Büyükada Büyük Tur
near Adalar, İstanbul (Türkiye)
Viewed 1813 times, downloaded 61 times
Trail photos
Itinerary description
BÜYÜKADA
Marmara'nın cennet adası, Prens adaları içinde en görkemlisi olan Büyükada'da gezilecek yerler saymakla bitmez. Tarihi boyunca Rum ve Türk kültürlerinin özellikleri ile harmanlandığı Büyükada'nın gezilecek yerleri, görülecek güzellikleri masmavi denizin ve yemyeşil ağaçların içinde bizleri beklemektedir. Eski adı Prinkipos olan Büyükada iki tepenin arasında kalan, tarih boyu ünlü devlet adamlarının sürgün edildiği, Türk ve Rum aydınlara ev sahipliği yapan, huzuru ile büyüleyen Büyükada'ya yaz -kış yerli ve yabancı turist akını olmaktadır. Adanın zenginliklerini duyan herkes adayı keşfetmeye başlamıştır.
1. Hristos Manastırı : İstanbul'un Prens Adaları'nın en büyüğü olan Büyükada'da yer alan Hristos Manastırı'nın tarihinin Bizans dönemine dayandığı düşünülmektedir. İmparator I. Comnenus tarafından 1158 yılında hazırlanan bir listede manastırdan üstü kapalı olarak bahsetmesi ise bu kanıyı destekler niteliktedir. Osmanlı döneminde manastırın ayakta kalması çeşitli bağışlarla sağlanmıştır. Özellikle Rum bezir yağı tüccar loncası ve Feneriote asilzadesi Pascharnikos Christodoulos Vlachoutsis manastıra destek vermişlerdir.
2. Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı : Büyükada'da nereler gezilir dediğimizde aklımıza ilk olarak Aya Yorgi Kilisesi gelmektedir. İlk olarak 1751 yılında küçük bir kilise olarak inşa edilen yapı uzun yıllar manastır olarak da hizmet vermiştir. Çan kulesinin yanındaki bina 1905 yılında inşa edilmiş ve dört yıl sonra da kullanıma açılmıştır. Bugün sadece kilise olarak kullanılan yapı, Ortodoks inancında oldukça önem taşımaktadır. Büyükada'ya geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken Aya Yorgi'de 23 Nisan - 24 Eylül tarihleri arasında dua ediliyor. İnançlarına göre eğer dileğiniz kabul olursa zeytinyağı alarak kiliseye bağışlamanız gerekiyormuş. Büyükada'da gezi yapacaksanız Aya Yorgi'ye yürüyerek çıkmanın "yarı hac" olduğunu bilmelisiniz.
3. Rum Yetimhanesi : Dünyanın en büyük ahşap yapısı olan ve hala tüm ihtişamıyla duran Rum Yetimhanesi Büyükada'da gezilecek yerler rotanızın başına almanız gereken bir yer. 1898-99 yılları arasında "Mimar-ı Şehir" ünvanlı Alexandre Vallaury (1850-1921) tarafından otel olarak inşaatına başlanan yapı II.Abdülhamit'ten gerekli izinleri alamayınca satışa çıkarılmıştır. Rum Patriği tarafından cemaatin varlıklı ailelerinden Zarifi ailesinin almasını sağladığı bina daha sonra 1911-64 yılları arasında Rum yetimhanesi olarak kullanılmıştır. 1964 yılından beri kullanılmayan yetimhane tüm ihtişamı ile ziyaretçilerini karşılamaktadır. Adaya gelenlerin akınına uğramaktadır. Siz de Rum yetimhanesini Büyükada'da gezilecek yerler listenizin başına alın!
4. Reşat Nuri Güntekin'in Evi : Büyükada'da görmeniz gereken yerlerden biri de ünlü yazar Reşat Nuri Güntekin'in evidir. Ada Müzesi'nden hemen sonra yer alan evde yazarın eşyaları, kullandığı odalar sergilenmektedir. Muhteşem bir köşk ve mimari sizi bekliyor.
Waypoints
Hamidiye Camii
Fetihten sonra yerli Rumlar’ın yoğun olarak yerleştikleri Marmara takım adalarından Büyükada’da XIX. yüzyılda Türkler’in de yaşamaya başlaması sebebiyle ortaya çıkan ihtiyacı karşılamak üzere II. Abdülhamid tarafından 1310’da (1892-93) Maden mahallesinde inşa ettirilmiştir. Servili veya Büyükada Camii de denilen ibadethâne günümüzde adanın merkez camisi olarak kullanılmaktadır. Cephelerinde bilhassa empire üslûbunun ağırlıklı olduğu görülen cami, fevkanî olarak XIX. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul mimarisinde hâkim olan Batı üslûbunda yapılmıştır. Caminin duvarlarında muntazam işlenmiş küfeki taşları kullanılmıştır. Yüksek bir bodrum üzerinde olduğundan son cemaat yerine mermer basamaklı iki taraflı bir merdivenle ulaşılır. Kapalı bir mekân halinde olan ve pencerelerden ışık alan son cemaat yerinin üstünü çıtalı ahşap bir tavan örtmektedir. Tavanın göbeğini iki tarafında birer hilâl olan sekiz uçlu bir yıldız süsler. Son cemaat yerinden bir merdivenle çıkılan kadınlar mahfili kâgir ve üstü kurşun kaplı bir tonozla örtülmüş olup sol taraftaki bölümü bir sütunla desteklenen bir çıkma halinde ana mekâna uzanır. Hamidiye Camii’nin harimi, mihrabı dışarıya yarım yuvarlak bir çıkıntı teşkil eden kare bir plana sahiptir. Bu ana mekânın üstü dıştan kurşunla kaplanmış ahşap bir kubbe ile örtülmüştür. İç sathı bağdâdî çıta üzerine sıvanarak kalem işi nakışlarla bezenen kubbenin göbeğinde siyah zemin üzerine altın yaldızla İhlâs sûresi yazılmıştır. Harim iki sıra halindeki dikdörtgen biçimli pencerelerden ışık alır. Dış cephelerde klasik cami mimarisine aykırı olarak bir konak mimarisi görünümü ağır basmaktadır. Pencereli bir kitle halindeki Hamidiye Camii’nin saçağının üstünde, Türk sanatının dinî yapılarında hiç görülmeyen bir korkuluk (parapet) dikkati çeker. Sağ tarafta yükselen bütünüyle kesme taş minare de klasik minare mimarisine uymayan bir özelliktedir. Bilezikli bir biçimdeki kısa gövdesi yuvarlaktır. Şerefe çıkması ise yine birkaç kademeli bilezik biçimindedir. Minare külâhı, 1894 zelzelesinin ardından İstanbul minarelerinin çoğu gibi kârgir olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamid döneminde eski Türk sanatına dönüşün başladığı ve Türk neo-klasiği örneklerinin verildiği yıllarda karma üslûpta ve bütünüyle yabancı sanat anlayışlarının tesiri altında muhtemelen yabancı asıllı mimar veya kalfalar tarafından inşa edilen Hamidiye Camii Türk yapı sanatının son safhasının tarihçesi bakımından ilgi çekicidir.
Hiristo Manastiri
Söylentilere göre, manastır Bizans zamanında yaptırılmış. İmparator I. Manuel Comnenus tarafından 1158 senesinde hazırlanan listede bu kiliseden üstü kapalı da olsa bahsediliyor olması bu söylentileri desteklemektedir. Manastır, Osmanlı zamanında zor zamanlar yaşadıysa da, İstanbul’daki Rum bezir yağı tüccar loncasının desteği ve Feneriote asilzadesi Pascharnikos Christodoulos Vlachoutsis tarafından yapılan bağışlar sayesinde bu zorluklara dayandı. Patrik V. Gregory 1809 senesinde burada yaşadı; önceki patrik Chrysanthos ise 1826 yılında emekli olunca bu manastıra yerleşti ve sekiz yıl sonra burada öldü. Patrik Sophronius ise 1866-70 seneleri arasında burada yaşadı. Onun çabaları sonucu manastır yenilendi ve bugünkü katholikon, mimar Vasilis Dimitriou’nun planlarına uygun olarak 1869 yılında tamamlandı. Bugün manastırdan geriye kalanlar, katholikon, manastırın güneyinde yer alan ve ona bitişik olarak inşa edilmiş iki katlı ek bina ve arazisinin batı kısmında bulunan bazı ek binalardır. Katholikon daha önceki kiliseden kalma, yaldızlı ve çiçek ve bitki motifleriyle süslenmiş kabartmalara sahip tahtadan oyma iconostasi’sini hala muhafaza etmektedir. Üzerlerinde yer alan, 18. yy.’dan kalma sekiz küçük resimle, Oraia Pylai’nin kapıları özellikle kayda değerdir. Bu resimler içerisinde en çok dikkat çekici olanı Annunciation’un (Cebrail’in Hz. Meryem’e Hz. İsa’nın doğacağını haber vermesi) tasviridir. Burada ayrıca, üzerinde, Hz. İsa ve onun iki yanında yer alan Hz. Meryem ve Vaftizci Yahya’yı bir arada resmeden bir dini resim bulunan güzel bir 18. yy. (Offertory Diptych) ilahi levhası da yer almaktadır. Bunlara ek olarak, 19. yy.’dan kalma, eski Rum cenaze törenlerine ait bir kabartmanın kopyası da güneydeki dış duvara işlenmiştir
Yetolimhane
Büyükada Rum Yetimhanesi, Büyükada'nın Manastır Tepesi'nde bulunan yetimhane. Bina 1898-1899 yıllarında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak inşa edilmiştir. Binanın mimarı, dönemin ünlü mimarlarından Alexandre Vallaury'dir. Günümüzde boş olan yapı, Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin kontrolü altındadır Büyükada'nın Manastır Tepesi'nde bulunan yetimhane. Bina 1898-1899 yıllarında bir Fransız şirketi tarafından otel ve kumarhane olarak inşa edilmiştir. Fakat otelin Büyükada'nın ahlakını bozacağını düşünen bir takım kişiler, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid'i bu konuda ikna ederler ve II. Abdülhamit de binanın otel olarak işletilmesine müsaade etmez. Bu gelişmeler neticesinde faaliyete geçemeyen yapı, el değiştirmek zorunda kalır. Kimsesiz çocuklara eğitim verilmeye başlanan bina, uzun bir süre Ruhban okulu olarak da hizmet verir. 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından yapılan Büyükada Rum Yetimhanesi, tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. Hatta bu nedenle yapının, dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olduğu da söyleniyor. Ana ve yan bölümler olmak üzere 3 kısımdan meydana gelen yetimhanenin yan bölümleri 6, ana bölümü ise 5 katlı. Her ne kadar sade bir tasarıma sahip olsa da, oldukça ihtişamlı bir görünüme sahip.
Aya Yorgi
AZAP YOKUŞU TIRMANIŞI 204 metre yükseklikteki tepeye çıkan ziyaretçiler, kimi zaman Azap Yokuşu'ndaki insanlarla dua etti, kimi zaman ise ilahi söyledi. İzdiham yaşanmaması için polis ekipleri geniş güvenlik önlemleri aldı. Kilisenin etrafında uzman köpekle bomba araması yapıldı. Bu sırada kilise üzerinde ve çevresinde bir polis helikopterinin de önlemlere destek verdi. Aya Yorgi Kilisesi'ne ulaşan ziyaretçiler almış oldukları rengarenk ve hepsinin farklı anlamı olan mumları yakarak kiliseye ve çevresindeki duvarlara dikti. Dileklerin yazıldığı kağıtlar ise dilek kutularına atıldı. Dilek tutma işlemlerini tamamlayan ziyaretçiler, kilise ve etrafında hatıra fotoğrafı çekildi. Aya Yorgi Manastırı, Büyükada'da yer alan manastır. Patrikhane kayıtlarından elde edilen bilgilere göre Aya Yorgi Manastırı'nın inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır. Adres: Büyükada-nizam, Cennet Yolu, 34970 Adalar/İstanbul Geçen ay ziyaret ettiniz Açılış tarihi: MS 963 Mimari tür: Patrikhane Tamamlanma tarihi: 1909
Comments (3)
You can add a comment or review this trail
I have followed this trail View more
Information
Easy to follow
Scenery
Difficult
Çok güzel doğa ve yürüyüş oldu.
I have followed this trail View more
Information
Easy to follow
Scenery
Moderate
çok güzel bir etkinlikti teşekkürler Gezentihoca
I have followed this trail verified View more
Information
Easy to follow
Scenery
Moderate
Çok kolay takip ediliyor