Bolu - Gölcük Göleti - Aladağ Göleti Trekking

Başlangıç noktasına ulaşım.



Bolu Otogarında indikten sonra Bolu merkeze giden bir dolmuşa (14 Numara) bindim. Dolmuşlarda bir çok şehirde olduğu gibi temassız kredi kartı ile binebiliyorsunuz. Bindiğim dolmuş beni Bolu Kaymakamlık binasının önünde indirdi.



Buradan 9 numaralı dolmuşla rotama başlamayı planladığım Karacasu Mevkii'ne gidebileceğim söylendi. Fakat ben saat 06:00AM'de kaymakamlıkta bulunduğumdan 1 saat beklemem gerektiğini öğrenince bu süreyi de yürüyerek tamamlamaya karar verdim. Ve yürüyüş başladı.



Şehir içi yürüyüş



Bu yürüyüş bir saatten biraz fazla sürdü ve sonunda Karacasu Mevkii'ne ulaştım. Bu noktaya kadar asfalt ve kaldırımlı yoldan hiçbir yere sapmadan dümdüz yürümüştüm ve nihayetinde yine asfalt olarak devam edecek olan Gölcük yoluna ulamıştım.



Gölcüğe yürüyüş



Burada Wikiloc haritasından yararlanarak asfalt yoldan sapıp, toprak bir yoldan yürümeye başladım. Zira asfaltta hem daha fazla sıcaklıkla boğuşacak hemde daha uzun ve dolambaçlı bir yolu yürüyecektim. Tabii ki benim amacım daha fazla ağaç ve yabani hayat gözlemlemek olduğundan yer yer toprak yayla yolları, yer yer orman içi patikaları takip ettim. Yol üstünde bir yayladan geçerken oradaki teyzelerle biraz sohbet edip rota hakkında biraz bilgi aldıktan sonra yaylayı bir kaç yüz metre geçtikten sonra durup ufak bir kahvaltı yapıp dinlendim.



Bana gölcüğe gidiş hakkında bilgi veren teyze dereyi değil patikayı kullanmamı tavsiye etti. (iyi ki de sormuşum) Ormanın içinde yürürken dereyi izlerseniz fark etmeden yönünüzü şaşırabiliyorsunuz.



Kahvaltı sonrasında çantayı sırtlayıp yola koyuldum.


Gölcük-Aladağ Göleti


Gölcükten sonra ana yoldan çıkarak yine orman yolundan devam ettim. Sakin ve kolay bir yürüyüştü. Bir noktada patikayı kaybedip bir dere yatağını takip ettim. Yaylacılar bunu yaparsam büyük olasılıkla kaybolacağımı söylemişti. Dere yatağında uzun süre ısırgan otları ile boğuştuktan sonra bu tavsiye aklıma geldi ve haritadan kontrol ettiğimde gitmek istediğim yönün çok farklı bir yöne gittiğimi fark edip dik ve ısırgan otları ile dolu bir yamaçtan tırmanıp tekrar patikayı buldum. Basit bir hata BOLU ORMANLARINDA KAYBOLMANIZA NEDEN OLABİLİR!


Ana yoldaki uzun ve keskin zikzakları kestirme orman yollarından bitirdikten sonra, bir süre asfalt yoldan devam ettim. Rotayı planlarken hedefim bu noktada toprak yol ayrımını bulmaktı. Bu toprak yol daha sonra üçe ayrılacaktı. Bu yolların üçü de farklı noktalardan geçerek Aladağ yaylasına ulaşıyor. Ben yaptığım hesaplara dayanarak sola saptım. Bu yol benim çok güzel orman içinden, küçük bir iki göletin ve damla damla akan bir çeşmenin yanından götürüyor. Gölet ve çeşmede duraklayarak dinlendim. Sonra devam ettim.


Yolun sonunda Aladağ yaylasına ulaştım. Yaylanın içinden geçerken yaylacılarla biraz sohbet ettim. Nadiren benim gibi yaya gelen oluyormuş. Onlardan milli park girişini öğrendim ve oraya doğru devam ettim.


Milli park işletmesinin girişine geldiğimde hoş sohbet bir adamla görüştüm. Kendisi girip çıkanların kimlik bilgilerini almaktan sorumlu. Çadır yeri için benden para alması gerektiğini söyledi. Ama benim çadırım olmadığı için vermek istemedim. Çadır olmasa da gece konaklayacaksam ödemem gerektiğini söyledi. Ben de rica edip sularımı doldurduktan sonra işletmeye girmeden gölün diğer yakasından devem ettim.


Gölün ucunda duran, çamlarla kaplı bir tepe vardı. Oraya kampımı kurdum ve geceyi orada geçirdim.


Ertesi sabah gün doğumu ile birlikte muhteşem bir göl ve orman manzarasına uyandım. Kahvaltıdan sonra yola koyuldum. Amacım 30 km daha yürüyerek Seben Gölü ve kasabasına ulaşmaktı. Fakat yolda yaylalardan süt toplayan İbrahim kardeşim durdu ve yaylaları onunla gezersem beni Bolu'ya bırakabileceğini söyledi. Bir sürü yayla gezme fırsatını geri çeviremezdim ve atladım kamyonete. Yaylalardan topladığımız sütler ve güzel bir sohbet eşliğinde Bolu'ya döndüm ve bir sonraki yolculuğu planlayarak evin yolunu tuttum.


Sonuç olarak Gölcük ve Aladağ Göletine gitmenizi rahatlıkla tavsiye edebilirim. İyi yolculuklar.