Büyükada (23.02.2021)
near Adalar, İstanbul (Türkiye)
Viewed 363 times, downloaded 9 times
Trail photos
Itinerary description
Waypoints
Ayios Dimitrios Rum Ortodoks Kilisesi
İstanbul Adaları'nın Metropolitik Katedrali olan ve Büyükada'nın"koruyucu azizi" Ayios Dimitrios'a adanan kilise, 7 Mayıs 1856 tarihinde ibadete açılmıştır. Kiremit örtülü kagir yapının mimarı Fistiki (Fistikos) Kalfa'dır. Avlusunda soğan kubbeli ahşap çan kulesi yükselen Ayios Demetdos, "baziliki" (çatılı ve kubbesiz kilise) tarzında inşa edilmiştir. Merkez kapının önündeki revakın üstünde Ayios Demetdos 'un mermer kabartmalı tasviri görülür. Tasvirin iki yanında, işlemeli fenerler vardır. İç mimarisi Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi Ayios Yeorgios Kilisesi'ni andıran Ayios Demetdos'un orta "nef'i kiliseye adını veren azize, iki yan "nef' Ayios Pandeleimon ve Profiti İlias'a (İlyas Peygamber) adanmıştır. Merkez sahnın (orta "nef'in) sağında ve solunda yer alan yan "nef'ler, ana mekanda (yek- diğerine kemerlerle bağlı) altışar sütunla ayrılmıştır. http://www.adalar.bel.tr/ilcemiz-sayfasi/detay/282/ayios-demetrios-kilisesi.html
Büyükada Hesed Leavraam Sinagogu
Büyükada'nın ilk ve tek sinagogu olan Hesed Le Avraam, 2. Abdülhamid döneminde (adanın Yahudi nüfusunun tapınma gereksinimlerini yerine getirmek için) inşa edilmiştir. O güne değin cemaat ileri gelenlerinin evlerinde Cuma akşamları ve Cumartesi günleri toplanarak dua eden yazlıkçılar, bir sinagog yaptırmaya kara verirler. Arsayı Avram Fresko Efendi bağışlar; bu nedenle sinagoga Hesed Le Avraam (" Avram'ın İyiliği") adı verilir. Büyükada Sinagogu, 30 Mart 1904 tarihinde hizmete girer; açılış töreni ,1 Nisan 1904 günü gerçekleşir.
Hristos Manastırı
Söylentilere göre, manastır Bizans zamanında yaptırılmış. İmparator I. Manuel Comnenus tarafından 1158 senesinde hazırlanan listede bu kiliseden üstü kapalı da olsa bahsediliyor olması bu söylentileri desteklemektedir. Manastır, Osmanlı zamanında zor zamanlar yaşadıysa da, İstanbul’daki Rum bezir yağı tüccar loncasının desteği ve Feneriote asilzadesi Pascharnikos Christodoulos Vlachoutsis tarafından yapılan bağışlar sayesinde bu zorluklara dayandı. Patrik V. Gregory 1809 senesinde burada yaşadı; önceki patrik Chrysanthos ise 1826 yılında emekli olunca bu manastıra yerleşti ve sekiz yıl sonra burada öldü. Patrik Sophronius ise 1866-70 seneleri arasında burada yaşadı. Onun çabaları sonucu manastır yenilendi ve bugünkü katholikon, mimar Vasilis Dimitriou’nun planlarına uygun olarak 1869 yılında tamamlandı. Bugün manastırdan geriye kalanlar, katholikon, manastırın güneyinde yer alan ve ona bitişik olarak inşa edilmiş iki katlı ek bina ve arazisinin batı kısmında bulunan bazı ek binalardır. Katholikon daha önceki kiliseden kalma, yaldızlı ve çiçek ve bitki motifleriyle süslenmiş kabartmalara sahip tahtadan oyma iconostasi’sini hala muhafaza etmektedir. Üzerlerinde yer alan, 18. yy.’dan kalma sekiz küçük resimle, Oraia Pylai’nin kapıları özellikle kayda değerdir. Bu resimler içerisinde en çok dikkat çekici olanı Annunciation’un (Cebrail’in Hz. Meryem’e Hz. İsa’nın doğacağını haber vermesi) tasviridir. Burada ayrıca, üzerinde, Hz. İsa ve onun iki yanında yer alan Hz. Meryem ve Vaftizci Yahya’yı bir arada resmeden bir dini resim bulunan güzel bir 18. yy. (Offertory Diptych) ilahi levhası da yer almaktadır. Bunlara ek olarak, 19. yy.’dan kalma, eski Rum cenaze törenlerine ait bir kabartmanın kopyası da güneydeki dış duvara işlenmiştir. https://www.adalarturizm.org/cms/tr/neler-gorulur/buyukada-prinkipo/488-buyukada-iki-tepede-iki-manastirve-rum-yetimhanesi
Rum Yetimhanesi
Büyükada'nın Manastır Tepesi'ndedir. Bu tepenin ismi, eski adıyla Yunanca İsa anlamına gelen Hristos Tepesi’dir. Bina 1898-1899 yılları arasında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak inşa edilmiştir. Binanın mimarı, dönemin ünlü mimarlarından Alexandre Vallaury'dir. Yapı günümüzde boş olmakla birlikte Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin kontrolü altında bulunmaktaydı. Dünya'nın en büyük ahşap binası olduğu iddia edilmektedir. Dünya'nın ilk çok katlı ahşap yapısıdır. Ülkemizdeki mimarlar mimarlık ile milli kimlik arasındaki bağı genel olarak reddederken, bir yabancı mimar Alexandre Vallaury kültürümüze saygı göstermiş ve İstanbul'daki diğer eserleri gibi bu yapıda da geleneksel mimarimiz unsurlarını ve geleneksel yapı malzememiz olan ahşabı kullanmıştır. Bu heybetli yapı "Prinkipo Palas" adı altında otel olarak işletilmek üzere tasarlanır ve inşa edilir. Fakat devrin yönetiminden gerekli iznin alınmaması üzerine, bina el değiştirir ve Eleni Zarifi adlı bir Rum kadın tarafından satın alınır.Rum Yetimhanesi o tarihe kadar Yedikule'deki Balıklı Rum Hastanesi'nde işlevini sürdürmektedir. Yetimhane 1902 yılında bu binaya, Büyükada'ya taşınır. Yapının kullanım amacı zaman içinde değişir. Binaya I. Dünya Savaşı yıllarında Kuleli Askeri Mektebi yerleşir. Daha sonra ise işgal kuvvetleri tarafından adaya yollanan Rum göçmenlerini barındırır. Yetimhane daha sonra Heybeliada'ya nakledilir ve bu bina da 1960'lı yıllarda kapatılır. O tarihte boşaltılan bina günümüzde hala boş durmakta, dolayısıyla çok bakımsız ve git gide çürümektedir. Görkemli ve etkileyici bir mimariye sahip olan Büyükada Rum Yetimhanesi ahşap karkas sistemde inşa edilmiş. Yapı, yan bölümlerinde 6, diğer bölümlerinde 5 katlı. Binanın heybetine rağmen cephe mimarisi olabildiğince sade tasarlanmış. Birbiri üzerine tekrarlanan çıkmalar ile cephelere hareketlilik getirilmeye çalışılmış. Tiyatro salonundaki iç mekan ahşap süsleme detaylarına karşılık, diğer iç mekanlarda sade bir mimari hakim. Büyükada'nın tepesine bakıldığında hemen göze çarpan Büyükada Rum Yetimhanesi bahçesinde önceleri idare binası olarak inşa edilen, daha sonraları ise ilkokul olarak kullanılan bir yapıyla birlikte harabe bile olsa hala ayaktadır. Kaynak: www.tas-istanbul.com/portfolio-view/buyukada-rum-yetimhanesi-2/
Aya Yorgi Kilisesi
Ayios Yeoryios Kilise veya Aya Yorgi; İstanbul Büyükada Yücetepe olarak adlandırılan en yüksek tepede yer alır. Geçmişi Bizans dönemine kadar uzanan kilisenin bugün görülen binası 19.yüzyılda yapılmıştır. Halk arasında ruh ve sinir hastalıklarına iyi geldiği sanılan bu kiliseye inanç günümüzde ziyaretle herkesin her dileğinin iyileştiği bir yer haline gelmiştir. Patrikhane kayıtlarından elde edilen bilgilere göre inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır. Tepede çan kulesinin arkasındaki kesme taştan yapılmış olan kilise ise yeni kilisesi olup mimar Kapetanakis tarafından 1905 yılında inşa edilmiş, 1909 yılında kullanıma açılmıştır. Kesme taştan inşa edilmiş kilise binası çok geniş bir alan üzerinde yer alır. Yapının girişinde bulunan çam kulesi dikkati çekmektedir. Doğu batı eksenindeki kilisenin doğusunda apsis batısında narteks bulunur. Yapıya giriş ise kuzeydeki kapıdan gerçekleşmektedir. Bina klasik bir bazilika olup üç neflidir. Orta nefler yan neflerden daha geniştir. Orta nefi yanlardan ayıran sütunlar dizisi birbirlerine kemerlerle bağlıdır. Sütun başlıkları sade bir abakustan oluşur. Kenar sütunları yine yan duvarlara kemerlerle bağlanır. Kaynak: ww w.tas-istanbul.co m/portfolio-view/buyukada-ayios-yeoryios-rum-kilisesi/ Aya Yorgi Manastırı Aya Yorgi ManastırıAziz George Koudonas Manastırı, adadaki iki tepe içersinde en güneyde yer alan Yüce Tepe’de bulunmaktadır. Adanın ortasındaki meydandan bu manastıra ulaşan bir yol vardır. Söylentiye göre, manastır II. Nicephorus’un (963-9) hükümdarlığı sırasında, 963 senesinde kurulmuş. Tarihte ilk defa, I. Manuel Comnenus’un 1158 yılında hazırladığı listede bu manastırdan söz edilmektedir. Yunanca "çanlar" anlamına gelen Koudonas ismi, şu hikayeden gelmektedir: Çobanın biri, bir gün sürüsünü bu tepede otlatırken, yerin derinliklerinden gelen çan sesleri duyar. Ne olduğuna bakmak için yeri kazdığında ise, daha sonra kendisi ve diğer yerli halk tarafından manastırın kurulduğu yere yerleştirilen, Aziz George’nin bir resmini bulur. Bu hikaye, 1625 senesine dayanmaktadır ve muhtemelen manastırın ilk inşa edilmesinden ziyade yeniden kurulduğu zamanları anlatmaktadır. Efsane bir yana, manastırın kayıtlı ilk başrahibi olan Isaias şu anki katholikon’un inşasına 1752 senesinde başlamış ve Blachernitissa’nın ana kilisesini yedi yıl sonra tamamlamış, ayrıca manastıra ait pek çok küçük oda eklemiştir. Bunu takip eden yarım yüzyıl içerisinde başrahipler Anthemios ve Arsenios tarafından da birkaç ekleme yapılmıştır. Bu arada, özellikle zihinsel rahatsızlıkların iyileştirilmesi ve "günahkar ruhlar tarafından ele geçirilenler"in bu ruhların etkisinden kurtarılmasına yarayan bazı mucizeler Aziz George’nin resmine atfedilmiştir. Şu anki tesis altı ayrı kiliseden ve üç farklı katta bulunan ibadet yerlerinden -daha eski mabetler daha aşağı katlarda yer alıyor- oluşmaktadır. Zemin katta, başrahibin evi ve Aziz George ana kilisesi bulunmaktadır. Her iki yapı da 20. yy’ın başlarında inşa edilmiştir. Kilisenin güneydeki iç duvarında bugün gümüşle kaplanmış olan Hagios Georgios Koudonas’ın orjinal bir ikonası bulunmaktadır. Merdivenlerin alt tarafında yer alan oda, içerisinde bir ayazma bulunan kutsanmış ufacık bir odadır. Bu oda söylentilere göre, Aziz George’nin kutsal resminin kazılarak çıkarıldığı yerdir. Bu odanın ilerisinde, Havariler’e adanmış başka bir mabet bulunmaktadır. Aya Yorgi Manastırı23 Nisan günleri kutlanan Aziz George Günü, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce hacı -Müslüman Türkler ve diğer dinlere mensup insanlar da dahil olmak üzere- manastır yoluna koyulurlar. Pek çoğu, şafak ayinine katılmak üzere yalınayak çıkarlar tepeyi. Ayinin ardından, hacıların pek çoğu, tepenin doruğunda bulunan açık lokantada, eski takvime göre baharın gelişini geleneksel olarak müjdeleyen günü kutlayarak öğle yemeklerini yerler. Lokanta, kendi etiketsiz kırmızı şarabının yanında, basit yemek ve meze servisi yapmaktadır. Tepenin zirvesi çam, selvi ve daha pek çok ağaç ile kuşatılmıştır ve özellikle manastırın çanları bu eski zamanlardan kalma tapınakta çaldığı zaman Yunan adalarını andıran bir ortam oluşmaktadır. Yüce Tepe’nin doruğundan görünen ve tüm adalar ve Marmara Denizi’nin Asya kıyılarını içine alan manzara muhteşemdir. https://www.adalarturizm.org/cms/tr/neler-gorulur/buyukada-prinkipo/488-buyukada-iki-tepede-iki-manastirve-rum-yetimhanesi
Adalar Müzesi
Adalar Müzesi, Türkiye'nin İstanbul ilinin Adalar ilçesine bağlı Büyükada'da yer alan müze. 10 Eylül 2010 tarihinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının desteği ile açıldı. İstanbul'un ilk çağdaş kent müzesi olarak bilinmektedir. Adalar Vakfı ve Adalar Belediyesi iş birliği ile Büyükada (Prinkipo)’nın güneyinde adanın en eski tarihsel yerleşim yeri olan Aya Nikola bölgesinde kurulmuş olan müzenin kalıcı sergilerinin yer aldığı ana binasına yenilenerek kullanıma sokulan eski bir helikopter hangarı ev sahipliği yapmaktadır. Müze, Prens Adaları'nın jeolojik oluşumundan bugününe uzanan hikâyesini binlerce Osmanlı arşiv belgesi, fotoğraf, yüzlerce belgesel film, bugünün Adalar'ını belgeleyen video klipler, Adalar'da hizmet veren kamu kurumlarının arşivlerinden elde edilen dokümanlar, sözlü tarih kayıtları, Adalılar'ın bağışlarından oluşan bir koleksiyon ile sunmaktadır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Adalar_M%C3%BCzesi
Aya Nikola Rum Manastırı
Ayios Nikolaos Rum Ortodoks Kilisesi; İstanbul Büyükada Selvili sokakta 1868 tarihlerinde inşa edilmiştir. Kilise manastır kilise olarak geçmişi Bizans dönemine kadar uzanır. Kilise çok büyük bir avlu içerisinde yer alır. Kilise moloz taş malzemesinden inşa edilmiş ve cepheler sıvalıdır. Binanın girişi batıdan nartekse iki anıtsal kapıyla yapılmaktadır. Narteks kare planlıdır. Kilise doğu ve batı ekseninde inşa edilmiştir. Kilise bir avlu içinde yer alır. Kilise bazilikada formunda ve kubbelidir. Binanın iki yönlü kırma çatısı vardır. Kilise bir bazilika planına sahiptir. Kubbeden yapıya geçiş pandantiflerledir. Yapı üç neften meydana gelir. Ortadaki nef daha geniştir. Sütunlar birbirine yuvarlak kemerlerle bağlıdır. Doğudaki apsis içte ve dışta yarım kubbelidir. Bu yapı ile ilgili bilgiler Prof. Eva Şarlak’ın Yüz İstanbul Kilisesi kitabından alınmıştır. Kaynak: ww w.tas-istanbul.co m/portfolio-view/buyukada-ayios-nikolaos-rum-kilisesi/
Mizzi Köşkü
Büyükada'da, Çankaya (Nizam) Caddesi üzerinde yer alan bu köşk, 19. yy'ın ikinci yarısında. Maltız kökenli George Mizzi tarafından inşa ettirilmiştir. Miras ve satış yoluyla çeşitli şahıslar arasında el değiştiren, 1930-1940 arasında otel (San Remo Oteli) olarak kullanılan yapı günümüzde yazlık konut olarak kullanılmaktadır. Halk arasında "Kırmızı Kuleli Köşk" ve "Al Palas" adlarıyla tanınan Mizzi Köşkü, İstanbul'un mimari geleneğine hiç uymayan ve bazı ayrıntılarıyla İngiliz malikanelerini, kimi ayrıntılarıyla da ortaçağ şatolarını hatırlatan eklektik bir görünüme sahiptir. Biri bodrum olmak üzere, üç katlı kagir yapının duvarları kırmızı renkli prese tuğlalarla örülmüş, duvarların dış yüzeyi sıvanmayarak, özenli bir işçilik arz eden bu örgü cephelere yansıtılmıştır. Köşkün girişi, ön cepheden geriye çekilmiş olan verandada yer alır. Söz konusu verandanın açıklığı, mermer sütunlara oturan üç adet basık kemerle geçilmiş, sütunların üzerine iyon nizamında başlıklar oturtulmuştur. Sütunların arasında kalan üç açıklıktan ortadaki merdivenlerle donatılmış, yandakiler geometrik taksimatlı korkuluklarla sınırlandırılmıştır. Verandaya açılan giriş ile bunun yanlarında sıralanan pencereler yuvarlak kemerlidir. Verandanın sağında ve solunda, basık kemerli, ince uzun birer pencere görülür. Üst katta veranda kemerlerinin hizasında yer alan üçlü pencere grupları, 19. yy'da özellikle İzmir ve civarındaki Rum evlerinde görülen çıkmaları hatırlatan bir tasarım sergiler. Üst katta, köşkün sağ köşesi pahlanarak buraya bir teras yerleştirilmiş, verandanın solundaki pencerenin üzerine de ince uzun bir pencere açılmıştır. Giriş cephesinden bakıldığında köşkün solunda yükselen kare kesitli kule bir burç görünümündedir. Tasarımına egemen olan bu yabancılığa rağmen son dönem Osmanlı köşklerindeki cihannüma modasının çerçevesinde değerlendirilebilen bu kulede, zemin kat hizasında basık kemerli bir pencere, üst kat hizasında, önü balkon şeklinde değerlendirilmiş ve bir saçakla taçlandırılmış, dikdörtgen açıkhklı bir kapı bulunmaktadır. Bu ilginç balkon yanlardan korkuluk duvarları ile kuşatılmış, önüne, kıvrımlı dallardan oluşan madeni bir korkuluk konmuş, saçak ise iri konsollarla desteklenmiştir. Saçağın bitiminde başlayan ve merdiveni aydınlatan üç adet dar ve uzun pencere kulenin diğer cephelerinde de tekrar edilmiştir. Köşkün ikinci sahibi Giovanni Mizzi tarafından kulenin üzerine, içinde bir teleskopun bulunduğu, çepeçevre camla kaplı, kendi ekseni etrafında dönebilen bir rasathane kulesinin yaptırıldığı bilinmektedir. Bibl. Tuğlacı, İstanbul Adaları, I, 349-350. M. BAHA TANMAN (Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, V;478b) Çankaya Caddesinde (Nizam) 2085 m2'lik bir alanda yer alan 29/1 numaralı üç katlı bahçeli kârgir kuleli kırmızı köşk, ilk sahibi İngiliz uyruklu Maltız George Mizzi'den satış yoluyla Giovanni Mizzi ile eşi Giovannina'ya, onların ölümünden sonra oğullan Salvatore ve eşi Helena ile Spiridon ve eşi Catherina (Caruana) Mizzi'ye, Joseph kızı Mary’ye (Mayıs 1889), Lewis Mizzi oğlu Oswald'a, Sidney kızı Manana Lewis Mizzi eşi Amalia ile Emilia’nın kocası Levon Serviçen'e (26 Mayıs 1937), onlardan da satış yoluyla varisleri Salamon kızı Jantile, otelci David kızı Donna ve Hayim oğlu Jak Beyo'ya (1 Temmuz 1954) geçmiştir. Köşkün solunda görülen dört köşeli kulenin tepesinde Giovanni Mizzi tarafından, ikinci bir kule daha yaptırılmıştı. Bu kule, her yanı camla çevrilmiş olan otomatik bir döner rasathane kulesiydi. Astronomi'ye özel merakı olan Mizzi, berrak gökyüzülü yaz gecelerinde buradan teleskopla yıldızları seyrederdi. On yıl sureyle otel olarak kullanılmış olan (1930-1940) köşk, İkinci Dünya Savaşı ve daha sonraki yıllarda kapalı kalmış 1952’de yeniden açılarak günümüze kadar yaz aylarında oda oda ailelere kiraya verilegelmiştir. Halen bir sayfiye konutu olarak kullanılan ve bir zamanlar "San Remo" oteli adını taşımış olan köşk, günümüzde "Al Palas” olarak anılmaktadır. (Tarih Boyunca İstanbul Adaları, Cilt I, sf 349) http://buyukadakatmanlari.blogspot.com/2012/06/mizzi-kosku.html
You can add a comment or review this trail
Comments