Gurcadağ'dan Teksen Gölü'ne ( 2022 05 )

Aracımız, ekili tarlaların dama tahtasını andırdığı, alçak tepeler arasında kıvrılarak ilerleyen yolun irili ufaklı köylere uğradığı güzel bir coğrafyada yavaş yavaş ilerliyor. Birazdan Gürcadağ’ın yamaçlarından çıkan Dümbüldek Suyu’na ulaşacak ve yürüyüşe başlayacağız.

Baharın ilk günlerinde, doğa henüz yeni yeni uyanırken yürümek çok güzel. Dallara henüz yürümüş o taze yaprakların yeşilini, kendi içindeki bin bir tonu sonraki zamanlarda ormanda görmek çok zor.

Biz de tüm coşkusuyla bizi kucaklayan bu dünya da hiçbir şeyi kaçırmamaya çalışarak ilerliyoruz. İspinozların şarkısı geliyor kulağımıza, Yeşil Ağaçkakan uzaktan bir kahkaha atıyor, onlarca Akkarınlı Ebabilse yorulmak bilmemecesine tepemizde dönüyor.

Yemyeşil ormanla masmavi gökyüzünün kol kola girdiği, Mor ormangülü, Düğün çiçeği, İstanbul nazendesi, Mayasıl Otu, Hodan çiçeği, Turnagagası ve Sümbül gibi pek çok bahar çiçeğinin süslediği bir cennet burası aynı zamanda.

Kayınların arasında başlayıp meşelerin gölgesinde devam eden parkursa düz ayak ve kolay bugün . Gene de mola için uygun bulduğumuz keyifli noktaları hiç kaçırmıyoruz. Birazcık soluklanmak, yol arkadaşlarımızla yanımızda getirdiğimiz çayları, yemişleri, dostluğumuzu paylaşmak hepimize iyi geliyor.

Nihayetinde bu güzel parkuru küçük ve şirin Teksen Gölü kenarında, yaşlı bir meşenin gölgesinde tamamlıyoruz. Üzerinde yalınayak dolaştığımız , gölü karşımıza alarak üzerine uzandığımız yemyeşil çayır, semaverde yeni demlenmiş sımsıcak çayla beraber içimizi ısıtan güneş bugünü beraber paylaştığımız güzel insanlarla birlikte belleğimizde kalan son izler oluyor…