BÜYÜKADA DOĞA YÜRÜYÜŞÜ (13 km)

PARKUR BİLGİLERİ:
Yürüyüş Mesafesi: 12 km. (Ring)
Zorluk Derecesi: Orta
Yürüyüş Süresi: 6 saat (molalar dahil)
Prens Adaları olarak adlandırılan adaların içerisinde en büyüğü olan Büyükada, İstanbul’un en turistik yerlerinden biridir. Rengarenk begonvillerle donatılmış sokaklarında bisiklet sürmek, tarihi köşklerini yakından keşfetmek, masmavi plajlarında yüzmek… Tüm doğal güzelliklerinin yanı sıra kültürel ve mimari dokusuyla da her zaman ziyaretçileri etkisi altına almayı başarıyor.
Büyükada Rum Yetimhanesi :
Manastır Tepesi’nde yer alan Rum Yetimhanesi, adanın en etkileyici tarihi yapılarından biridir. Büyükada’da gezintiye çıkan herkesin mutlaka gördüğü ve gördüğü anda etkilendiği yapı, 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından inşa edilmiş. Tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edildiği için, dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olma özelliğine sahip. Ayrıca bazı kaynaklarda; Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük ikinci ahşap binası olarak yer aldığı söyleniyor. Üç kısımdan oluşan yetimhanenin yan bölümleri 6, ana bölümleri ise 5 katlıdır.
İçerisinde; 106 oda, mutfak, kütüphane, ilkokul ve çeşitli meslek okulları bulunuyordu ve en önemlisi de çocuklar çok güzel bir eğitim veriliyordu. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında göçmenlere hizmet veren yetimhane, daha sonralarda da Rusların sığınağı haline gelmiş ve yetimhanenin kaderi değişmeye başlamış. Ruslar, soğuktan korunmak adına binanın ahşap kaplamalarını söküp yaktıkları için, bina gittikçe zarar görmeye başlamış. Kıbrıs Savaşı döneminde ise, bina tamamen kapatılmış ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş.
Bina harabe ve içi boş olsa da, merdivenlerdeki el emeği oymalar, günden güne çürüyen piyano, öğrenci kayıtları, öğrencilerin isimlerini kazıdığı sıraları görüpte etkilenmemek daha doğrusu hüzünlenmemek elde değil. Yıkılma tehlikesi olduğu için, çitlerle çevrili olan binaya aslında giriş yasak. Ancak bazen yetimhanenin bekçisi bahçesini ve çevresini dolaşmanıza izin verebiliyor. Her ne kadar terk edilmeye yüz tutmuş olsa da, mutlaka uğramanız gereken yerler arasında yerini alıyor.
Aya Yorgi Kilisesi: Aya Yorgi Manastırı, Büyükada'da yer alan manastır. Patrikhane kayıtlarından elde edilen bilgilere göre Aya Yorgi Manastırı'nın inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır.
Adakule: En ilgi çekici manzaraya sahip tepelerden biri olan Adakule, Büyükada’nın yangın kulesidir. Orman Genel Müdürlüğü’ne ait beş katlı olan bu yangın kulesi, her yıl Nisan ayından itibaren çalıştırılmaya başlanır. Kulede yer alan termal kameralar sayesinde herhangi bir yangın riskiyle karşılaşıldığında, itfaiye ve orman ekipleri müdahale etmek için devreye girer.
Büyükada’nın en yüksek tepesinde yer aldığı için ulaşımı zor gibi düşünülse de, aslında çok kolay. Aya Yorgi Kilisesi’ne giden yolun sonunda sağa doğru kıvrılan patika yolu takip etmeniz yeterli, sonrasında bu büyüleyici manzarayla karşılaşıyorsunuz. Yücetepe kadar çok bilinmese de, Büyükada manzarasını en güzel şekilde izleyebileceğiniz yerlerden biridir.
Deniz seviyesinden 202 metre yükseklikte yer alan kuleden, Rum Yetimhanesi’nin ve Heybeliada’nın manzarasını görebiliyorsunuz. Sadece bu kadar mı, hayır! 2006 yılında restore edildikten sonra kullanıma açılan kulede, panoramik manzaralı toplantı salonları inşa edilmiş ve böylece İstanbul’un nefes kesen manzarasını doyasıya seyredebilme şansı elde edebiliyorsunuz.
Sedef Adası: Prens Adaları içinde en küçüğü olan Sedef Adası, diğer adalara göre daha az gezilecek yere sahiptir. Çünkü adanın bir kısmı özel mülke aittir. Ancak adanın manzarası ve denizinin oldukça temiz olması, sık sık ziyaret edilmesini açıklayacak türde. Adada; Sedef Adası Plajı, Elio Sedef Beach ve Club Ada Sedef olmak üzere üç adet plaj bulunuyor. Kuş bakışı bakıldığında, sedefe benzetildiği için bu ismi alan ada, tertemiz havası ve denizleriyle sizi mest edecek.