Activity

Unkapanı-cibali-balat eski istanbul turu

Download

Trail photos

Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu

Author

Trail stats

Distance
3.16 mi
Elevation gain
279 ft
Technical difficulty
Moderate
Elevation loss
262 ft
Max elevation
223 ft
TrailRank 
44
Min elevation
4 ft
Trail type
One Way
Moving time
52 minutes
Time
2 hours 2 minutes
Coordinates
752
Uploaded
January 18, 2023
Recorded
January 2023
Be the first to clap
Share

near Küçükpazar, İstanbul (Türkiye)

Viewed 76 times, downloaded 3 times

Trail photos

Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu Photo ofUnkapanı-cibali-balat eski istanbul turu

Itinerary description

Unkapanı-cibali-balat eski istanbul turu

Waypoints

Photo ofHızırbey cami Photo ofHızırbey cami Photo ofHızırbey cami

Hızırbey cami

İstanbul’un ilk kadısı ve belediye başkanı olan Hızır Çelebi’nin yaptırdığı cami hakkında ayrıntılı bilgi maalesef bulunmuyor. Hacı Kadın Camii olarak da bilinen eser isminin caminin yanındaki hamamın sahibesi olan “Hacı Kadın”dan geldiği düşünülüyor.(Hadikatü’l-Cevami) Bazı kaynaklarda ise Hacı Kadın’ın Hızır Bey’in kızı olduğu yazıyor.

Photo ofŞebSafa hatun cami Photo ofŞebSafa hatun cami Photo ofŞebSafa hatun cami

ŞebSafa hatun cami

Şebi-Sefa Hatun Camii; İstanbul Suriçi Vefa Atatürk Bulvarına cepheli 1787 yılında Sultan I.Abdülhamit tarafından eşi Fatma Şebi-sefa Hatun adına inşa ettirdiği külliyenin bir yapısıdır. Külliye sıbyan mektebi ve yol çalışmaları esnasında eski yerinden kaldırılmış olan çeşmeleriyle düşünüldüğü zaman, bir külliye olarak tasarlandığı görülmektedir. Yüksek bir set üzerine inşa edilmiş olan cami, Atatürk Bulvarı’nın yüksekte yapılması ile yol kotunun altında kalmıştır. Kemerli olan taş bahçe kapısından içeri girildiğinde önce küçük bir taşlığa gelinmektedir. Sonra mermer merdiven ile bahçe ve cami kotuna inilmektedir. Bahçenin sağındaki Hacı Kadın Caddesine açılan kapıda zemin altında kalmıştır

Photo ofŞazeli tekke cami Photo ofŞazeli tekke cami Photo ofŞazeli tekke cami

Şazeli tekke cami

Şazeli Tekke Camii, 18. yüzyıl sonlarında veya 19. yüzyıl başlarında, Ahmet Halil Ağa adında bir hayırsever tarafından tekke, mescit, tevhidhane olarak yaptırılmıştır. Tekkenin ilk şeyhi ise 1826’da vefat eden El-Hac Ahmet Efendi’dir. Şazeli tarikatını İstanbul’da temsil eden ilk tekkedir. Yapılış Tarihi: 19. Yy. başları Yaptıran: Ahmet Halil Ağa Tadilat: 1989 Minare: 1 Not: Şazeli tarikatını İstanbul’da temsil eden ilk tekkedir. Yeşil Tulumba Tekkesi, Balmumcu Tekkesi ve Şem’i Şeyh Ahmet Efendi Tekkesi gibi adlarla da bilinir. Şazeli Tekke Camii, tarihi bilinmeyen bir günde yanmıştır. Cemaleddin Efendi Sokağı’ndaki kapısı üzerindeki kitabede, tekke, tevhidhanenin, 2. Abdülhamid tarafından 1886-1887 tarihleri arasında yenilendiği yazılıdır. Mermer sövelerle kuşatılmış levhanın ortasında yer alan ta’lik hatlı kitabede, 2. Abdülhamid’in “Sami” imzalı tuğrası bulunmaktadır. Şazeli Tekke Camii, Cumhuriyet dönemine kadar faaliyetini sürdürmüş, 1925 yılında kapatılması ile sahipsiz kalmış, berduşların barınağı haline gelmiş, tekke bölümleri yıkılmıştır. Kıble tarafındaki hazire ortadan kaldırılmıştır. Daha sonra Zeyrek Spor Kulübü binayı temizletmiş ve uzun müddet lokal olarak kullanmıştır. 1989 yılında, Fatih Müftülüğü’nün girişimi ile mahkeme kararı marifetiyle tahliye ettirilmiştir. Osman Topbaş isimli hayırsever tüccarın maddi ve manevi yardımlarıyla mescit yeniden inşa edilerek, 1989 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde ibadete açılmıştır.

PictographMonument Altitude 10 ft
Photo ofCeneviz evi IBB Haliç sanat Photo ofCeneviz evi IBB Haliç sanat Photo ofCeneviz evi IBB Haliç sanat

Ceneviz evi IBB Haliç sanat

Birinci ev olan Ceneviz Evi, güncel sanatın önemli isimlerinden Vahap Avşar’ın “Ömür Tamirhanesi” başlıklı sergisi ile kapılarını açıyor. İkinci ev, Fener semtinde konumlanan yapının arka cephesi Haliç Surlarına bitişik olan alan ise güncel sanatın önemli isimlerinden Fatih Alkan’ın “Devinen Devrim” isimli sergisinde, insanın ruh ile beden uyumuna odaklanıyor. Haliç Sanat 3’te Hülya Özdemir ve Ferhat Satıcı eserlerinden oluşan “Solgun Yolların Gölgesinde” sergisi, 90'lardan beri birlikte üreten iki sanatçının birlikte aldıkları yolu, yürüyüşü ve buna bağlı yolculuk belleğinin oluşturduğu üretime odaklanıyor. Yaklaşık 25 yıllık üretim sürecinin sonuçlarını gözler önüne seren sergide, Satıcı ve Özdemir'in video çalışmaları ile desenleri yer alıyor.

PictographMonument Altitude -3 ft
Photo ofCibali kapısı Photo ofCibali kapısı Photo ofCibali kapısı

Cibali kapısı

Bizans döneminden kalan yarı yıkık Haliç surlarında, Bizans döneminden günümüze kalan tek kapıdır. Kapı: arabaların geçebileceği büyüklüktedir. Kapı: ismini Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından “Cebe Ali” adında, Bursalı bir subaşından almıştır. Cebe Ali: fetih sırasında, şehre girmek için askerleriyle birlikte, surun bu bölümünde bir gedik açmış, bu gedik daha sonra bir kapıya dönüşmüş ve kapıya bu kahramanın adı verilmiştir. Böylece semtin adı da “Cibali” olmuştur.

PictographMonument Altitude -7 ft
Photo ofCibali polis karakolu Photo ofCibali polis karakolu

Cibali polis karakolu

20 yüzyılın başlarında: kapının hemen yanında bir karakol inşa edilmesi düşünülmüş ve buraya üç katlı, minik ve şirin bir karakol binası inşa edilmiştir. Ancak: Cebe Alinin türbesi karakol binasının içinde kalmıştır. Böylece, içinde türbe bulunan bu ilginç karakol binası: zamanla özellikle Muammer Karaca ve Nejat Uygur tarafından sahnelenen oyunu ile ülke çapında ünlenmiştir.

PictographMonument Altitude 33 ft
Photo ofCibali tütün fabrikası Photo ofCibali tütün fabrikası Photo ofCibali tütün fabrikası

Cibali tütün fabrikası

2005 y lindan bu yana Cibali Tütün ve Sigara Fabrikasi'nda kullanilan makinalarin, esyalarin, belgelerin ve fotograflarin ait olduklari yere dönebilmeleri adina verdigimiz mücadele 2008 yilinda sonuçlanmis ve eserler islam ve Bilim Teknolojileri Müzesi envanterine kaydedildikten sonra Rezan Has Müzesi'ne geçici süre ile devredilmistir. Mirasinin koruyucusu oldugumuz; bir asirdan fazla bir geçmisi bulunan Cibali Tütün Fabrikasi ruhunu yeniden yasatmak ve bu kültür birikimini gelece nesillere tasimak adina, fabrikadan günümüze ulasmay basarmis tütür ve sigara makinelerini, her türlü belge ve bilgiyi; 2009 yilinda baslayan ve yaklasik 2 yil süren titiz bir konservasyon/restorasyon ve arastirma sürecinden sonra evlerine dönen eserleri sizlerle ilk kez paylasmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Cibali Tütün Fabrikasi'na ait yaklasik 2600 eserlik koleksiyona dair düzenledigimiz uzun soluklu projemizin ikinci ayagi olan bu sergi, koleksiyona ufak bir kapi aralamaktadir. Osmanli imparatorlugu'nun son dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti'nin endüstriyel, ekonomik, siyasal, sosyo- kültürel tarihine taniklik etme olanagi sunan bu koleksiyon, Cibali Tütün Fabrikasi' nin Türkiye emek tarihindeki yerini, özellikle de kadinin is gücüne verdigi katkiy ve emegi ortaya koymaktadir. 100 yili askin tarihinde gerek birimleri gerek çalisanlari ile ülkenin ekonomik ve toplumsal degisim sürecinde hatiri sayilir katkilari olan önemli ve dinamik bir mekânin öyküsünü anlatmak, mirasçisi oldugumuz bu kurumdan bize kalan en önemli ve keyifli görevlerden biriydi. Bu çalisma ile yasadigimiz kentsel dönüsüm sürecinin toplumsal hafizamizdan neleri tamamen silip, neleri kökten degistirdigini bir kez daha hatirliyor/hatirlatiyor olmaktan gurur duyuyoruz.

PictographMonument Altitude 33 ft
Photo ofArkeoloji müzesi Photo ofArkeoloji müzesi Photo ofArkeoloji müzesi

Arkeoloji müzesi

Rezan Has Müzesi, kültür ve sanat dünyasına ilk kez Mayıs 2007'de 11. Uluslararası Doğu Halı Konferansı'nın açılış sergisi olan "Zamansız Sadelik" ile başladı. 17. yüzyıl Osmanlı yapı kalıntıları ve 11. yüzyıl Bizans su sarnıcı ile geçmişi geleceğe bağlayan, 2009 yılında Cibali Tütün Fabrikası'na ait belge ve objeleri de bünyesine katarak koleksiyonunu zenginleştiren bir müze mekanıdır. Arkeolojik eserin yanı sıra Yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanan koleksiyon, 2009 yılında Cibali Tütün Fabrikası'na ait belge ve objeleri bünyesine katarak koleksiyonunu zenginleştiren bir müze mekanıdır.

PictographMonument Altitude 3 ft
Photo ofKüçük Mustafa paşa hamamı Photo ofKüçük Mustafa paşa hamamı Photo ofKüçük Mustafa paşa hamamı

Küçük Mustafa paşa hamamı

Fatih Sultan Mehmed Dönemi sadrazamlarından Küçük Mustafa Paşa (Ö.1483) tarafından yaptırılmış ve vakfiyesi 1477 yılında düzenlenmiştir. Hamam, 1920’lerde Vakıflar İdaresi elinden çıkarılmış, özel mülkiyete geçmiştir. 20 Nisan 1974 tarihinde alınan 7773 no’lu kararla, T.C. Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından tescil edilmiştir. Yapıldığı tarihten 1990ların ortalarına kadar özgün işlevi ile hamam olarak kullanılmış yapı, daha sonra talep yetersizliğinden kapatılmış, o tarihten beri de boş kalmıştır.

Photo ofGül cami (Ayia Theodosia kilisesi) Photo ofGül cami (Ayia Theodosia kilisesi) Photo ofGül cami (Ayia Theodosia kilisesi)

Gül cami (Ayia Theodosia kilisesi)

Gül Camii veya Azize Teodosya Kilisesi (Ayia Theodosia) İstanbul'un Ayakapı semtindeki Bizans İmparatorluğu döneminden kalma dinî yapıdır. Eski adı ve yapım tarihi hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte 10. ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. İkonoklazm akımı sırasında Büyük Saray'ın ana girişi Halki Kapısı üzerindeki İsa ikonasının indirilmesine karşı çıktığı için öldürülen Theodosia adlı kadının kutsal emanetlerinin bu kiliseye konduğu ve bu kilisenin Aya Theodosia olduğuna inanılır. 1499 yılında camiye çevrilmiştir. Bina tuğla tonozlu bir bodrum üzerine inşa edilmiştir. Kilisenin planı Yunan haçı biçimindedir. Kubbe, duvarlara bitişmeyen dört ayak üstünde durur. Binanın doğu tarafında, ortadaki daha geniş olmak üzere üç apsis vardır. Apsislerdeki nişler ve tuğla bezemeler 13. ve 14. yüzyıllardaki tamirler sırasında yeniden yapıldığını gösterir. Orta apsisle sağ yan nef arasındaki payede içinde bir mezar olan bir hücre bulunur.

Photo ofAyanikola rum Ortodoks kilisesi Photo ofAyanikola rum Ortodoks kilisesi Photo ofAyanikola rum Ortodoks kilisesi

Ayanikola rum Ortodoks kilisesi

biri küçük olmak üzere iki kiliseden ve bir de ayazmadan oluşan dini yapıdır. Aya Nikola: denizcilerin ve balıkçıların koruyucu azizidir. Bu yüzden, Ortodoks kültüründe Aya Nikola adına yapılan kiliseler, genellikle denize yakın yerlerde yapılırdı. Denizciler de azize şükranlarını sunmak için bu kiliseye armağanlar bırakırlardı. Kilisenin narteks tavanına asılı kalyon modeli: bu tür bir armağandır. Zaten kilisenin en belirgin özelliği: bir avlu içinde, kilise kapısının hemen üstündeki bu kristallerle süslü gemi maketidir.

PictographMonument Altitude 39 ft
Photo ofBalat oyuncak müzesi Photo ofBalat oyuncak müzesi Photo ofBalat oyuncak müzesi

Balat oyuncak müzesi

Balat Oyuncak Müzesi, Timur İnçoğlu’nun değerli girişimiyle hayata geçirilmiş bir yaşayan müze örneği. Müze koleksiyonu sürekli olarak kendini yenilemeyi hedeflemektedir. Bu vesileyle müzenin amacı dünyadaki Oyuncak Müzesi örneklerini yakalamak ve hatta üzerine çıkmaktır.

PictographMonument Altitude 128 ft
Photo ofÖzel Fener Rum Lisesi Photo ofÖzel Fener Rum Lisesi Photo ofÖzel Fener Rum Lisesi

Özel Fener Rum Lisesi

 İstanbul´un fethinden sonra Bizans´ın yönetici sınıfı ve tüccarları kenti terk ederek Ege adaları, İtalya ve Fransa´ya sığınmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1454´te, tüm İstanbullu Ortodoksları kente geri çağırdı. Bu çağrısını bir fermanla resmileştiren Fatih, Ortodokslar´ın kendi dillerinde eğitim yapabileceklerini, patrikhanelerini yeniden ihya edebilecekleri ve tüm ibadetlerinin eskiden olduğu gibi serbestçe yerine getibileceklerini bildirdi. Bunun üzerine İstanbul´dan ayrılmış olan eski Bizanslılar gruplar halinde kente geri döndü.         Patrikhane, o dönemde Fatih Camii´nin bulunduğu, Oniki Havariler Manastırı´na yerleştirildi. Daha sonra Fethiye Kilisesi´ne nakledilen Patriklik makamı son olarak Fener´deki bugünkü yerine taşındı. Patrik Gennadios ile Fatih Sultan arasında yapılan anlaşma gereği 1454´te Fener sınırları içinde bir okul kuruldu. Yüzyıllar içinde adı, "Patrikhane Akademisi" ya da "Rum Mekteb-i Kebiri" olarak anılan bu eğitim kurumuna Osmanlı geniş olanaklar sağladı.         Osmanlı İmparatorluğu´nun en yüksek mevkilerinde görev almış bulunan pek çok Fenerli Rum, baştercuman, Eflak ve Boğdan beyleri, patrik ve yüksek din görevlileri, bu okuldan yetişti. Osmanlı döneminde okulun müdürleri din görevlileri arasından seçilirdi.         Okutulan dersler teolojik ağırlıklı, antik ve çağdaş felsefe, klasik filoloji ve edebiyattı. Okulun hocaları arasında da çok ünlü yazar ve araştırmacılar bulunuyordu. Bunlardan, baba ve oğul Zigomolar (1556-1580), Teofilos Koridaleus (1621-1639), Aleksandros Mavrokordatos (1663-1671), Avgenios Vulgaris (1760-1761) ve Konstantin Kumas, dünyaca ünlü isimlerdir.         Okul 1861´den sonra klasik eğitim veren bir liseye dönüştü. Günümüze kadar ulaşan görkemli bina 1881´de mimar Dimadis tarafından inşa edildi. 1903´te okulun bünyesine, ilkokul öğretmeni yetiştirmeye yönelik, klasik filoloji ve pedogoji eğitimi veren bölüm eklendi.

PictographReligious site Altitude 105 ft
Photo ofKanlı Kilise Photo ofKanlı Kilise Photo ofKanlı Kilise

Kanlı Kilise

7. yüzyılın başlarında, Bizans imparatoru Maurikios'un kızı prenses Sopatra ve arkadaşı Eustolia tarafından İstanbul'un beşinci tepesinde bir manastır inşa ettirmişti. Ancak Dördüncü Haçlı Seferinin ardından kurulan Latin İmparatorluğu sırasında manastır yıkılmıştır. 1261'de, şehrin Bizanslılar tarafından yeniden ele geçirilişinin ardından Georgios Akropolites'in kayınpederi ve VIII. Mihail'un dayısı İsaakios Doukas, aynı yerde tek katlı basit bir manastır yaptırmıştır. 1281'de ise, İmparator VIII. Mihail'ın gayrimeşru kızı ve Moğol İlhanlı hükümdarı Abaka Han'ın karısı Maria Despina Palaiologina, kocasının ölümünün ardından İstanbul'a dönmüştür. Maria Despina günümüze kalan şekliyle manastırı ve kiliseyi inşa ettirmiş, Ktētorissa (kurucu) unvanını almıştır. Bu tarihten itibaren manastır ve kilise Mouchliōtissa (Yunanca "Moğolların") lakabını almıştır. Sultan II. Mehmed ve Sultan II. Bayezid'ın kilisenin Rum cemaatine bırakıldığına dair fermanları. 1453'te İstanbul'un fethinden sonra, Kilise Sultan II. Mehmed tarafından Fatih Camii'nin mimarı Christodoulos'un annesine bağışlanmıştır. Aynı şekilde II. Bayezid da kiliseyi Christodoulos'un yeğenine vermiştir.

Comments

    You can or this trail