Binkılıç Ring
near Binkılıç, İstanbul (Türkiye)
Viewed 30 times, downloaded 1 times
Trail photos
Itinerary description
Bugün yani 04 Şubat 2024 pazar günü güzel yürekli sağlam kondisyonlu 6 kişi olarak çatalca ilçesi Binkılıç köyüne geldik. Köy Kıratthanesinde güzel bir kahvaltı sonrası daha önce yürüdüğümüz ancak bugün bir iki dokunuşla geliştireceğimiz rotamıza saat 10:30 gibi yürümeye başladık.
Yörede Abadolap Dere adı verilen dere yatağına giren ve dere yatağını takip eden yer yer patika yer yer ham yol şeklinde ilerleyen yola girdik. Tam 6 kez Abadolapdere'nin sağına ve soluna geçiş sağlayan su geçişleriyle dolu keyifli bir saat sonrasında Abadolapdere şelalesine ulaştık. şelalenin güzelliğine şahit olacağımız yarım saatlik çay, kahve, atırştırmalık ve görsel alımı mola sonrası kuzeye doğru ilerleyişimiz devam etti. Rıdvan Kurtan-Güray Güngör çeşmesine doğru yöneleceğimiz patikaya döndüğümüzde yönümüz doğu olmuş oldu. Bu çeşmenin suyu bölge de böbrek taşını düşürdüğüne dair nam saldığının altını çizeyim. Suyu da lezzetlidir. Namı sayesinde her zaman olduğu gibi su doldurmaya gelmiş vatandaşlarımız başındaydı. Suyundan içtikten sonra doğuya yönelişimiz devam edip, Binkılıç-Çilingoz yoluna girdik. Buradan güneye doğru kıvrılarak yine bölge de iştah açıcı özelliği ile nam salmış Necmettin Başkaya çeşmesine ulaştık. 4 ailenin araçları ile gelip buradan su doldurduğunu gördük. Bu çeşmeninde suyundan içerek yönümüzü az ileride bulunan ham yola güney istikametine verdik.
Bu yolu takip edersek Binkılıç'a varacağımızı biliyoruz. Ancak bugüne özel bir amacımız vardı. O amaçta Binkılıç kalesine geçiş bulmak ve kaleye varmak. harita etütümüze göre belli bir noktadan sonra orman içinden yararak yaklaşıp buradan kaleye çıkış yapmak stratejimizdi. 5 kahraman arkadaşımızla sabırla dikenlere fundalıklara aldırış etmeden bazı noktalarda deneme yanılma yaparak uygun çıkışı bulduk. Güzel bir dere yatağı kesme yürüyüşü ile kaleye giden yola düştük. kaleye ulaştık. manzara harikulade idi.
Size kale hakkında kısa bilgiler vereyim;
Kalenin net kuruluş tarihi hakkında net bir zaman bilgisi yok. Ancak İstanbul Üniversitesi Tarih Ana Bilim Dalı Enstitüsü Prehistoryan kürsüsü başkanı tarihçi ve arkeolog Pfoseför Doktor Ufuk Baş Hanımefendi'ye göre kale bir Trak yapısı. yani Megalitik dönemden kalma. Traklar kaleyi bugün Binkılıç adı verilen köyün antik adı olan Istranca'nın savunması ve ticaret yolunun güvenliği için kurdukları düşünoyr. zaten daha sonra Roma kalesi olan ve Romalılar zamanında geliştirilen ve genişleyen kale yine bu amaçla kullanılıyor. istanbul'un karadeniz avrupasına giden ticaret yolunun önemli savunma garnizon kalelerinden. Romalılar burayı lejyon kalesi ıstranca'yı da lejyoner şehri olan konumluyor. Bizans döneminde de bu özelliğini koruyor ve Roma'dan bakiye olan Lejyoner kimliği isim değiştirerek Thema kentlerinden oluyor. Bizans döneminde İstanbul surlarına kadar ilerleyen Avarlar, Hunlar, peçenekler bu kaleyi ele geçirmeden istanbul'a akın ettikleri biliniyor. kalenin tahkimatı sağlam. Rivayete göre kalenin içindeki sarnıçtan bugün yıkılıp yerine camii inşa edilen kiliseye giden gizli bir tünelde varmış. İnanırım çünkü bu geçitler tüm Roma kalelerinde vardır. Ayrıca Romallılar böylesi zor inşaatları tek başına bir hedef için yapmazlardı. hem kalden kiliseye yani şehre alternatif bir su kaynağı ve yeri geldiği vakit olası kuşatmalarda kaleye gizli geçitler sağlayan yapılarda düşünüp yapıyorlardı. osmanlı döneminde kale yine kullanılıyor. Kullanım amacı askeri güçten çok bugün Subaşı adlı köyden ıstrancaya kadar ormanlık, ıssız ve eşkiyaların kolay hareket ettiği bölge de kervanları koruma kollama ve güvenli geçişini sağlayan derventlere ev sahipliğidir. Derventler, Osmanlı zamanında bir bölgeden bir bölgeye ücret karşılığı kervanlara güvenli geçiş sağlayan bir nevi bugünkü gümrük muhafaza memurları ile jandarma sentezi silahlı kolluk kuvvettidir. her ne kadar kamu görevlisi olsalarda finansmanını kervan sahipleri ödedikleri ücretlerle sağlıyorlardı. ve bu ücretleri Saray katibi her yıl tanzim edip dervent kale ve kervansaraylarına tebliğ ederdi.
Ticaret yollarının değişimi ve ticaret şeklinin değişim ile kalenin bu özelliği tahmini 18 YY ortalarında bitti. kale bu zamandan sonra çeşitli Osmanlı ordu birliklerine ev sahipliği yaptı. Balkan savaşlarında ani Bulgar baskını karşısında ciddi anlamda ilk ciddi mukavemet ve direniş bu mevkiide gerçekleşse de ıstranca Bulgar ordusunun ani baskını karşısındaki ateş ve konvansiyenel üstünlüğüne fazla direnemedi. ıstranca kalesinin düşmesiyle Bulgar ordusu buradan iki kola ayrılmış Bir kolu Silivri'ye bir kolu da çatalca üzerinden İstanbul'a doğru ilerlemiştir. Bulgar ordusu ancak hadımköy civarında durdurulabilmiştir. savaş sonrası yapılan barış antlaşması ile Bulgar ordusu Midye-Enez hattının batısına çekilmiş böylece Kırklareli ve Edirne Bulgar krallığına bırakılmış, Istranca yeniden Osmanlı idaresine kalmıştır. ıstranca balkan savaşına kadar yarısı Rum yarısı Bulgarlardan oluşan gayri müslim nüfusun baskın olduğu neredeyse hiç müslüman nüfusun olmadığı bir bucak merkezidir. ve sanıldığı gibi çatalca'ya değil, Kırkkilise (kırklareli) vilayeti Saray Kazasına bağlıdır. balkan savaşı sonunda doğu trakyadaki tüm bulgar nüfusunun akıbeti gibi Istranca'nın da Bulgar nüfusu bölgeyi terk etmiştir. ıstranca da boşalan Bulgar ev ve mülklerine 1877-1878 savaşlarında muhacir olan ve iskan ettirildikleri yerlerde per perişan olan Bulgaristan Türkleri ile Boşnak muhacirler iskan ettirlmiş ve Istranca'da gayri müslim ve Müslim nüfus dengesi kurulmuştur. 1924 Mübadelesi ile kalan Rum nüfusta Yunanistan'a gönderilip yerlerine Selanik Langaza Türkleri ile Selanik'in kuzeyindeki dağlık bölgeden patriyotlar ile pomaklar iskan ettirilmiştir. Bu sebeple bugün adı Binkılıç olan ıstranca'nın mevcut Türk nüfusu Balkanların çeşitli yörelerinden gelmiş çok renkli bir nüfusu barındırır. Bu yönden de Binkılıç sosyolojik olarak çok zengin ve değerlidir.
Kale hakkında son aktaracağım bilgi ise etrafının ziyaretçiler tarafından hoyratça kullanılmış ve kullanılıyor olmasıdır. Her gelen çöpünü burada bırakıyor. her yer bira şişesi, meşrubat tenekesi, poşet vesair dolu. Çok kuralsız ve özensiz bayağı bir toplum olduğumuzun belgesi bunlar. Toplum olarak bu hoyratlığımız nereye kadar devam edecek bilinmez. yazık. kale acilen kurtarma kazısı bekliyor. kaderine terk edilmiş. Kalenin iç kısımlarındaki defineci tahribatından bahsetmeye gerek duymadım zaten olmazsa olmazımız oldu bu manzaralar.
Bu sıkıcı tarihi ve sosyolojik bilgilerden sonra günün son kısmını yazmaya geldi sıra.
kaleden enfes Binkılıç manzarası seyrinden sonra 1960 model olan ve ülkemizin her yerinde gördüğümüz zoraki çam koruluğundan inişe geçtik. Köye ulaşmamış 10 dakika ya sürdü ya sürmedi. Balkan Türklüğünün samimi ve sempatik sosyolojik temaslarıyla dolu selamlaşmaları ile aracımızı park ettiğimiz yürüyüş başlangıç noktasına geldik.
Meşe, Kayın, Gürgen sıklığı, davulga, Fundalık, Orman Gülleri, Orman dikenli sarmaşıklığı azlığı ile dolu bir bitki örtüsü zenginliği; muhteşem tertemiz bir dere, enfes bir şelale, birbirinden lezzetli ve özellikler esahip çeşmeler ve tahmini 2500 yıllık bir kalenin bulunduğu dolu dolu bir 14 kmlik rota da harika bir gün geçirdik.
başka bir yürüyüş raporunda buluşmak üzere.
Okuma sabrına katladığınız için ayrıca teşekkür ederim.
Yörede Abadolap Dere adı verilen dere yatağına giren ve dere yatağını takip eden yer yer patika yer yer ham yol şeklinde ilerleyen yola girdik. Tam 6 kez Abadolapdere'nin sağına ve soluna geçiş sağlayan su geçişleriyle dolu keyifli bir saat sonrasında Abadolapdere şelalesine ulaştık. şelalenin güzelliğine şahit olacağımız yarım saatlik çay, kahve, atırştırmalık ve görsel alımı mola sonrası kuzeye doğru ilerleyişimiz devam etti. Rıdvan Kurtan-Güray Güngör çeşmesine doğru yöneleceğimiz patikaya döndüğümüzde yönümüz doğu olmuş oldu. Bu çeşmenin suyu bölge de böbrek taşını düşürdüğüne dair nam saldığının altını çizeyim. Suyu da lezzetlidir. Namı sayesinde her zaman olduğu gibi su doldurmaya gelmiş vatandaşlarımız başındaydı. Suyundan içtikten sonra doğuya yönelişimiz devam edip, Binkılıç-Çilingoz yoluna girdik. Buradan güneye doğru kıvrılarak yine bölge de iştah açıcı özelliği ile nam salmış Necmettin Başkaya çeşmesine ulaştık. 4 ailenin araçları ile gelip buradan su doldurduğunu gördük. Bu çeşmeninde suyundan içerek yönümüzü az ileride bulunan ham yola güney istikametine verdik.
Bu yolu takip edersek Binkılıç'a varacağımızı biliyoruz. Ancak bugüne özel bir amacımız vardı. O amaçta Binkılıç kalesine geçiş bulmak ve kaleye varmak. harita etütümüze göre belli bir noktadan sonra orman içinden yararak yaklaşıp buradan kaleye çıkış yapmak stratejimizdi. 5 kahraman arkadaşımızla sabırla dikenlere fundalıklara aldırış etmeden bazı noktalarda deneme yanılma yaparak uygun çıkışı bulduk. Güzel bir dere yatağı kesme yürüyüşü ile kaleye giden yola düştük. kaleye ulaştık. manzara harikulade idi.
Size kale hakkında kısa bilgiler vereyim;
Kalenin net kuruluş tarihi hakkında net bir zaman bilgisi yok. Ancak İstanbul Üniversitesi Tarih Ana Bilim Dalı Enstitüsü Prehistoryan kürsüsü başkanı tarihçi ve arkeolog Pfoseför Doktor Ufuk Baş Hanımefendi'ye göre kale bir Trak yapısı. yani Megalitik dönemden kalma. Traklar kaleyi bugün Binkılıç adı verilen köyün antik adı olan Istranca'nın savunması ve ticaret yolunun güvenliği için kurdukları düşünoyr. zaten daha sonra Roma kalesi olan ve Romalılar zamanında geliştirilen ve genişleyen kale yine bu amaçla kullanılıyor. istanbul'un karadeniz avrupasına giden ticaret yolunun önemli savunma garnizon kalelerinden. Romalılar burayı lejyon kalesi ıstranca'yı da lejyoner şehri olan konumluyor. Bizans döneminde de bu özelliğini koruyor ve Roma'dan bakiye olan Lejyoner kimliği isim değiştirerek Thema kentlerinden oluyor. Bizans döneminde İstanbul surlarına kadar ilerleyen Avarlar, Hunlar, peçenekler bu kaleyi ele geçirmeden istanbul'a akın ettikleri biliniyor. kalenin tahkimatı sağlam. Rivayete göre kalenin içindeki sarnıçtan bugün yıkılıp yerine camii inşa edilen kiliseye giden gizli bir tünelde varmış. İnanırım çünkü bu geçitler tüm Roma kalelerinde vardır. Ayrıca Romallılar böylesi zor inşaatları tek başına bir hedef için yapmazlardı. hem kalden kiliseye yani şehre alternatif bir su kaynağı ve yeri geldiği vakit olası kuşatmalarda kaleye gizli geçitler sağlayan yapılarda düşünüp yapıyorlardı. osmanlı döneminde kale yine kullanılıyor. Kullanım amacı askeri güçten çok bugün Subaşı adlı köyden ıstrancaya kadar ormanlık, ıssız ve eşkiyaların kolay hareket ettiği bölge de kervanları koruma kollama ve güvenli geçişini sağlayan derventlere ev sahipliğidir. Derventler, Osmanlı zamanında bir bölgeden bir bölgeye ücret karşılığı kervanlara güvenli geçiş sağlayan bir nevi bugünkü gümrük muhafaza memurları ile jandarma sentezi silahlı kolluk kuvvettidir. her ne kadar kamu görevlisi olsalarda finansmanını kervan sahipleri ödedikleri ücretlerle sağlıyorlardı. ve bu ücretleri Saray katibi her yıl tanzim edip dervent kale ve kervansaraylarına tebliğ ederdi.
Ticaret yollarının değişimi ve ticaret şeklinin değişim ile kalenin bu özelliği tahmini 18 YY ortalarında bitti. kale bu zamandan sonra çeşitli Osmanlı ordu birliklerine ev sahipliği yaptı. Balkan savaşlarında ani Bulgar baskını karşısında ciddi anlamda ilk ciddi mukavemet ve direniş bu mevkiide gerçekleşse de ıstranca Bulgar ordusunun ani baskını karşısındaki ateş ve konvansiyenel üstünlüğüne fazla direnemedi. ıstranca kalesinin düşmesiyle Bulgar ordusu buradan iki kola ayrılmış Bir kolu Silivri'ye bir kolu da çatalca üzerinden İstanbul'a doğru ilerlemiştir. Bulgar ordusu ancak hadımköy civarında durdurulabilmiştir. savaş sonrası yapılan barış antlaşması ile Bulgar ordusu Midye-Enez hattının batısına çekilmiş böylece Kırklareli ve Edirne Bulgar krallığına bırakılmış, Istranca yeniden Osmanlı idaresine kalmıştır. ıstranca balkan savaşına kadar yarısı Rum yarısı Bulgarlardan oluşan gayri müslim nüfusun baskın olduğu neredeyse hiç müslüman nüfusun olmadığı bir bucak merkezidir. ve sanıldığı gibi çatalca'ya değil, Kırkkilise (kırklareli) vilayeti Saray Kazasına bağlıdır. balkan savaşı sonunda doğu trakyadaki tüm bulgar nüfusunun akıbeti gibi Istranca'nın da Bulgar nüfusu bölgeyi terk etmiştir. ıstranca da boşalan Bulgar ev ve mülklerine 1877-1878 savaşlarında muhacir olan ve iskan ettirildikleri yerlerde per perişan olan Bulgaristan Türkleri ile Boşnak muhacirler iskan ettirlmiş ve Istranca'da gayri müslim ve Müslim nüfus dengesi kurulmuştur. 1924 Mübadelesi ile kalan Rum nüfusta Yunanistan'a gönderilip yerlerine Selanik Langaza Türkleri ile Selanik'in kuzeyindeki dağlık bölgeden patriyotlar ile pomaklar iskan ettirilmiştir. Bu sebeple bugün adı Binkılıç olan ıstranca'nın mevcut Türk nüfusu Balkanların çeşitli yörelerinden gelmiş çok renkli bir nüfusu barındırır. Bu yönden de Binkılıç sosyolojik olarak çok zengin ve değerlidir.
Kale hakkında son aktaracağım bilgi ise etrafının ziyaretçiler tarafından hoyratça kullanılmış ve kullanılıyor olmasıdır. Her gelen çöpünü burada bırakıyor. her yer bira şişesi, meşrubat tenekesi, poşet vesair dolu. Çok kuralsız ve özensiz bayağı bir toplum olduğumuzun belgesi bunlar. Toplum olarak bu hoyratlığımız nereye kadar devam edecek bilinmez. yazık. kale acilen kurtarma kazısı bekliyor. kaderine terk edilmiş. Kalenin iç kısımlarındaki defineci tahribatından bahsetmeye gerek duymadım zaten olmazsa olmazımız oldu bu manzaralar.
Bu sıkıcı tarihi ve sosyolojik bilgilerden sonra günün son kısmını yazmaya geldi sıra.
kaleden enfes Binkılıç manzarası seyrinden sonra 1960 model olan ve ülkemizin her yerinde gördüğümüz zoraki çam koruluğundan inişe geçtik. Köye ulaşmamış 10 dakika ya sürdü ya sürmedi. Balkan Türklüğünün samimi ve sempatik sosyolojik temaslarıyla dolu selamlaşmaları ile aracımızı park ettiğimiz yürüyüş başlangıç noktasına geldik.
Meşe, Kayın, Gürgen sıklığı, davulga, Fundalık, Orman Gülleri, Orman dikenli sarmaşıklığı azlığı ile dolu bir bitki örtüsü zenginliği; muhteşem tertemiz bir dere, enfes bir şelale, birbirinden lezzetli ve özellikler esahip çeşmeler ve tahmini 2500 yıllık bir kalenin bulunduğu dolu dolu bir 14 kmlik rota da harika bir gün geçirdik.
başka bir yürüyüş raporunda buluşmak üzere.
Okuma sabrına katladığınız için ayrıca teşekkür ederim.
Waypoints
Comments (1)
You can add a comment or review this trail
👍🏼