Belgrat - Çiftlikköy 3 Germe

Eylül ayı olmasına rağmen 32 dereceyi gördüğümüz sıcak bir hava da yürüdük. Neyse ki rotamızı tasarlarken orman içi patikalar ve ham yolları tercih ettiğimizden güneş ışığına fazla maruz kalmadan gölgesi bol bir rota da yürüyerek fazla olumsuzluk yaşamadık.
Çıkış noktamız olan Belgrat köyünde önce sağlam bir kahvaltı yaptık. Belgrat köyünün adı bölge de 1877 yılından önce tahrir defterlerinde bu isimde bir çiftliğin olmasından kaynaklanıyor. Neden bu isim verilmiş bilgimiz yok. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Bulgaristan bağımsızlığını kazanınca, bu yöreden ciddi bir göç oluyor. Çiftliğin bulunduğu alan sahiplerinden muhacirin komisyonunca satın alınıyor ve bugün Bulgaristanın kuzeydoğusuna denk gelen Şumen ve Razgrad bölgesinden muhacirler bu köye iskan ettiriliyor. Köy sosyolojisini korumuş. Tipik bir Bulgaristan Türklerinin köyüdür. Nüfusu 500 kişiden olşuyor.
Bölge de daha önce yürüdüğümüz stablize yoldan farklı olarak harita da zor görünen ve yine daha önce Belgrat köyü halkından duyduğum orman içi traktör yoluna girerek daha önce hedef olarak koyduğumuz 3 Roma su kemerinden ilki olan Ortagermeye ulaştık. Kemerin inşa edilmesine neden olan vadinin içindeki dere akmak ve akmamak arasında bir iştahla akması küresel ısınmanın bize olumsuz yansımasını tüm acı gerçekliği ile göstermesi üzücüydü. 1600 yıllık kemerler ile ormanın derinliklerinde buluşmanın keyfi ise bambaşka.
Buradan ikinci kemere geçtik. Yine daha önce defalarca gördüğüm Talas kemerine iniş yine sert oldu. Derin bir vadide olması ulaşımın da buna bağlı zor olması sebebiyle 1600 yıllık kemeri bugüne değin bize az hasarla ulaştırmasına neden olmuş.
Ardından daha önce kimsenin rota çizmediği vadinin doğu yakasından kuşkaya zirvesinin doğu etek zirvesine yürüyüşe geçerek hedefimizdeki son germe olan Büyükgerme'ye doğru harekete geçtik. Parkurun en zor kısmı burası oldu. Ham yol veya patika yok. Fundalık ve Pürenlik çalıları ve yer yer dikenli sarmaşıklarla mücadele edip birde rakım alarak ilerleme bizi yordu ama bir o kadar da haz almamızı sağladı. Yarma yürüyüşünün tüm zorluklarını yaşadık. Müthiş keyifliydi. Bu parkuru deneyecek olanlara parkurun bu kısmının gerçekten zor olduğunun altını çizmekte fayda var. Grup halinde yürenecek ise gruba dahil olan kişilerin doğanın her türlü zorluklarından keyif alabilen kişilerden kurulması "olmazsa olmaz" ilkesi olduğununda altını çizmek gerek. harita da 6,2 ile 8nci km arası bölüme dikkat diyoruz. Bundan sonrası orta zor kategori de ham bir yoldan başlayarak sonrası son 3 km stablize yola evrilen bir rota da devam edip bitiyor.
Son hedefimiz olan Büyükgermeye ulaştıktan sonra Çiftliköye bize ulaştıracak en kestırme yoldan tasarladığımız bitiş noktasında yürüyüşü tamamladık.
Çiftlikköy.
1924 öncesi Nihor idi ve nüfus tamamı ile Rum'du
1924 mübadelesi ile Rumlar Yunanistan'a gönderilmiş olup yerlerine Selanik'in Drama, Langaza yöresinden Türkler ile Nasliç bölgesinden Patriyotlar iskan ettirilmistir.
Köyde Rumlardan; 2 adet sayabildiğim yıkılmak üzere olan terk edilmiş Rum evi ile bu çeşme kalmış. Çeşmenin üst kısmındaki kabartma Bizans kabartmasidir. Cirft başlı kartalın kafalari tahrif edilse de, basit bir bakışla çift baş farkediliyor.
Havası ve suyu, hele hele köyün sakinleri çok iyi..
Köy Büyüklşehir belediye Kanunundaki değişikkikten önce yani 2008'den önce beldeydi.Nüfusu kış aylarında 3000 civarında olup, yazın 4000'i geçmektedir.
Çeşmenin yanındaki meydanda, Çınarın altında yorgunluk çayının verdiği haz bambaşka.