ULUABAT 360 TURU 2. GÜN 2017-09-08T15:29:54Z

Uluabat 360 turunun 2. günü. Göl kıyısındaki kulede kurduğum çadırımın kapısını bu kez gölün sabah manzarasına açtım. Kahvaltı ve kahve faslından sonra Uluabat'a pedalladım. Dorak'tan çıktığmdan beri hiç çeşmeye rastlamadığım için hemen hemen tün su stoğum bitmişti. Uluabat'ta su tedariki sonrası kısa bir süre de olsa asfaltta pedallamak iyi geldi. Sonra Gölkıyı sapağından, stabilize yollara devam ettim. Kısa bir mesafe sonra Uluabat Kuş Cenneti'ne kapısından şöyle bir baktım. Geniş güzel bir bahçede tavuskuşları geziyordu. İlgilenen kimse yoktu, yoluma devam ettim. Tarihi İpek Yolu üzerinde 1394 yılında inşa edilmiş, restore edildikten sonra 2013'te otel olarak hizmet vermeye başlamış bir bina olan Issız Han, belli ki adına layık olarak kalmak istemiş olacak; işletmeye kapatılmış. Gölkıyı köyünü de geçip, önceleri asfalt olduğu anlaşılan yolda sürerken, tarlaları motorla sulayan "Milyon Mehmet" 'ten bu yolun eski İzmir yolu olduğunu öğrendim. Biraz hasbıhalden sonra Eskikaraağaç'a devam ettim. Eskikaraağaç, Gölyazı köyü gibi Uluabat'ın içine uzanan bir köy. Gölyazı'ya sayısız kez gitmiş olmama rağmen, burayı ilk kez gördüm. Özelliği, Avrupa Leylek Köyleri'nin Türkiye'deki tek üyesi olmasıymış. Her yıl festival de düzenliyorlar. Doğrusu bilgilendirici panoları, çevre düzenlemesi, köyün etrafını dolaşan güzel yürüyüş ve bisiklet yolu, yüksek metal konstrüksiyondan kuş gözlem kulesi, göldeki kuş türlerinin sergilendiği müzesinin müthiş görselliği ile bu niteliğinin hakkını yeterince vermişler. Eskikaraağaç , turumun son ziyaret yeri oldu. İki gün sonunda 160 km'yi ve çok keyifli anları geride bırakmış oldum.