi kovan olmadı :)
Photo
15,167 ft
Fotoğraf
Comments (11)
You can add a comment or review this trail
Müthiş bilgiler; elinize sağlık.
@sccetin teşekkür ederim.
harika anlatım, çok teşekkür ederim. önümüzdeki yaz solo deneyeceğim. bi öneriniz var mı?
@Orhan coşkun Ben teşekkür ederim Orhan Bey. Teknik zorluğu olan bir dağ değil. Sadece yüksek irtifa olduğundan öncesinde biraz kondisyon gerektirir. Solo deneyecek biri işini biliyordur. Zaten tek başınıza olmayacaksınız, çok kalabalık oluyor dağ. Bu sene açıldığından olabilir tabi,belki seneye bu yığılma azabilir.
@orhancoşkun Zirvenin 70-80m altında buzlu zeminde yan geçiş var. Tehlike barındırabilecek yer burası. Ama o kadar da tehlikeli değil. Krampon ve batonla gayet emniyetli bir şekilde geçmiştik.
Katırlara dair fikriniz 👏👏
Atların YILKI da en özgür ve en mutlu olduklarını düşünmüşümdür hep..
kısa öz anlatımınız harika teşekkürler.
@irfanyavasca Ben teşekkür ederim 🙏
Bilgiler için teşekkürler... Dağcılık sevgisi olan bir insan için sanırım Ağrı dağı çıkılması gereken bir zirve... Ben çıkmadım, çok istiyorum çıkmayı... Sevgiler...
@İlker Şengün Hem coğrafi hem kültürel öneme haiz bir dağ kesinlikle bu deneyim yaşanmalı!
Verdiğiniz bilgiler çok faydalı oldu. Teşekkürler. Tebrikler.
@Murat Yağan Ben teşekkür ederim. Faydalı olduysa ne mutlu!