Activity

Cibali-balat eski istanbul turu

Download

Trail photos

Photo ofCibali-balat eski istanbul turu Photo ofCibali-balat eski istanbul turu Photo ofCibali-balat eski istanbul turu

Author

Trail stats

Distance
4.33 mi
Elevation gain
407 ft
Technical difficulty
Moderate
Elevation loss
407 ft
Max elevation
158 ft
TrailRank 
43 5
Min elevation
-7 ft
Trail type
Loop
Moving time
one hour 22 minutes
Time
3 hours 56 minutes
Coordinates
1024
Uploaded
January 6, 2023
Recorded
January 2023
  • Rating

  •   5 1 review
Be the first to clap
1 comment
Share

near Fener, İstanbul (Türkiye)

Viewed 217 times, downloaded 2 times

Trail photos

Photo ofCibali-balat eski istanbul turu Photo ofCibali-balat eski istanbul turu Photo ofCibali-balat eski istanbul turu

Itinerary description

Cibali-balat eski istanbul turu

Waypoints

PictographPhoto Altitude 3 ft
Photo ofEpifani Bayramı Photo ofEpifani Bayramı Photo ofEpifani Bayramı

Epifani Bayramı

Epifani Bayramı Hz. İsa'nın, mesih olduğunu müjdeleyen yıldızın belirmesiyle üç kralın peygamberi ziyaret ettiği ve vaftiz edildiği gün olarak kabul edilir. Miladi Takvimi benimseyen Hristiyanlara göre Epifani Bayramı, Ortodoksların Noel'i kutladığı 7 Ocak'a denk gelirken, Jülyen Takvimi'ni benimseyen Hristiyanlar ise Epifani Bayramı'nı 19 Ocak'ta kutluyor. Epifani Bayramı dolayısıyla Hz. İsa'nın vaftiz edilişini sembolize eden 'denizden haç çıkarma' törenleri düzenleniyor. Törende, bir din adamı tarafından buz gibi sulara atılan haçı çıkarmak için Hristiyan gençler birbiriyle yarışıyor ve haçı çıkarmayı başaran kişinin bir yıl boyunca hastalık yüzü görmeyeceğine inanılıyor.

Photo ofAya Yorgi Patrikhane Kilisesi Photo ofAya Yorgi Patrikhane Kilisesi Photo ofAya Yorgi Patrikhane Kilisesi

Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi

Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi veya Aziz Yorgi Katedrali Türkiye'de İstanbul iline bağlı Fatih ilçesinin Fener semtinde bulunan ve İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne ev sahipliği yapan kilisedir. Dünya çapında 300 milyon Ortodoks Hristiyanın manevi lideri olarak kabul edilen Ekümenik Konstantinopolis Patrikhanesi'nin merkezi olmuştur. Kilisede Hristiyanlığa ait İsa'nın Kudüs'te zincirlenerek kırbaçlandığına inanılan taş bir kutsal emanet olarak yer almaktadır Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi denilen Aziz Georgios Manastırı Kilisesi, Patrikhane Kilisesi olarak kullanılmaya başlandıktan sonra 1614 yılında tekrar inşa edilerek biraz daha büyük bir yapı haline getirilmiştir.

PictographMonument Altitude 47 ft
Photo ofKamera müzesi Photo ofKamera müzesi Photo ofKamera müzesi

Kamera müzesi

Bir çok kamere çeşidinin müze ortamında sunulduğu hoş nezih bir kafe

PictographMonument Altitude 107 ft
Photo ofÖzel Fener rum lisesi ve ortaokulu Photo ofÖzel Fener rum lisesi ve ortaokulu Photo ofÖzel Fener rum lisesi ve ortaokulu

Özel Fener rum lisesi ve ortaokulu

Kirmizi Mektep veya Mekteb-i Kebir olarak da anilan Özel Fener Rum Lisesi ve ilkögretim Okulu Fransa'dan getirilen kirmizi tudlalar ile simdiki binasi insa edildi@i icin halk arasinda kirmizi mektep olarak anilmaktadir. istanbul'un 1453 yilinda fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in 1454 yilinda Ortodokslarin editimlerini kendi dillerinde yapabileceklerine dair bir ferman vermesinden sonra Fener seminde bir okul kurularak egitim ve ögretime basland. Zaman içinde Patrikhane Akademisi ve Rum Mekteb-i Kebiri adlan ile anilan okula Osmanlilar genis imkanlar sagladilar. Okul 1861'de klasik egitim veren bir liseye dönüstü. Simdiki görkemki binasi 1881'de Mimar Konstantin Dimadis tarafindan insa edildi. Okulun arsasi yine nu okul mezunu Moldova Prensi Dimitri Kantemir tarafindan bagislanmistir. Okul giris ve üç kattan olusan bir yapiya sahiptir. Kubbesi yerden 40 metre yükseklide sahip olup 3.020 metrekare kullanilabilir alana sahiptir. Kusbakisi görünüsünün ise kartali andirdigi söylenmektedir.Kirmizi Mektep veya Mekteb-i Kebir olarak da anilan Özel Fener Rum Lises ve ilkögretim Okulu Fransa'dan getirilen kirmizi tudlalar ile simdiki binasi insa edildigi için halk arasinda kirmizi mektep olarak anilmaktadir. istanbul'un 1453 yilinda fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in 1454 yilinda Ortodokslarin egitimlerini kendi dillerinde yapabileceklerine dair bir ferman vermesinden sonra Fener semtinde bir okul kurularak egitim ve ögretime baslandi. Zaman içinde Patrikhane Akademisi ve Rum Mekteb-i Kebiri adlari ile anilan okula Osmanhilar genis imkanlar sagladilar. Okul 1861'de klasik egitim veren bir liseye dönüstü. Simdiki görkemki binasi 1881'de Mimar Konstantin Dimadis tarafindan insa edildi. Okulun arsasi yine nu okul mezunu Moldovya Prensi Dimitri Kantemir tarafindan bagislanmistir. Okul giris ve üç kattan olusan bir yapiya sahiptir. Kubbesi yerden 40 metre yükseklige sahip olup 3.020 metrekare kullanilabilir alana sahiptir. Kusbakisi görünüsünün ise kartali andirdig söylenmektedir.

PictographMonument Altitude 57 ft
Photo ofDimitri cantemir müzesi Photo ofDimitri cantemir müzesi Photo ofDimitri cantemir müzesi

Dimitri cantemir müzesi

Batı dünyasının Dimitrie Cantemir, Osmanlılar’ın Dimitri Kantemiroğlu diye andığı bu ilginç adam, 26 Ekim 1673’te, bugünkü Romanya’nın sınırları içinde yer alan Felciu’da (Silişteni) doğdu. Silişteni, eski Boğdan sınırları içinde yer alan küçük bir kasabaydı. Bölgenin ahalisi, voyvodalarını yani prenslerini, Babıali tarafından onaylanmak koşuluyla kendileri seçiyordu. Kantemiroğlu’nun babası Konstantin Kantemiroğlu, orta halli bir toprak sahibiydi. Soylu bir aileden gelen annesi okuma yazma bilirdi fakat babası sadece imza atabilecek kadar eğitimliydi. Zeki, dengeli, tecrübeli ve cesur bir komutan olarak Osmanlılar’ın gözüne girmeyi başarmıştı. Yerli boyarlar (soylular), 1687’de Konstantin Kantemiroğlu’nu voyvoda olarak seçtiklerinde Osmanlı hiç tereddüt etmeden onay verdi. Eflak ve Boğdan’a voyvoda seçilenler oğullarından birini İstanbul’a rehine olarak gönderirlerdi. Sultana karşı herhangi bir itaatsizlik ya da isyana kalkışmaları durumunda bu çocuklar kellelerini kaybederdi. Babası voyvoda seçildiğinde Dimitri henüz 12 yaşında olduğundan büyük abisi Antiyoh’u İstanbul’a gönderdiler. Üç sene sonra Antiyoh Boğdan’a dönerek yerini Dimitri’ye bıraktı. Fener’de Boğdan prensliğinin sarayına yerleşen genç adam, tam 22 yıl boyunca İstanbul’da ikamet etti. Şimdiki adı Fener Rum Lisesi olan Patrikhane Akademisi’nde eğitimine başladı. Burada Antik Yunan ve Latin kültürüyle, Bizans ağırlıklı Ortodoks kültürünü, Enderun’da ise Osmanlıca, Farsça, Arapça dillerini ve matematiği öğrendi. Babası Konstantin çok iyi flüt çaldığından, küçük yaştan itibaren müziğe ilgisi vardı. Bu ilgi İstanbul’da da devam etti. Kemani Edirneli Ahmet Çelebi’den müziğe ait bilgiler aldı, Tamburi Angeliki’den ise tambur öğrendi, ayrıca ney üflemeye, besteler yapmaya başladı. Bu arada batı nota sistemini araştırmaya koyuldu. Kantemiroğlu’na kadar Osmanlılar, nota bilmedikleri için müzik eserlerini kayıt altına alamıyor, kuşaklar arasında kulaktan kulağa aktarılarak korumaya çalışıyorlardı. Dimitri, bu duruma son vermek ve Türk musikisi eserlerini binlerce yıl ötesine taşımak için "ebcet notası" adını verdiği bir sistem geliştirdi. Sayılarla yapılan bu sistemle aralarında kendi bestelerinin de yer aldığı tam 349 eseri notalara geçirmeyi başardı. Aralarında felsefe ve müzik eserleri de bulunan çok sayıda kitap yazdı. BOĞDAN BEYİ OLUNCA İSYAN BAŞLATTI 1693’te babasının yerine Boğdan beyliğine seçildi. Ama hakkındaki şüpheler üzerine prensliğine ancak 1710’da kavuşabildi. Ülkesine döndükten sonra yaptığı ilk iş, Boğdan Prensliğini süresiz olarak kendisi ve sonra da evlatları için Rus Çarı’ndan istemek oldu. Çar Büyük Petro bu teklifi kabul etti. Dimitri Kantemiroğlu bir kısım boyarla beraber Osmanlı yönetimine isyan bayrağı açtı. Aynı yıl çıkan Osmanlı-Rus Savaşında Büyük Petro yenilince Kantemiroğlu Boğdan beyliğinden azledildi. Canını kurtarmak için Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı. Hayatının kalan kısmını Rusya’da geçirdi. Rusya’dayken Osmanlı tarihi hakkında yazdığı bir eseri ve diğer kitapları sayesinde Rus edebiyatının başlangıcına sebep olduğu ileri sürülmüştür. Dimitri Kantemiroğlu, 1723 yılında bugünkü Ukrayna’nın Harkov kentinde öldü. Naaşı 200 yıl sonra 1935 yılında ülkesi Romanya’ya gönderilerek Yaş kentinde tekrar toprağa verildi.

PictographMonument Altitude 60 ft
Photo ofRenkli merdivenler Photo ofRenkli merdivenler Photo ofRenkli merdivenler

Renkli merdivenler

Photo ofmetroloji filistin ortodoks kilisesi (ayios yeoryios)

metroloji filistin ortodoks kilisesi (ayios yeoryios)

Metroloji Kilisesi, İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı Balat semtinde bulunan bir kilisedir. Balat'ın bir Ortodoks Kilisesi olmasına rağmen, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlı olmayıp, Kudüs Ermeni Patrikhanesi'ne bağlıdır. Diğer adı ayios yeoryios metokhion olarak geçmekte. Geçmişi 1132 yılında bizans dönemine kadar uzaniyor. 1728'de yanmış ve 1730 yılında yeniden inşaa edilmiş. arşimed’in 10. yüzyıldan kalma çalışmalarının yer aldığı orjinal parşömenlerinin bulunmuş olması da kiliseyi ilginç kılan bir diğer özelliğidir. buradan çıkan parşömenlerde, arşimed’in küre, silindir ve spiraller üzerine çalışmaları, düzlemlerin dengesi ve çemberlerin ölçümü gibi hesaplamalar varmış. 1906’da kopenhag üniversitesi’nden gelen bir profesör tarafından ortaya çıkarılmış ama sonrasında türkiye’den bir şekilde kaçırılmış. 1998’de new york’ta bir açık arttırmada 2 milyon dolara satılınca yeniden ortaya çıkmış.

PictographMonument Altitude 41 ft
Photo of1200 derece cam atölyesi Photo of1200 derece cam atölyesi Photo of1200 derece cam atölyesi

1200 derece cam atölyesi

Cam işçiliği yapılan ve eğitim de veren bir mekan

Photo ofPanagia Paramythia kilisesi Photo ofPanagia Paramythia kilisesi Photo ofPanagia Paramythia kilisesi

Panagia Paramythia kilisesi

Panagia Paramythia Rum Ortodoks Kilisesi, 20. yüzyılın ortalarına kadar ağırlıklı olarak şehrin Rum cemaatinin yoğun olarak yaşadığı İstanbul'un Fener semtinde yer almaktadır. Kilise, şu anda Vatopedi Manastırı'nda (Athos Dağı, Yunanistan) bulunan mucizevi 9. yüzyıl başı Meryem Ana ikonasına adanmıştır. “Taziye" anlamına gelen "Paramythia" ithafı, mucizevi kabul edilen bu ikona atıfta bulunmakta olup Doğu Ortodoks ayin takviminin 21 Ocak'ında gerçekleştirilen bir kutlamayla ilişkilendirilmektedir.  Panagia Paramythia Kilisesi 1578 yılında inşa edilmiştir. Patrikhanenin Theotokos Pammakaristos Kilisesi'nden çıkarılmasından sonra, 1587'de Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi burada barındırıldığı için özel bir tarihi öneme sahiptir. Kilise, 1597 yılına kadar patriklik merkezi olarak kullanılmıştır.

Photo ofTahta minare cami Photo ofTahta minare cami Photo ofTahta minare cami

Tahta minare cami

Fatih Sultan Mehmed Han tarafindan H. 863 / 1458 tarihinde insa ettirilmistir. Yakinindaki Tahta Minare hamami da Fatih vakfindandir. Zamanla harap olan câmi 1865 vilinda Kantarizade Halil Aga tarafindan ihya edilmistir. Evvelce tahta olan minaresi câmiye ve mahalleye isim olmustur. son cemaat yerini ahsap çati orter. 1957 yilinda da bir tamir geçirmistir.

Photo ofTuri Sina kilisesi Photo ofTuri Sina kilisesi Photo ofTuri Sina kilisesi

Turi Sina kilisesi

İstanbul’da Hz Muhammed (S.A.V)’in el izi var… Kilisenin adı Tur-i Sina Kilisesi. Balat Mürsel Paşa Caddesi No: 134’dedir. Kilisenin tarihi 14. yüzyılın ilk yarısına uzanmaktadır. 1593 yılında harap bir halde olduğu ve tamir için ayrılan paranın başka bir kiliseye aktarıldığı (yönetimdeki değişiklikler dolayısıyla). 1623 sayılı bir fermanla sahiplik ve tamir belgesi verilmiştir. 1640 yılında yanmıştır. Kilise 1670 yılında İskenderiye Pariktiliği’ne ait iken 1686’da Rusya’nın müracaatı ile Sina Manastırı’na devredildi. Ve bu yıl Rusların yardımı ile yeniden inşa edilir. Zamanla harap olan kilise 1729 yılında Sina Manastırı tarafından yeniden yaptırılır. 1730 tarihinde yine yandığından Giritli Nikeforos tarafından yaptırılmıştır. Kilise 1851/ 1852 ve 1855 tarihinde tamir görmüştür. Tur-i Sina keşişlerinin barındığı bir kilise olarak tanınmıştır. Kilise (Halen İstanbul Patrikliğine değil) Sina Başkonsolosluğu’na bağlı olup Sina Dağı’ndaki Saint Katerlina Manastırı’nın Metokhion’udur. Ancak Tur-i Sina Manastırı Aya Yani Kilisesi Ruhani Kurulu’nun 03.06.1986 tarihli yazısında kilisenin Yavuz Sultan Selim’in emriyle inşa edildiği belirtilmiştir. Ayrıca kapı üstündeki el tasvirini Hz. Muhammed’in elini temsil ettiği şifahen belirtilmiştir. Kaldı ki, İslam kaynakları da bu hususu teyid etmektedir. Saint Katerine (Tur-i Sina Manastırı) Hz. Muhammed (S.A.V)’e 12 yaşında iken Papaz Bahira, 25 yaşında iken Papaz Nestura tarafından gördükleri alametler neticesi peygamberliğini müjdeledikleri ve uyarladıkları manastırdır.

Photo ofAhrida Sinagogu Photo ofAhrida Sinagogu

Ahrida Sinagogu

Ahrida Sinagogu, İstanbul'un Fatih ilçesi Balat mahallesi Kürkçü Çeşme Sokağı'nda yer alan sinagogdur. 15. yüzyılın başlarında yapılan ve adını, kurucularının İstanbul'a göçettikleri bugün Kuzey Makedonya’da yer alan Ohri kentinden alan sinagog, bugün de İstanbul'daki en geniş kapasiteli sinagogdur. Romanyotlar tarafından kurulan bu sinagog, Romanyotlar Sefaradların altında asimile olmalarıyla zamanla Sefarad sinagogu haline gelmiştir. Tuğla ve yığma taştan inşa edilmiştir. Sinagogun tevası (dua kürsüsü) bir gemi pruvasını andırır. Yapının avlusunda bir midraş (okul) bulunmaktadır. Sabetaycıların peygamberi Sabetay Sevi'nin İstanbul'da ibadet etmek için ziyaret ettiği tek sinagogdur. Doksanüç Harbi esnasında Rus ordularına karşı savaşan Türk askerleri için dua tertip edilmiş, söz konusu törene ilişkin ayrıntılı haberler The Illustrated London News gazetesinde ve L'Illustration dergilerinde de yayımlanmıştır. Ahrida Sinagogu Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 16 Eylül 1987 tarihli kararı ile koruma altına alınmıştır.

Photo ofBalat Yanbol Sinagogu Photo ofBalat Yanbol Sinagogu

Balat Yanbol Sinagogu

Yanbol Sinagogu;  İstanbul Suriçi Haliç’in güneyinde Balat semtinde 15.yüzyıl başlarında Romanyot Yahudileri tarafından inşa edilmiştir. Romanyot Yahudileri Bizans İmparatorluğu zamanında Bizans topraklarında yaşamış Yahudilerdir. İspanya’dan göç etmek zorunda kalan Yahudiler İstanbul’la beraber çeşitli Osmanlı şehirlerine yerleşmişlerdir. Daha sonra bir kısmı bu şehirlerden İstanbul’a göçmüşlerdir. Bu sinagogta Bulgaristan’ın Yanbolu şehrinden gelen yahudiler tarafından kullanılmıştır. Bugün bu Sinagog kapalıdır. Sadece önemli bayramlarda ve bazı Şabat dualarında kullanılmaktadır. Sinagogun merkezinde bulunan tevanın tavanının yükseltilmiş kısmına bakanlar, burada Kudüs tasviri yerine Yanbol’dan tasvirlerini görürler. Buda cemaatin köklerini ve kimlik bilincini sürekli olarak canlı tutmak içindir.

Photo ofBalat Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi Photo ofBalat Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi Photo ofBalat Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi

Balat Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi

stanbul’un fethinden sonra bazı rum kiliseleri camiye dönüştürülüyorken bazı kiliseler de Ermeniler’e devredildi. Bunlardan olan Balat’taki Surp Hıreşdagabed kilisesi de 1628’de Ermeniler’e devredilmiştir. Devir tarihi konusunda iki veri bulunmaktadır. Kudüs’deki Patrik Krikor Baronder’in notlarına göre, kilise 1631’de devredilmiştir, oysa Yeremya Çelebiye göre bu tarih 1636dır. Kilise devirden sonra Rahip Arisdages ve Divrikli Asdvadzadur Bolbolci gözetiminde onarıma tabi tutuldu. 1692’de vuku bulan yangından sonra Fermanla yeniden inşa edilerek ziyaretgah olarak kullanılan Kilise, 1729 Balat yangınında küle döndü. Daha sonra ise mimar Melidon Ağa tarafından ahşap olarak inşa edilip 1730’da Patrik Hovhannes Golod’un eliyle kutsanarak ibadete açıldı. Balat’ta birbirini takip eden yangınlardan sonra kilise ahşap yapıda yeniden inşa edildi.1827’de tekrar yangına kurban giden Kilise binası, Sultan II. Mahmut’un fermanıyla beşinci kez, gelecekteki muhtemel yangınlardan korumak için bu sefer kargir olarak inşa edildi. Açılışı ise 1835 yılında Patrik Sdepanos III. tarafından gerçekleştirildi. 1900’da küle dönen Karagümrük S. Hovhan Vosgeperan kilisesinin “Çarkhapan Surp Asdvadzamayr” resmi Patrik Mağakya’nın emriyle Balat kilisesine nakledilerek Ana Sunağın sağında bulunan sunağa yerleştirilmiştir. Geçmişte Karagümrük’teki “Küçük Armaş” ismiyle bilinen kilisede olduğu gibi, bugün de imanlılar Haç’ın Yüceltilmesi Yortusu’ndan önceki cumartesi günü kiliseye giderek dua ederler. 2006 yılında Kilise’nin ayazmasında gerçekleştirilen bir onarım esnasında ortaya çıkan Surp Ardemios ve Surp Pepron isimli azizlerin relikleri de ziyaret edilmektedir. Kilise 2005 yılında bir onarım geçirerek Patrik Mesrop II. Hazretleri’nin eliyle kutsanmış ve ibadete açılmıştır. Kilise’nin son onarımı 2012 yılında gerçekleştirilerek Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan tarafından kutsanarak ibadete açılmıştır.

Photo ofKhorenyan Ermeni İlkokulu Photo ofKhorenyan Ermeni İlkokulu Photo ofKhorenyan Ermeni İlkokulu

Khorenyan Ermeni İlkokulu

Kagir yapı, okul olarak inşa edilmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında iki ayrı yangın geçirmiştir. Bir süre okul olarak kullanıldıktan sonra sabun imalathanesi ve tütün deposu işlevi de görmüştür.

Photo ofFerruh Kethuda cami Photo ofFerruh Kethuda cami Photo ofFerruh Kethuda cami

Ferruh Kethuda cami

Ferruh Kethüda Camii;  İstanbul Suriçi Fatih Ayvansaray Mahkemealtı Caddesi ile Kahkaha sokağın kesiştiği noktada 1562-1563 yıllarında dönemin Sadrazamı Semiz Ali Paşa’nın kethüdası Ferruh Efendi tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilmiştir. Mimar Sinan'ın eseri olan cami, tevhithane, tekke bölümleri, mahkeme binası ve çeşmeden ibarettir. Osmanlı döneminde Halvetiyye tarikatının Sünbüliye koluna ait bir tekke olarak da kullanıldığı için Balat Tekkesi adıyla da ünlenmiştir. Tekkeye ait diğer bölümler zaman içinde yıkılıp ortadan kalkmıştır. Külliyeden günümüze sadece cami ve çeşme kalabilmiştir.

PictographWaypoint Altitude 34 ft
Photo ofBalat Salı pazarı Photo ofBalat Salı pazarı Photo ofBalat Salı pazarı

Balat Salı pazarı

PictographWaypoint Altitude 35 ft
Photo ofBalat Turşucusu Photo ofBalat Turşucusu

Balat Turşucusu

Balat'ta bulunan Tarihi turşucuda her çeşit turşuyu en lezzetlisinden bulabilirsiniz.

PictographWaypoint Altitude 36 ft
Photo ofFaLan FiLan Mezat Photo ofFaLan FiLan Mezat Photo ofFaLan FiLan Mezat

FaLan FiLan Mezat

içerde çay içerken oturduğunuz sandalyeyi de satın alabileceğiniz bir mekan

Photo ofHacı İsa cami Photo ofHacı İsa cami Photo ofHacı İsa cami

Hacı İsa cami

Fatih Sultan Mehmet’in sancaktarlarından Hacı İsa tarafından, 1465-1466 yılları arasında mescit olarak yaptırılmıştır. 1742 yılında da Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa minder koydurarak mescidi camiye çevirtmiştir. Diğer ismi, Kürkçü Mescidi’dir. Hacı İsa Camii, 1894 depreminde yıkılmış, Sultan Abdülhamid döneminde o devrin mimarisine uygun olarak yeniden yaptırılmıştır.

PictographReligious site Altitude 159 ft
Photo ofMolla aşkı cami Photo ofMolla aşkı cami Photo ofMolla aşkı cami

Molla aşkı cami

MOLLA ASKÌ CÂMi Fatih devri bilgin, sair ve devlet adami Ni'me'|-ceysten Aski Mehmed Efendi tarafindan insa ettirilmistir. Mescidin giris kapisinda kitabede Fatma Hanim tarafindan H. 1238/1822'de ihya edildigi bildirilmektedir. Yuvarlak kemerli ince uzun pencerelerinin üslubundan Il. 11. Abdülhamid doneminde de bir tamirat gördügi anlagilmaktadir. ilk yapildigi odönemden bir iz kalmayar kâgir duvarli, ahsap çatili câminin bânisinin kabri mihral duvan önündedir.

PictographWaypoint Altitude 129 ft
Photo ofMolla aşkı teras cafe Photo ofMolla aşkı teras cafe Photo ofMolla aşkı teras cafe

Molla aşkı teras cafe

Balat ta Güzel bir manzarası olan ancak yüksekte kalan bir kafe

Photo ofayi strati taksiarhi rum ortodoks kilisesi

ayi strati taksiarhi rum ortodoks kilisesi

kilise 1600 yillik arnavutkoy semtinin ilk kilisesi. hac planli, buyuk kubbeli ve gorkemli can kuleli gorunumu ile istanbul'da osmani doneminde yapilmis en buyuk rum kiliseleri arasina girmistir. kilise deprem ve yanginlar gecirmistir. megarevma dan arnavutkoy'e adli kitapta kilisenin basindan gecenler soyle anlatiliyor: 1677'de ilk tamiri gormus.18. yuzyildaki yanginlarda iki kez yanmis. tabani mermer, duvarlari tugla ve catısı kiremit olan yapi 1796'da tamirattan bir yıl sonra bahcesindeki agaclarla beraber yanmis. yenilenen kilise 1798'de tekrar ibadete acilmis ancak kisa bir sure sonra tekrar yanmis. padisah 3. selim zamaninda tekrar yapilan kilisenin boyutları bu kez daha buyuk tutulmus, ancak maddi imkansizliklardan kilisenin tamamlanmasi 19. yuzyilin ortalarina dek sarkmis. koy halkinin yardimlari ile 1834 ve 1845'te iki defa tamir edilen kilise tamirden sonra,1894 istanbul depremine kadar sadece 50 yil kullanilabilmistir.

PictographWaypoint Altitude 112 ft
Photo ofMerdivenli fener evleri Photo ofMerdivenli fener evleri Photo ofMerdivenli fener evleri

Merdivenli fener evleri

Altı adet cumbalı iki katlı sıra evden oluşmaktadır. Restorasyonları tamamlanan evler değişik renklerde boyanarak turizme kazandırılmış; fotoğraf çekim noktası haline gelmişlerdir.

PictographWaypoint Altitude 32 ft
Photo ofKadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Photo ofKadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Photo ofKadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı

8 Mart 1990’da tüzel kişiliğini kazandıktan sonra, 14 Nisan 1990’da, İstanbul’un Haliç-Fener semtinde tarihi binada hizmete açılmıştır Vakıf, 14 Nisan 1990 tarihinde, Haliç-Fener semtinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tahsis ettiği ve bugün de kullanılan tarihi binada hizmete açıldı. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın 1990'dan beri süren çalışmaları kurucu üyeleri Aslı Davaz, Füsun Akatlı, Füsun Ertuğ, Jale Baysal ve Şirin Tekeli tarafından başlatılmış olup, kuruluş aşamasında Vakfın hukuki kuruluş süreci Av. Ruhsar Erten, mali kuruluş süreci İmren Sipahi tarafından yürütülmüştür. Türkiye’nin ilk ve tek kadın merkezli arşiv ve kütüphanesi olan Vakıf, koleksiyonları Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de kadınlara ait ya da kadınlarla ilgili eserleri, belgeleri barındırması açısından, önemli bir bilgi ve belge merkezidir. Yazılı, işitsel, görsel ve üç boyutlu materyalleri/belgeleri sağlayarak arşiv ve koleksiyonlarını oluşturan Vakıf, kadınlara dair günlük ve özel yaşamla ilgili kaynakları elde etmek için özenle çalışır. Bu kaynaklar, kadınların kişisel arşivleri, aile evrakları ve arşivleri, mektuplar, günceler; kadın örgütlerinin kampanyaları ve kayıtları, sanat eserleri, kadınların otobiyografileri ve biyografileri, filmler, fotoğraflar, videolar, afişler, efemera, sözlü tarih kayıtları ve transkripsiyonları olup, kadınlar hakkında başka hiçbir yerde bulunamayacak çok değerli bilgi kaynaklarını oluşturur. Vakıfta; Özel Arşivler, Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri, Efemera, Gazete Kupür, Afiş, Görsel, Nadir Eserler, Sözlü Tarih, Kitap, Süreli Yayın, Tez, Makale, Sanat Eserleri, Kadın Yazarlar, Kadın Sanatçılar ve İşitsel başlıkları adı altında 16 koleksiyon yer almaktadır

PictographMonument Altitude 28 ft
Photo ofHaliç sanat Resim müzesi Beltur cafe Photo ofHaliç sanat Resim müzesi Beltur cafe Photo ofHaliç sanat Resim müzesi Beltur cafe

Haliç sanat Resim müzesi Beltur cafe

Restorasyonunun bitmesinin ardından 26.12.2022 tarihinde Haliç Sanat olarak açıldı.

Photo ofSaint Stephen’s Orthodox Church Photo ofSaint Stephen’s Orthodox Church Photo ofSaint Stephen’s Orthodox Church

Saint Stephen’s Orthodox Church

DEMIR KILISE "SVETI STEFAN" «Sveti Stefan" Demir kilise bahsi geçtiginde heyecan duymayan Bulgar kalbi yok denecek kadar azdir. Sanh bir geçmise sahip olan bu anit kilise Bulgaristan veya her nerede yasarsa yasasin kendini Bulgar hisseden herkesin gurur ve güven vesilesidir. "Altin Boynuz" Haliç kiyisinda, Fener seminde yükselen bu kilise, eski ve ebedi sehrin tacindaki bir inci tanesi gibi dikkatleri üzerine eker. Prens Stefan Bogoridi'nin bagisladigi arazi ve üzerindeki ahsap hane, Istanbul'daki Bulgarlarin gönüllù yardimlaryla kiliseye dönüstürülür. 9 Ekim 1849 yilinda Slavca dilinde bir ayinle takdis edilen kilise ve iki sene sonra karsisina insa edilen meth binas Bulgarlarin kültürel ve dini bilincinin uyanisinin besigi olurlar. Bulgarlarin, Osmanh imparatorlugu sinirlar dahilinde ilk defa ayri bir dini cemaat olarak tanindigi 28 Subat 1870 tarihli fermanilk olarak burada okunur, kisa bir süre sonraysa baska bir fermanla Bulgar Eksarhanesi kurulur:

Photo ofDemir kilise Photo ofDemir kilise Photo ofDemir kilise

Demir kilise

DEMIR KILISE "SVETI STEFAN" «Sveti Stefan" Demir kilise bahsi geçtiginde heyecan duymayan Bulgar kalbi yok denecek kadar azdir. Sanh bir geçmise sahip olan bu anit kilise Bulgaristan veya her nerede yasarsa yasasin kendini Bulgar hisseden herkesin gurur ve güven vesilesidir. "Altin Boynuz" Haliç kiyisinda, Fener seminde yükselen bu kilise, eski ve ebedi sehrin tacindaki bir inci tanesi gibi dikkatleri üzerine eker. Prens Stefan Bogoridi'nin bagisladigi arazi ve üzerindeki ahsap hane, Istanbul'daki Bulgarlarin gönüllù yardimlaryla kiliseye dönüstürülür. 9 Ekim 1849 yilinda Slavca dilinde bir ayinle takdis edilen kilise ve iki sene sonra karsisina insa edilen meth binas Bulgarlarin kültürel ve dini bilincinin uyanisinin besigi olurlar. Bulgarlarin, Osmanh imparatorlugu sinirlar dahilinde ilk defa ayri bir dini cemaat olarak tanindigi 28 Subat 1870 tarihli fermanilk olarak burada okunur, kisa bir süre sonraysa baska bir fermanla Bulgar Eksarhanesi kurulur:

Comments  (1)

  • koraycitak Nov 2, 2023

    I have followed this trail  verified  View more

    Güzel bir rota

You can or this trail