Gümüşpınar-Kurşunlugerme-Ballıgerme-Gümüşpınar

Dün, yani 27 Nisan 2024 Cumartesi günü 18 kişilik enerji dolu bir grup ile Gümüşpınar iki antik su kemeri doğa yürüyüşümüzü ifa ettik.
Yürüyüş notumu yazmadan önce grupta bulunan herkese azimleri ve başarma motivasyonları için ayrı ayrı teşekkür ederim. Dün çok başarılı bir ekip ile birlikteydim. Bundan ziyadesi ile mutlu oldum.
Çatalca ilçesi devlet hastanesi durağından saat 09:00'da kalkacak olan Binkılıç İETT otobüsüne binmek için Anadolu yakasından gelecek olan arkadaşlarımız hariç hepimiz 08:30'da durakta olacak şekilde toplandık.
Saat 09:40 gibi Gümüşpınar köyünde indik. Daha önce defalarca çayını içmekten keyif aldığım salaş köy kıraathanesine girdik. Kahvaltısını yapmayan arkadaşlarımızla köy kıraathanesinin tavşan kanı çayları ile evden getrdiğimiz kahvaltılıklar ile hafif ama bol proteinli kahvaltılarımızı yaptık. Keyif çaylarımızı ve termoslarımıza sıcak suları yükleyerek yola koyulduk. Rota 18 km'yi kapsıyordu. Rotamız üzerinde Kurşunlugerme ve Ballıgerme adlı dünyanın en uzun ikinci antik su yolunda bulunan su kemerleri mevcut. Nisan ayının tüm bahar güzellikleri eşliğinde şirin mi şirin Gümüşpınar köyünün kuzeydoğusuna denk gelen orman içi yola girdik. Köyde mukim olan vatandaşlarımıza Orman İşletme Müdürlüğünce tahsis edilen kesim alanına giden yol bu. Üç ay önce geldiğimde yol traktörlerce oyulmuş ve yürümek çok zordu. Kış şartları her ne kadar hafiflemeye başlamışsa da yolda yürümek yine zor olduğunu görünce belli bir bölümü orman içi ince patikalardan yürüdük.. 250 metre yükseklikte bulunan Mehmet Tepesi altındaki kavşaktan Mandra deresini besleyen küçük dereye doğru inmeye başladık. Güzel ve hızlı bir yürüyüş sonrası Kurşunlugerme'ye bir saat 15 dakika da ulaştık. Bu alana geleseye kadar hızımız 4,7 km idi.
1700 yıllık Roma Mimarisinin en güzel mühendislik ürünlerinden biri olan tarihi anıtı ilk kez gören arkadaşlarımız için kısa bir bilgilendirme yapıp görsel alımı için 20 dakikalık bir mola verdikten sonra parkurun zor ama bir o kadarda keyifli kısmına geçtik. Küçük derenin sağından soluna, solunda n sağına geçişleri olan patikasından yürüyüşümüz hem ketifli hemde aksiyonu yükselten anlar bıraktı bizde. Ana molayı Ballıgerme Su Kemerinde vermeyi düşünüyordum ama patika üzerinde yine bir doğa sever tarafındna yapılan ahşap kulube ve o kulubenin hakim olduğu manzara grubu mest etti. Bizde ana molayı burada verdik. Çaylar kahveler ve atırştırmalıklar yendi. Görseller alındı. Arkamızda ayak izinden başka bir iz bırakmayarak çöplerimizi toplayıp sırt çantamızlara il çöp konteynırına bırakmak üzere yüklenip rotaya devam ettik. Küçük derenin mandra deseyle birleştiği yerden karşıya geçmemiz Ballıgerme için olmazsa olmaz ilkeydi. Buradaki su geçimiş son geçişti. Ancak en zoru idi. Grubumuz bu engeli de başarı ve kuru bir halde geçti. Pilav tepe kuzeyinden dolaşan ham yoldan araziye doğaçlama girerek daha önce tesadüfen bulduğumuz küçük ama görkemli şelaleye ulaşıp takdire şayan grubumuza gösterdikten sonra yeniden ham yola döndük. Ham yoldan bizi Ballıgerme Su mekerine götürecek olan en uygun yaklaşma güzergahı olan Antik Kemerin Su Kanalına girdik. Girer girmez yaşları 30 ila 40 arası olduğunu tahmin ettiğim koyu tenli, esmer saçlı, tümü sakallı, zayıf, boyları 1.65 ile 1.70 olan ve nerden baksanız 1-2 gündür orada oldukları belli 3 tarihi eser kaçakçısı ile karşılaştık. Şahıslar bizi görünce paniklediler. Eski bir kolluk görevlisi olarak şahısların panik ve suçluluk duygusu ile olası bir olumsuz davranış sergilememesi için sakinleştirici bir selam ve az bir diyalog sonrası anılan bölgeyi çabuk geçtik. Sahipsiz vatanın öksüz tarihi miras anıt alanları cahil cühela egemenliği ve buna paralel en kestirme yoldan maddi kazanç sağlama sığlığı ile talan ediliyor. devletimizin kolluk kuvvetleri hangisine yetişsin. telefonun dahi çekmediği alanlara tek tek devriye görevlendiremezseniz. Bunun çözümü nazarımca 2 aşamalı bir plan..
Birinci aşama yakın veya orta vadeli bir aşama. Ülkemizde bir çok Arkeloji bölümü var. Buradan mezun olan gençlerimize gördükleri eğitim dışında mesleklerde istihdam edilmesini sağlayan garip bir sosyolojimiz var. Öncelikle Arkeoloji mezunu gençlerimizi Kültür Bakanlığı bünyesinde her birini saha araştırmacısı olarak kadro verilip hepsinden bir anıt alanda araştırma görevlisi olarak görev verilip, görev tanımı olarak görevli oldukları anıt alanda düzenli kazı ve kazı sonucunda ele geçen tarihi bulguların kayıt altına alınarak envantere işlenmesi ve gösterime uygun olanların müzelerimizde sergilenmesi sağlanmalı. Böylelikle bu alanlar sahipsiz kalmaz. Hatta bu alanlarda uygun olan bölümler, yine bakanlığa bağlı kadrolu sanat tarihçileri ve mimarlar konsorsiyumunda aslına uygun restorasyonları yapılarak ülkemizin tarihi ve kültürel birikiminin nitelik ve niceliklerine değer katmış oluruz. Bu durumda doğal olarak Turizm Sektörümüze de olumlu yansıyacağı yadsınamaz bir gerçek.
İkinci aşama ise toplumsal eğitim ile toplumumuzun değer yargı kalitesinin üst seviyeye çıkartılması. Bu uzun aşamalı ama bence en önemli ve etkin çözüm. Çünkü hukuk, kanun ve kurallar insan tarafından tayin edilip uygulanması ise yine insan kalitesine bağlı sosyal bir konudur. Yani siz ne kadar mükemmel kanunlar yaparsanız yapın.. Sonuç olarak önemli olan o kanunları uygulayacak olan insan kalitesidir mesele.
O yüzden "eğitim eğitim eğitim ve yine eğitim"
gerekli ihbarı yaptık ve ilgili kolluk kuvvetinin gereğini yaptığını öğrendiğimizi de buraya yazıp, rotamıza dönelim..
Antik su yolundan 400-500 metre ilerledikten sonra rotamızın en zor ama en ketifli yerine geldik. Ballıgerme su kemerine iniş kısmı. Daha önce buraya indiğimden ve zorlukları bildiğimden sırt çantamda her daim bulunan 20 metrelik ipimi çıkardım.. En dik yere geleseye kadar kontrollu inişi yaptıktan sonra ipi sağlam gövdeli bir ağaca sabitleyerek aşağıya inmeye başladık. Müthiş anlardı. Grubumuzdaki her birey başarı ile dere yatağına dolayısı ile kemerin ayaklarına inmeyi başardı. Bu kemer çok dik yamaçlı bir dere yatağı vadisinde. mandra deresi bölgenin en iştahlı majör deresi olduğundan kemer dibi manzarası müthiş keyifli. Arkadaşlarımıza burada 20 dakikalık görsel alımı molası verdik. saatlerimiz 16:00'a yaklaşıyor ve bizim köye son araca yetişmek için vaktıimiz de daralıyordu. Hemen yukarı yine sert bir çıkış yaptık. Yine ip yardımıyla orman içi ham yola çıktık.
Şunu belirteyim; inişimiz 64 metre çıkışımız ise 110 metrelik yer yer %80 derece diklikler dikte ediyordu. Grubumuz bu dik açıları "banamısın" demeden indi ve çıktı. İşte o yüzden bu grup her türlü alkışı hak eden takdire şayan bir ekipti. Tırmanış ve ham yola ulaştıktan sonra gruba nabız düşürme ve su molası verdik.10 dakikayı bulmayan bu kısa molada tasarladığım rota üzerinden devam etsem köye mesafemiz 5,5 km idi. Yürüyüş hızımız ister istemez ilk anlardaki gibi olmayacaktı. 4 km'ye düşeceğini hesaplayarak köye ulaşmamız 1 saatten fazla sürecekti. saatlerimizde 16:15 idi. Aracımız ise köye 17:45'de gelecek.. Her zaman yürüyüş sonrası el yüz yıkama üst değiştirme bir yorgunluk çayı veya kahvesi içmek faaliyet sonrası kadayıf üzerine kaymak olduğu hesabıyla bizim köyde olmamız gereken zaman 17:00 veya 17:15 olmalı idi. Kısa durum değerlendirmesi yapıp alternatif ve daha kestirme olan yeni bir rota tasarladım. Bu rota bize nerden baksanız yarım saat kazandıracaktı. Öyle de yaptık. Alternatif rotadan devam ettik ve köye 17:00'da ulaştık. 40 dakikalık zamanda herkes şahsi bakımını yaptı; çayını kahvesini içti ve araca arzu ettiğimiz şekilde bindik. Son bölümde yaptığımız rota revize çalışması ile 18 km olacağını düşündüğümüz rota, 16;30 km'ye düşmüş oldu.
Baharın tüm güzelliklerini gördüğümüz, şirin Gümüşpınar köylülerinin hoş sosyolojileri ile sohbetler ettiğimiz, iki antik su kemerine saygı duruşunda bulunduğumuz ve asla unutamayacağımız güzel bir doğa yürüyüşünü daha tamamlamanın mutluluğu ile evlerimize döndük.
Bir başka yürüyüş makalesinde görüşmek üzere...