← Part of Kocaeli Yarımadası
Taşköprü'den Çobangeçidi'ne ( 2012 11 )
near Kutluca, Kocaeli (Türkiye)
Viewed 58 times, downloaded 0 times
Trail photos
Itinerary description
Bu Pazar başlangıç noktamız 2000 Yıllık bir tarihi olan Taşköprü. MS 50 Yılında Romalılar tarafından yapılan ve tarihi ipek yolunu Nikomedya`ya ulaştıran bu heybetli esere bakmak, zamana karşı verdiği mücadeleyi düşünmek bile ilk adımların keyifle atılması için yeterli… Gerçi bugün güneş yok bizimle, bulutların arkasına saklanmış. Ama yağmur da yağmıyor. Biz de Taşköprü’nün altına kıvrılıp, büyüdükçe Kocadere adını alacak suyu izlemeye başlıyoruz kıyısından.
Etraftaki renklere bakılacak olursa sonbahar burada iyice coşmuş ı. Özellikle akçaağaçlar, sararmış yaprakları ile bir çeşit gelin edasın da salınmakta. Dere ise bazen küçük çavlanlar bazen de durgun göller yaparak onlara eşlik ediyor. Daha birkaç yüz metre gitmeden ürküttüğümüz iki gri balıkçıl ise nedimeler olmalı… Benzer renklerdeki kayınlar, her daim yeşil olan şimşirler, aralara serpilmiş ardıç, üvez, kurtbağrı ve yabani fındık gibi küçük ağaçlar, kırmızı meyveleriyle dere ve tavşan kirazları ise törenin davetlileri…
Derekuşu ve yalıçapkını ise alanın görünen diğer sakinleri. Uzun zamandır yakın civarda bu kadar el değmemiş bir bölgeye rastlamamış olmanın şaşkınlığı ile büyülenmiş bir şekilde yol alıyoruz parkurda. Renk renk çeşit çeşit mantarların yanından geçiyor, su samurlarının izini sürüyor, acıkınca da muşmula gibi yabanın bize sunduğu nimetlerin tadına bakıyoruz.
Bazen yavaş yavaş büyüyen dere izin vermiyor ilerlememize bazen de artık iyice yok olmuş olan patikanın kendisi. Bazen derenin üzerinden karşıya geçiyoruz bazen de kapanan noktayı daha yukarlardan aşıyoruz. Yolumuzun üzerinde irili ufaklı birkaç küçük mağarada var. Hazırlığımız onlara göre olmadığı için göz atmakla yetiniyoruz.
Eski bir yaz bahçesinden kalan ve ekmeğimize katık olan taze soğanlar ise öğle yemeğimizi ziyafete dönüştürüyor. Mevsim parkurun en güzel olduğu zaman olmalı, tekrar gelmek için bir yıl daha beklememeli…
Etraftaki renklere bakılacak olursa sonbahar burada iyice coşmuş ı. Özellikle akçaağaçlar, sararmış yaprakları ile bir çeşit gelin edasın da salınmakta. Dere ise bazen küçük çavlanlar bazen de durgun göller yaparak onlara eşlik ediyor. Daha birkaç yüz metre gitmeden ürküttüğümüz iki gri balıkçıl ise nedimeler olmalı… Benzer renklerdeki kayınlar, her daim yeşil olan şimşirler, aralara serpilmiş ardıç, üvez, kurtbağrı ve yabani fındık gibi küçük ağaçlar, kırmızı meyveleriyle dere ve tavşan kirazları ise törenin davetlileri…
Derekuşu ve yalıçapkını ise alanın görünen diğer sakinleri. Uzun zamandır yakın civarda bu kadar el değmemiş bir bölgeye rastlamamış olmanın şaşkınlığı ile büyülenmiş bir şekilde yol alıyoruz parkurda. Renk renk çeşit çeşit mantarların yanından geçiyor, su samurlarının izini sürüyor, acıkınca da muşmula gibi yabanın bize sunduğu nimetlerin tadına bakıyoruz.
Bazen yavaş yavaş büyüyen dere izin vermiyor ilerlememize bazen de artık iyice yok olmuş olan patikanın kendisi. Bazen derenin üzerinden karşıya geçiyoruz bazen de kapanan noktayı daha yukarlardan aşıyoruz. Yolumuzun üzerinde irili ufaklı birkaç küçük mağarada var. Hazırlığımız onlara göre olmadığı için göz atmakla yetiniyoruz.
Eski bir yaz bahçesinden kalan ve ekmeğimize katık olan taze soğanlar ise öğle yemeğimizi ziyafete dönüştürüyor. Mevsim parkurun en güzel olduğu zaman olmalı, tekrar gelmek için bir yıl daha beklememeli…
You can add a comment or review this trail
Comments