Activity

Turunç-Amos-Kumlubük-Karacaağaç Mevkii [Carian Way-Karia Yolu Bozburun Yarımadası]-2 082020

Download

Author

Trail stats

Distance
7.65 mi
Elevation gain
2,927 ft
Technical difficulty
Difficult
Elevation loss
2,119 ft
Max elevation
1,016 ft
TrailRank 
21
Min elevation
43 ft
Trail type
One Way
Time
2 hours 44 minutes
Coordinates
1132
Uploaded
September 18, 2020
Recorded
August 2020
Be the first to clap
Share

near Turunç, Muğla (Türkiye)

Viewed 225 times, downloaded 4 times

Itinerary description

Turunç'tan taşlık dik çıkış ve taşlık kötü bir dik inişten sonra muhteşem manzaralı Amos Antik Kentine geliyorsunuz. Giriş ücretsiz. Burası yürüyüşün en iyi kısmı. Amos'a 2 saat civarı vakit ayırmanızı öneririm. Amos'tan rota sonuna kadar rota yürümesi biraz daha kolay ve keyifli.

Turunç'tan Amos'a kadar tamamen orman içi patika yürüyüşü, manzara görünmüyor. Sonrası kıyı yürüyüşü, daha sonrası orman içine giriliyor. Bu kısımdaki orman yürüyüşü güzel. Zaman zaman deniz manzarası görüyorsunuz. İlimar (Gerbe) Kilise harabesi önünden geçiş var. Kilise Bizans dönemine ait. Rota sonu yaklaştıkça manzaralar artıyor. Eski bir antik alandan geçiyorsunuz. Ancak antik alanla ilgili kaynaklarda bir bilgiye rastlamadım. Rota genel olarak temiz, şort ile yürünebilir.

Amos sonrası biraz daha aşağı Kumlubük sahile inerek kıyı boyunca yürünüyor. Rotanın Sahilden ayrıldığı noktada bir camping tesisi var. 2020 yılı sezonda Kamp alanı ücreti 40 tl (duş, wc var) . Şezlong isterseniz 10 TL daha fark alıyorlardı. Sezon dışı açık olmayabilir. Yiyecek, içecek satışı var. Sahilde de ücret ödemeden kamp kurulabiliyor. Kamping tesisinin ayrıca Oteli'de var.

Kumlubük plajı sakin, güzel ve temiz bir plaj. Yüzme molası verilebilir.

Kumlubük’te bakkal ve çeşme yok. Acil durumlarda camping tesisi yada çevredeki restoran ve otellerden su alınabilir.

Rota üzerinde 10. Km'de İlimar (Gerbe) Kilise'sinin biraz ilersinde 12 Ay akan kaynak suyu mevcut. Burada kaynak suyundan pet şişe ile duşta alabilirsiniz. (Şampuan, sabun vb. kimyasal kullanmadan sadece su ile duş alın). Bir sonraki gün rota sonuna kadar su kaynağı olmadığından suyunuzu buna göre fazla alın.

İlimar Kilise'si civarında kamp kurulabilir. Rota sonu muhteşem koy manzaralı küçük bir kamp alanı. Kamp kurulabilecek yerler haritada işaretli.

Kumlubük'e toplu ulaşım bulunmamaktadır. Turunç'tan taksi ile Kumlubük'e gelinebilir.

Rota sonu Karaağaç Mevkii'ne ise sadece yaya olarak ulaşım sözkonusu. Orman yamacı bir alan. Yerleşim yok. Araç yolu yok. Kaynak suyu yok.

Amos Mini Antik Kenti
Marmaris, Turunç, Kumlubük Mevkii'nde Rhodos karşı yakasının önemli yerleşmelerinden biri olan Amos Antik Kenti, Hisar Burnu üzerinde kara ve deniz trafiğini kontrol eden bir tepe üzerinde kuruludur.
Kentin konumu, Hisarönü'nde bulunmuş çok sayıda yazıt sayesinde, güvenli bir şekilde yapılmıştır. Yerleşim isminin Hellence'de "kum" anlamına gelen kelime ile ilişkili olduğu şüphelidir...
Yerleşmenin olduğu tepede bir tiyatro, tapınak, sarnıç, yapı terasları ile anıtlara ait heykel kaideleri yer alır. Surlar ile çevrili alan dışındaki tepe alt yamaçlarında ise değişik tiplerde bölgeye özgü mezar anıtları görülüyor...
Kentin kurulu olduğu tepenin çevresi yaklasık dört metre yüksekliğinde ve iki metre kalınlığında sur duvarları ile çevrilidir. Savunma amaçlı Hellenistik döneme ait sur duvarının kuleleri ve kuzey kapısı oldukça iyi korunmuş...
Amos Rodos Peraiası (Karşı Yakası) içinde Sedir Adası ve Kastabos ile birlikte tiyatrosu olan üç yerleşim yerinden birisidir. Diğerlerinden daha iyi durumda olan Amos tiyatrosunda henuz bir arkeolojik kazı çalışması yapışmamış...
Tepenin kuzey yamacındaki küçük bir terasta 1948 yılında İ.Ö. 3. yüzyıl sonları - 2. yüzyıl başlarına tarihlenen üç adet arazi kiralama kontratını içeren yazıtlar bulunmuştur. Kentte bulunan yazıtlardan, İ.Ö. 2. yüzyıl başlarında, kentte Rodos yönetimi tarafından tarımsal bir organizasyonun başlatıldığı anlaşılıyor...
İngiliz gezgin ve arastirmaci George E. Bean'in bölgede yaptığı çalışmalarda M.Ö. 20 civarına tarihlenen yazıtlardan Amos halkının Apollan'a "Apollo Samnaios" adıyla tapındığı anlaşılıyor. Amos'un tipik bir Karia kenti olduğu günümüze ulaşan kalıntılarla birlikte inanç geleneği ile de desteklenmektedir...
Yol üzerinde surlarla karşılaşılır. Tabelasında aşağıdakiler yazılıdır:
Amos Antik Kenti'nin kurulu olduğu tepenin çevresi yaklaşık dört metre yüksekliğinde, iki metre kalınlığında çokgen ve yer yer düzenli sıralar oluşturan teknikle örülmüş sur duvarları ile çevrilidir. Hellenistik dönem özelliği gösteren tiyatro bulunur. Hellenistik dönemden Bizans dönemine kadar kesintisiz yerleşim gören kentin tepesini çevreleyen surlar değişik dönemlerde de onarım görmüş. Burada dikkat çeken; çokgen surların daha sonraki onarımlarda düzgün sıralar oluşturan izodom teknikte onarılmış olmasıdır...

Amos Mini Antik Kenti Tarihi

Yerleşimde antik çağlarda Luvi kavminden Karyalı'lar ve sonrasında göçlerle gelen Dor Yunanlar yaşamıştır.

Antik dönemlerde ‘Rhodes Peraea’, ‘Rodos’un Karşıyakası’ olarak adlandırılan bölgenin arkeolojik açıdan en özgün yerleşimlerinden birisi Amos. Bir Karya yerleşmesi olduğu, M.Ö 408’de bir araya gelerek Rodos Birliği’ni oluşturan üç şehir devleti, Ialisos, Kamiros ve Lindus’dan, Lindus’a bağlı olarak kurulduğu sanılıyor. Amos, tipik bir akropolis, yani ‘yüksek şehir’; antik dönemlerde bir kent kurulurken birinci dereceden önceliğin savunmaya verildiği biliniyor. Amos da etrafı sarp uçurumlarla çevrili bir tepe üzerinde kurulu. Aşağıda, nefes kesici güzellikteki Kumlubük koyu bu yükseklikten baş döndürücü bir peyzaj halini alıyor.
Rodos Peraea’nın Üç Tiyatrosundan Biri
Amos’un orjinalliği birkaç nedene dayalı. Bunlardan birisi, Rodos Karşıyakası olarak adlandırılan bölgedeki üç tiyatrodan birine sahip olması. Kastabos ve Loryma’da bulunan diğer iki tiyatrodan geriye çok az kalıntı kalmışken Amos’daki tiyatro aradan geçen yüzyıllar düşünüldüğünde çok iyi durumda. Tiyatronun 5 metre yüksekliğindeki amfi duvarları ile üç bölümden oluşan sahne temelleri neredeyse olduğu gibi duruyor. Bu tiyatroda her oyundan önce yapılan törende Dionysus’a kurbanların sunulduğu bir de sunak var.
Kentin kalınlığı 2 m’yi yüksekliği ise 4 m.’yi bulan savunma duvarları ve kuzey yönüne bakan kapısı da günümüze kadar ulaşabilmiş yapıları arasında yer alıyor. ‘Kiklopyan’ tarzı bir duvarcılıkla inşa edilmiş olan bu poligonal berkitme, farklı ebat ve şekildeki dev kaya bloklarından hiçbir harç ya da diğer türden bir birleştirici malzeme kullanılmaksızın örülmüş ve birçok kule ve surla tahkim edilmiş. Kenti çevreleyen duvar, arkeologlara göre bu özellikleriyle Amos’un Helen uygarlığının ilk dönemlerine kadar giden ve bugüne kadar çok azı ortaya çıkarılabilmiş bir öyküsü olduğunu gösteriyor.
Apollon Ve Dionysos: Karşıt Kültlerin Birliği
İçerde, küçük bir tapınağa ait kalıntılar Amos’un bir diğer özgün yanını oluşturuyor. Tapınakta, muhtemelen Apollon’a ait olan bir de heykel kaidesi var. Bölgede George E. Bean tarafından 1948 yılyında yapılan ilk ve son kazı sırasında gün ışığına çıkarılan yazıtta Amos halkının Apollon’a ‘Samnaios Apollo’ adıyla ibadet ettikleri anlaşılıyor. ‘Samnaios’ ön ismi, tümüyle Amos’lulara özgü; başka hiçbir yerde bu isme rastlanmamış. Aynı yazıtlardan ayrıca, Amos’un bir de ‘Hieromnamon Kurulu’na da sahip olduğunu öğreniyoruz. Bu kurul, antik Yunan’da, özellikle Delphi’deki başta olmak üzere, ortak bir dinsel merkez ya da tapınağı paylaşan komşu şehir devletlerinin oluşturduğu Konsey’de Amos’u temsil eden din adamlarından oluşuyor.
Dionysos ve Apollon kültlerinin birlikte varlığı her şeyden önce Amos’un tipik bir Karya kenti olduğunun işareti. Bilindiği gibi Güney Ege’ye yaklaşık olarak M.Ö. 11. yüzyılda yerleşen Karyalılar, buraya birkaç yüzyıl sonra gelen Yunan medeniyeti ile çok yakın bir sosyo-kültürel alış veriş içinde oldu ve giderek de onların egemenliği altına girdi. Ancak buldukları her fırsatta bu yeni egemenlere karşı koymaktan da geri durmadılar. Antikitenin büyük yazarı Homer’e göre Karyalılar Truva savaşında Helen’lere karşı Truvalıların yanında saf tutmuştu:
“Karya’lılara, şu tuhaf dilli insanlara da Nastes komuta etti. Bunlar, Miletus’u, ormanlarla kaplı Phthires dağını, Maeander (Menderes) Nehri’nin iki yakasını ve Mycale dağının yüce zirvelerini elinde tutar.”
Tuhaf Konuşan Karyalılar
Alıntıda ‘tuhaf’ olarak çevrilen sözcüğün orijinal metinde ‘barbarous’ olarak geçtiğini ve bu sözcüğün de bugünkü aşağılatıcı anlamına ‘dönüşmeden’ çok önceleri, eski Yunanda ‘dili anlaşılamayan, kaba-saba konuşan, kekeme’ anlamına geldiğini belirtmek gerekiyor. Gerçekten de anadillerini büyük ölçüde terk edip, bir tür kültürel hegemonya sonucu konuşmaya başladıkları Helen dilini biraz kırık bir aksanla konuşurdu Karya halkı.
Helenlerin en önemli kültlerinden Apollan’a karşı Dionysus, yani hakikat arayışına karşı özgürlük, akıl ilkesine karşı haz ilkesi, belki de bu nedenle Yunan boyunduruğuna giren ve ve egemen kültürce ‘barbar’ olarak nitelenen bütün kavimlerin bu karşıtlığı ifade etmek için benimsediği bir diğer karşı-kült olmuştur. Amos’ta yoğun bir şarap üretiminin varlığına ilişkin zamanımıza kadar gelen izler, Dionysus sunağı ve Apollo’ya verilen ‘Samnaios’ ön ismi bu bağlamda değerlendirilebilir.
Bereketli Topraklar Üzerinde Bir Akropolis
Antik metinlerde Amos’a fazla bir atıf yok. Buradaki yaşama dair bilgi alınabilecek yazılı kaynakların başında Prof. George Bean’ın 1948 yılındaki kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkardığı kira sözleşmeleri geliyor ve bölgeye dair çağdaş çalışmaların hemen tümü bu sözleşmeleri referans alıyor.
Pek bilinmeyen bir diğer bilgiye ise antikitenin ünlü sofistlerinden, politikacı, belagat ustası ve elçi Aeschines’in yazılarında rastlıyoruz. Atina’lı Aeschines’in M.Ö. 390’da doğup muhtemelen 314 de öldüğü sanılıyor. M.Ö. 348 yılında amansız rakibi Demosthenes ile birlikte Atina’ya saldırı hazırlığında olan Makedon kralı Philip II’ye müzakereler için gönderilen heyet içinde yer alıyorlar.
O zamana kadar Philip’in en kararlı muhaliflerinden biri olan Aeschines, bu görüşmelerden sonra saf değiştirip güçlü Makedonlara karşı direnmenin faydasız olacağını savunmaya başlayınca meslekdaşı Demosthenes tarafından ihanetle, Philip’ten rüşvet almakla suçlanıyor. Aeschines Atina Senatosu huzurunda hitabet sanatının en büyük örnekleri arasında sayılan Against Timarchus (Timarchus’a Karşı, M.Ö. 345) ve On the False Legation (Elçilik Hataları Üzerine M.Ö. 342) başlıklı konuşmalarıyla kendisini savunmasına rağmen davayı kaybedince emekliye ayrılıp Ege’ye yerleşiyor ve profesyonel bir sofist olarak Rodos’ta ‘Belagat Okulu’ açıyor.
Aeschines’in muhtemelen bu sıralarda Amos’tan da arazi satın aldığını ve bizzat kendisinden bu toprakların çok verimli olduğunu öğreniyoruz. Prof. Bean’ın bulduğu ve M.Ö 200’lü yıllara ait olduğu belirlenen kira sözleşmeleri de olasılıkla Gölenye civarındaki düzlükleri kapsayan bu arazilerin tarımsal açıdan çok bereketli olduğunu doğruluyor.
Amos İsmi Nereden Geliyor
Bir arkeoloji formasyonu olmamasına karşın Karya bölgesindeki en kapsamlı çalışmalardan birine imza atan Araştırmacı-Yazar Bilge Umar, Amos sözcüğünün antik Helen dilinde de kimi anlamları olmakla birlikte bir kent ismi olarak seçilmesinin ‘olanaksız’ olduğunu belirttikten sonra, Amos’un Karya diline ait bir sözcük olduğunu ve muhtemelen ‘ana tanrıça tapınağı’ anlamına geldiğini öne sürer. Modern dil bilimi, ‘Karyaca’nın Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hitit-Luwi alt-familyasına ait bir dil olduğunu ve güneydoğu ve kuzeyinde konuşulan Lidya ve Likya dilleriyle de akrabalığını ortaya çıkarmış bulunuyor.
Ancak Amos ismine ilişkin çok daha enteresan başka bir argüman daha var. Amos, aynı zamanda, Eski Ahit’te zikredilen 700’ü aşkın peygamber arasından Tanah’ta ismi geçen ve Musevilerce kutsal kabul edilen 55 peygamber arasında, ‘12 Küçük Peygamber’ den biri olarak yer alıyor.
M.Ö. 8. yüzyılda Kudüs’ün 12 km. güneyindeki Tekoa’da yaşayan bir çoban olan Amos, Tanrı onu özel bir misyon için, İsrail’deki kullarına yönelik uyarısını ulaştırmak üzere seçinceye kadar ‘ne bir peygamber ne de bir peygamber oğlu’dur. Amos, önce bu kutsal görevi kabul etmekten çekinir, bu kötü haberi krallara iletmekten korkmaktadır; zaten yoksul bir güneyli olarak Kuzey Krallığı’na, İsrail’e de girmesi yasaktır.
1928 yılında Suriye’deki Lazkiye kenti yakınlarında ortaya çıkarılan Ugarit uygarlığı ve bütün diğer diller gibi İbranice’nin de kökeni olduğu anlaşılan ‘insanlığın ilk alfabesi’ Ugaritçe metinler, Yahudilerin kutsal metni Eski Ahid’in de büyük ölçüde Ugarit kültlerinden esinlendiğini kanıtlamış, bu arada Amos’un da yoksul bir çoban değil, varlıklı bir çiftlik sahibi olduğunu göstermişti.

İlk Peygamber Amos
Katolik ve Yahudi dünyası halen bu konuyu tartışa dursun, Amos her şeyi göze alarak bu ‘kaçınılmaz’ görevi yerine getirir. Kehanet gerçekleşir; büyük bir ihtişam içinde dini inaçlarını unutarak zevk ve safa içinde yaşayan, yoksulları ezen ve kayıtsız kalan Kuzey Krallığı Tanrının gazabına uğrayarak yıkılır. Amos, Tanrının elçisi sıfatını alarak kutsal bir kimlik kazanır. Toplumsal adaletsizliğe karşı vaazlarıyla ve bu vaazlarını yazıya döken (Book of Amos) ilk peygamber olarak tanınır.
Amos’u çevreleyen ‘kiklopyan tarzı’ duvarların Miken uygarlığının karakteristiği olarak kabul edildiği, bu kültürün Batı ve Orta Anadolu ile Suriye kıyılarına, Kıbrıs ve Filistin’e kadar etkin olup, Mısır’a kadar uzandığı, nitekim bu tarz duvarların ağırlıkla Orta Doğu, antik Yunan ve İtalya’da bulunduğu göz önünde tutulduğunda Amos isminin Peygamber Amos’tan gelme ihtimali ve iddiası da güç kazanıyor.

Karkissa
Öte yandan yazılı tarihteki ilk izlerine M.Ö. 1800 ile 1200 yılları arasında yazıldığı sanılan Hitit ve Asur yazıtlarında rastlanan Karya’nın, M.Ö. 1250 yıllarında IV. Tudaliya komutasındaki Hitit güçlerince yıkılan Anadolu Devletler Konfederasyonu ‘Assuwa’yı oluşturan 22 şehir devletinden biri olarak ‘Karkissa’ ismiyle kayda geçtiği de biliniyor. İlk büyük krallarından biri olan ‘Kar’dan esinlenerek Karya ismini alan bu devlet, muhtemelen Hitit işgali sırasında yurtlarını terk ederek Güney Ege’ye yerleşti ve bölgeye adını verdi. Bu nedenle Suriye ve Filistin ve Hatta Mısır’la ilişkileri olması doğal.

Waypoints

PictographWaypoint Altitude 141 ft

Patika giriş

PictographWaypoint Altitude 650 ft

Çoban kulübesi

PictographWaypoint Altitude 942 ft

Burdan sonra patika açık ve eğim az

PictographWaypoint Altitude 440 ft

Bu civarda işaretler silik ve eksik. Yol bulmada sorun var bu nedenle zaman kaybettiriyor.

PictographWaypoint Altitude 486 ft

Patika giriş

PictographWaypoint Altitude 217 ft

Karya yolu amos levhası

Antik tiyatro

PictographWaypoint Altitude 554 ft

Aşırı Dik tehlikeli kayalık iniş dikkat !

PictographWaypoint Altitude 486 ft

Taşllık, Kötü Patikadan toprak yola iniş

PictographWaypoint Altitude 213 ft

Yoldan sağa patika İniş merdiven başı

PictographWaypoint Altitude 13 ft

Camping tesisi 40 TL (2020)

PictographWaypoint Altitude 115 ft

Karia yolu kumlubük levhası ve asfalttan toprak yol giriş

PictographWaypoint Altitude 295 ft

Orman yolundan patikaya giriş

PictographWaypoint Altitude 272 ft

Yokuş bitişi. Yokuş dik kısa. Çok taşlık değil. Açık

PictographWaypoint Altitude 404 ft

Yokuştan sonraki yol rahat, düz, taşlık değil

PictographWaypoint Altitude 338 ft

Denizi görme

PictographReligious site Altitude 331 ft

İlimar kilisesi

PictographFountain Altitude 197 ft

Kaynak suyu.12 Ay akıyor

PictographWaypoint Altitude 453 ft

Gölge Mola yeri (1-2 çadırlık Kamp yeri)

PictographCampsite Altitude 495 ft

Terkedilmiş ağıl duvarı, 15-20 kişilik kamp alanı

PictographWaypoint Altitude 682 ft

Dik çıkış başlangıcı

PictographWaypoint Altitude 909 ft

Dik yokuş bitişi

PictographRuins Altitude 830 ft

Antik taşlar

PictographWaypoint Altitude 843 ft

Antik taş set

PictographCampsite Altitude 843 ft

Geniş Koy manzarası, 1-2 çadırlık alan

Comments

    You can or this trail