← Part of Samanlı Dağları
Kayaüstü Yaylası ( 2014 11 )
near Kazandere, Kocaeli (Türkiye)
Viewed 82 times, downloaded 2 times
Trail photos
Itinerary description
Aksığın ile Tepecik’i birbirinden ayıran sırt hattının üzerindeyiz. Biraz sonra ilk adımlarımızı atacak ve yavaş yükselerek mahallenin son evlerinini de arkamızda bırakacağız. Batımızda kalan vadinin tabanında Kazandere akıyor. Onun hemen üstünde ise yamaçları sonbaharın kızarttığı kayın ağaçları ile kaplı Kungul Dağı var. Birkaç saat sonra üzerinden tüm körfezi izleyeceğimiz yalçın kayalıklar ise sırtın doğu tarafında göz kırpıyor bize.
Yol kenarlarına rastlayan elma ağaçlarının cömertliğine teşekkür ediyoruz başlarda. Biraz eğilip kalkmayı göze alanlarımız ise biraz küçük de olsalar dökülmüş yaprakların arasındaki kestanelerin peşine düşüyor. Arada çok olmasa da yabani muşmulaların tadına bakmak da var ve hatta geç kalmış böğürtlenlerin.
Yol alıp yükseldikçe yaprağını tutmuş ağaçların sayısı azalıyor, yükseklerde dallar daha bir çıplak. Bunda günlerdir esen lodosun da payı olmalı. Hepsi yerlere serilmiş yaprakların, üstelik iyice de kurumuşlar, üzerlerinde yürüdükçe haşır huşur ediyorlar.
Dik bir yamacı saran karayosunlarının damla damla süzdüğü doğal bir pınar gideriyor susuzluğumuzu. İzlediğimiz yolsa mayısta patlayacak goncalarını çoktan hazır etmiş ormangüllerinin arasında Kayaüstü Yaylasına doğru uzanıyor.
Yaylaya, parkurun diğer ucundan gelen diğer Yaban Adımlar Ekibi ile aynı anda giriyoruz. Sonraki saatlerde biz onların onlar bizim yürüdüğümüz yolları izleyecek. Kayaüstü Yaylasını oluşturan birkaç küçük evin kıyısında, her zaman ki ceviz ağacının altında soluklanıyoruz ilk önce. Sonra da yaylaya ismini veren kayaların üstüne çıkıyoruz. Görüş açık ve sonbaharın eşlik ettiği manzara her zaman ki gibi etkileyici…
Öğle yemeği hazırlıkları göz kırpan yağmura rağmen neşe içinde yapılıyor. İçimizi ısıtan ateş, semaverde pişen çay, közlenen soğan, biber ve sucuklar… Ama en güzeli de artık bulut seviyesinin altına inmiş akşam güneşinin ışıkları…
Sonrası… Sonrası malum, bizi şehre geri götürecek aracımıza doğru bir yürüyüş. Yuvacık’tan ayrılmadan önce küçük bir mola ve vakitlice eve dönüş. Doğanın içinde, onunla baş başa güzel bir günün sonunda…
Yol kenarlarına rastlayan elma ağaçlarının cömertliğine teşekkür ediyoruz başlarda. Biraz eğilip kalkmayı göze alanlarımız ise biraz küçük de olsalar dökülmüş yaprakların arasındaki kestanelerin peşine düşüyor. Arada çok olmasa da yabani muşmulaların tadına bakmak da var ve hatta geç kalmış böğürtlenlerin.
Yol alıp yükseldikçe yaprağını tutmuş ağaçların sayısı azalıyor, yükseklerde dallar daha bir çıplak. Bunda günlerdir esen lodosun da payı olmalı. Hepsi yerlere serilmiş yaprakların, üstelik iyice de kurumuşlar, üzerlerinde yürüdükçe haşır huşur ediyorlar.
Dik bir yamacı saran karayosunlarının damla damla süzdüğü doğal bir pınar gideriyor susuzluğumuzu. İzlediğimiz yolsa mayısta patlayacak goncalarını çoktan hazır etmiş ormangüllerinin arasında Kayaüstü Yaylasına doğru uzanıyor.
Yaylaya, parkurun diğer ucundan gelen diğer Yaban Adımlar Ekibi ile aynı anda giriyoruz. Sonraki saatlerde biz onların onlar bizim yürüdüğümüz yolları izleyecek. Kayaüstü Yaylasını oluşturan birkaç küçük evin kıyısında, her zaman ki ceviz ağacının altında soluklanıyoruz ilk önce. Sonra da yaylaya ismini veren kayaların üstüne çıkıyoruz. Görüş açık ve sonbaharın eşlik ettiği manzara her zaman ki gibi etkileyici…
Öğle yemeği hazırlıkları göz kırpan yağmura rağmen neşe içinde yapılıyor. İçimizi ısıtan ateş, semaverde pişen çay, közlenen soğan, biber ve sucuklar… Ama en güzeli de artık bulut seviyesinin altına inmiş akşam güneşinin ışıkları…
Sonrası… Sonrası malum, bizi şehre geri götürecek aracımıza doğru bir yürüyüş. Yuvacık’tan ayrılmadan önce küçük bir mola ve vakitlice eve dönüş. Doğanın içinde, onunla baş başa güzel bir günün sonunda…
You can add a comment or review this trail
Comments